Yeni bir çağ: İnsan ve robot işbirliği

Ertan BARUT
Ertan BARUT YAZILIM MASASI [email protected]

İnsansı robotlar, insanlığın bu­güne kadar tanık olduğu en bü­yük teknolojik devrimlerden bi­ri. Bu robotlar, insanlarla birlikte çalışarak, hem iş gücüne katkıda bulunabilecek hem de sosyal ya­şamın bir parçası haline gelebile­cekler. Gelecekte, insansı robotlar hayatımızın her alanında yer ala­caklar. İnsansı robotlar ve yapay zekâ, doğru yönlendirildiğinde, insanlık için yeni bir çağın kapısı­nı aralayabilir.

Peki, bu geleceğe ne kadar hazırız? Cevabı ise; yalnızca teknolojiye de­ğil, insanlık olarak bu dönüşüme na­sıl uyum sağlayacağımıza da bağlı.

İnsansı robotlar ile geleceğimiz

Yapay zekâ, bu robotları sadece programlanmış makineler olmaktan çıkararak, çevresel değişikliklere adapte olabilen, kararlar alabilen ve öğrenebilen varlıklara dönüştürü­yor. Hanson Robotics Sofia robotu, doğal dil işleme, yüz tanıma ve duy­gusal analiz yetenekleri ile insan­larla duygusal bağ kurabilen sosyal varlık haline gelmiş durumda. Bos­ton Dynamics Atlas robotu, fiziksel çeviklikte bir devrim yarattı. Agility Robotics Digit robotu lojistik sek­töründe insanlarla işbirliği yapma­ya başladı. Tesla Optimus projesi ile robotlar tekrarlayan ve fiziksel güç gerektiren görevleri yerine getirebi­lecek. Bu durum, insansı robotların yalnızca iş gücüne destek sağlayan araçlar değil, aynı zamanda sosyal yaşamın bir parçası haline gelebile­ceğini gösteriyor.

İnsanlar ve robotlar: Ortak yaşam mümkün mü?

İnsansı robotların hayatımıza giri­şi, doğal olarak “iş kaybı” korkusunu da beraberinde getiriyor. Robotla­rın tekrarlayan, fiziksel ve hatta ba­zı entelektüel işleri üstlenmesi, ba­zı mesleklerin gereksiz hale gelece­ği algısını yaratıyor. Ancak bu da ayrı bir dönüşüm. İnsansı robotlar ile in­sanlar fiziksel olarak zorlayıcı işler­den kurtulup, daha yaratıcı, üretken, stratejik ve insani yetenekler gerek­tiren alanlara yönelebilecekler. İş süreçleri yanında yaşam kalitesini artırma potansiyeli de sözkonusu. Yaşlanan nüfuslar, sağlık sektörün­deki eksiklikler karşısında yaşlı ba­kımı, sağlık hizmetleri ve eğitim gi­bi alanlarda insanlara destek olabi­lecekler.

Yapay zekânın rolü: İnsanlığın yeni yol arkadaşı

İnsansı robotların bu kadar dikkat çekmesinin arkasında, yapay zekâ­nın sağladığı büyük bir güç yatıyor. Yapay zekâ ile robotlar, programlan­mış hareketler yapma, fiziksel hare­ketler dışında çevresel verileri algı­layıp, bu verilere göre mantıklı tep­kiler verebiliyorlar. Öğrenip, adapte oluyor karar verebiliyorlar. Bir has­taya yardım derken duygusal duru­munu anlayarak buna uygun bir tep­ki verebiliyor. Bu da yapay zekâ ile robotlar arasında güçlü bir bağ oluş­turuyor.

İnsansı robotlar alanında en ile­ri seviyede olan Japonya, ABD, Güney Kora, Çin, İngiltere gibi ül­keler, hem akademik hem de en­düstriyel düzeyde önemli projeler ve ürünler geliştirmekte, yoğun araştırma-geliştirme faaliyetle­riyle öne çıkmakta. Türkiye’de de insansı robotlar ve yapay zekâ en­tegrasyonu üzerine çalışmalar de­vam ediyor. Sabancı Üniversitesi SURALP robotu, Türkiye’nin ilk insansı robotu olarak bilimsel araş­tırmalarda bir kilometre taşı. Bu alanda rekabetçi olabilmek için, tek­noloji yatırımlarını artırmamız ve uluslararası iş birliklerini de güçlen­dirmemiz gerekiyor.

Etik ve güvenlik sorunu

Yapay zekâ, robotlara empati ben­zeri yetenekler kazandırırken bera­berinde etik ve güvenlik sorunları­nı da gündeme getiriyor.Robotların yalnızca insanlara hizmet etmek­le kalmayıp, etik sınırları aşmaması için yasal düzenlemeler ve standart­lar da geliştirilmeli. Bu dönüşümün başarılı olabilmesi, insan-merkez­li bir yaklaşımla etik, sosyal ve eko­nomik sorunların dikkatlice ele alın­masına bağlı.Yapay zekâ sadece ro­botların beyni değil; aynı zamanda, onları topluma entegre etmenin de anahtarı. Dolayısıyla insani değerle­ri önceliklendiren fayda öncelikli ta­sarlanmalı, etik kurallar çerçevesin­de programlanmalı ve kontrol edil­meli, toplumla uyumlu bir şekilde çalışması sağlanmalı.

Son Söz: İnsan ve teknoloji, birbi­rini tamamlayan bir iş birliği içinde hareket ettiğinde, hem bireyler hem de toplumlar için daha adil, daha ve­rimli ve daha umut dolu bir gelecek mümkün olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar