Türkiye’nin yatırım tahkimi karnesi
Türkiye, ICSID nezdinde aleyhine açılan 19 davanın 11’ini kazandı. Türk hukukçularının pratik yaklaşım ve uzmanlığı, özel sektörün dinamizmi Türkiye’yi yüzlerce milyar dolarlık küresel hukuk hizmetleri pazarında etkin, verimli, maliyet avantajlı ve rekabete açık bir oyuncu haline getiriyor.
Yatırım tahkimi, ev sahibi devletlerle yabancı yatırımcılar arasındaki uyuşmazlıkları çözmek için geliştirilmiş bir özel hukuk mekanizması olarak küresel ekonomide kritik bir rol oynuyor. Türkiye, Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi (ICSID) nezdinde aleyhine açılan 19 davanın 11’ini kazandı, Türk şirketleri yurt dışında ICSID başta başka tahkim merkezlerinde devletlere karşı önemli zaferler elde etti. Türk hukukçularının pratik yaklaşım ve uzmanlığı, özel sektörün dinamizmi Türkiye’yi yüzlerce milyar dolarlık küresel hukuk hizmetleri pazarında etkin, verimli, maliyet avantajlı ve rekabete açık bir oyuncu haline getiriyor.
Yatırım tahkimi kavramı küreselleşme ve çok uluslu şirketlerin gelişmekte olan ülkelere yönelmesiyle ve yabancı yatırımcıların yatırımlarını koruma ihtiyacıyla ortaya çıktı. 90’lara kadar yabancı yatırımcılar ile ev sahibi devletler arasındaki uyuşmazlıklar genellikle diplomatik müzakereler veya yerel mahkemeler yoluyla çözülürken tarafsızlık ve etkinlik açısından yetersizlikler vardı. Türkiye 40 yıl kadar önce ICSID sözleşmesine taraf oldu ve küresel tahkim rejimine entegre oldu.
Yatırım tahkimi, küresel ekonomide istikrar ve öngörülebilirlik sağlayan bir köprü görevi görmekte. Çok uluslu şirketlerin yatırımları, gelişmekte olan ülkelere sermaye akışı sağlarken, bu yatırımların korunması ekonomik büyümeyi destekledi. 2023’te küresel doğrudan yabancı yatırım (FDI) akışları 1,3 trilyon doları aşarken, yatırım tahkimi bu akışların güvenliğini temin eden bir mekanizma olarak öne çıkıyordu.
Tahkimin küresel ekonomideki önemi şu unsurlara dayanmaktadır;
(i)Yatırımcı güveni: Tahkim, yatırımcıların siyasi riskler, kamulaştırma veya sözleşme ihlalleri gibi tehditlere karşı korunmasını sağlar. Örneğin, 2011 Arap Baharı sırasında Libya’daki projelerin askıya alınması, Türk şirketlerinin tahkim yoluyla tazminat almasını mümkün kıldı.
(ii)Ekonomik istikrar: Tahkim, devletler ile yatırımcılar arasında adil bir denge kurarak ekonomik istikrarı destekler. Devletlerin keyfi müdahalelerini sınırlandırırken, yatırımcıların haklarını korur.
(iii)Hızlı çözüm: Yerel mahkemelere kıyasla tahkim, uyuşmazlıkları daha hızlı çözer. ICSID davalarının ortalama çözüm süresi 3-4 yıl iken, yerel mahkemelerde bu süre 10 yılı aşabilir
(iv)Küresel sermaye akışı: Tahkim, gelişmekte olan ülkelere sermaye çekmek için teşvik edici politikaların bir tamamlayıcısıdır. Türkiye, bu avantajı kullanarak 2023’te 10,6 milyar dolar FDI çekti.
Türkiye’nin yatırım tahkimi karnesi: Savunma ve hücum
Türkiye hukuk pratiğinde ICSID nezdinde ülkemiz aleyhine açılan 19 davada etkileyici bir performans sergiledi. Bu davaların 11’i Türkiye lehine sonuçlandı, üçü yatırımcı lehine karar bağlandı, ikisi sulh yoluyla kapandı ve üçü devam ediyor. LSE master’lı hukukçu Tolga Bayrak’ın “Türkiye’nin Yatırım Tahkimi Karnesi” başlıklı makalesi bu konuda iyi bir referans.
Kaybedilen davalarda ödenen tazminatlar, talep edilen miktarların yüzde 5’inden az oldu. Türkiye Uzan Ailesi’nin açtığı davalarda da olumlu neticeler aldı. Halen devam etmekte olan FETÖ iltisaklı şirketlerin açtığı davaların reddedilmesi de önemli bir faktördü. Libenanco v. Turkey (2006) ve Europe Cement v. Turkey (2007) davaları, ICSID tarafından “gerçek yabancı yatırımcı” tanımına uymadıkları gerekçesiyle reddedildi. Türk şirketleri de yurtdışında tahkim zaferleri elde etti; Tekfen, Cengiz İnşaat, Üstay ve Güriş gibi şirketler birçok ülkede, başka Türk şirketleri Özbekistan ve Suudi Arabistan’da tazminatlar kazandı. Karadeniz Holding, Bayındır gibi şirketlerin büyük davaları dünya tahkim piyasasında konuşuluyordu.
İnşaat ve enerji tahkimi
2025 ve sonrası dönemde, yatırım tahkimi davaları jeopolitik ve ekonomik dinamiklerden etkileniyor. Açık kaynaklara göre, enerji, teknoloji ve altyapı sektörlerindeki şirketler tahkim davalarında öne çıkıyor.
(i)Enerji sektörü: Yenilenebilir enerji projelerinde lisans iptalleri veya sözleşme ihlalleri, tahkim davalarını tetikliyor. Türkiye’de bazı rüzgar ve güneş enerjisi projelerinde lisans süreçleriyle ilgili uyuşmazlıklar ICSID gündemine taşınıyor.
(ii)Altyapı ve inşaat: Türk şirketleri, Libya, Irak ve Orta Asya’da altyapı projelerinde ödeme gecikmeleri veya proje iptalleri nedeniyle tahkim yoluna başvuruyor.
(iii)Jeopolitik gerilimler: Küresel tedarik zincirlerindeki aksamalar ve bölgesel çatışmalar, tahkim talebini artırıyor. Özellikle enerji ve maden sektörlerinde, sınırlı kaynaklar için rekabet tahkim davalarını tetikliyor.
2025 ve sonrası: Türkiye’nin tahkim vizyonu
Türkiye, yatırım tahkiminde sadece bir taraf olmaktan öte, küresel bir tahkim merkezi olma hedefine odaklanmalıdır. ISTAC 2015’ten beri modern altyapısı, başkan Prof. Ziya Akıncı ve genel sekreter Yasin Ekmen’in uluslararasılaşma çabalarıyla MENA, Orta Asya ve Afrika için cazip bir destinasyon haline geliyor. ISTAC, 2024’te 100’den fazla tahkim davası yöneterek kapasitesini kanıtladı ve 2025 sonrası dönemde bu sayının yüzde 35 artması bekleniyor. Elbette yüksek kapasiteli ve yeniliklere adapte olma kabiliyetiyle bilinen Türk tahkimcileri de ISTAC’a bir “seat” olarak sahip çıkıyorlar.
Türkiye’nin küresel tahkim piyasasındaki parlak geleceği
Türkiye’nin coğrafi konumu, Gümrük Birliği üyeliği; AB üyelik süreci, ABD ile olan tarihi iyi ilişkileri, İstanbul ve ISTAC’ı küresel bir tahkim merkezi yapma potansiyelini güçlendiriyor. Türk hukukçularının çok dilli yetkinlikleri ve maliyet avantajlı hizmetleri, Türkiye’yi Londra ve Singapur gibi merkezlerle rekabetçi kılıyor, Türk hukuk firmalarının tahkim hizmetleri, küresel rakiplere kıyasla yüzde 40 daha düşük maliyet ve eşit seviyede kalite sunuyor.
Yatırım tahkimi, küresel ekonomide yatırımcı güvenini ve ekonomik istikrarı destekleyen kritik bir mekanizma. Enerji, telekom, teknoloji ve altyapı sektörlerinde artan uyuşmazlıklar, 2025 sonrası dönemde tahkimin önemini daha da artıracak.