Kültür sanat ve New York

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

Efendim geçtiğimiz hafta da yazdığım gibi New York şehir olarak yaşaması keyif dolu bir şehir. Tabii “yaşamak”tan kasıt asla yiyip içmek, alışveriş yapmak olmamalı. Nitekim bu hemen hepimizin, hele Türkler’in olmazsa olmazı. Alışveriş bir keyif elbet, ancak şehrin son dönem sundukları da ayrı bir keyif. Şu an New York’da perde açmış yeni pek çok Broadway Show’u var. Bunların başında “It’s Only A Play” (Bu Sadece Bir Oyun) geliyor. Nathan Lane ve Matthew Broderick’in ba rollerini oynadığı oyunda; F.Murray Abraham, Stockard Channing, Rupert Grint, Megan Mullally rol alıyor. Oyun zengin bir mirasyedinin evinde başlıyor. Bu zengin ve güzel hanım Broadway de oyunlara destek veriyor, prodüksiyonlarının da arkasında. Açılış gecesinin ardından evinde bir parti düzenliyor. Partiye; eleştirmenler, oyuncular, yapımcılar ve yazarlar geliyor. Tüm oyun inanılmaz şık bir yatak odasında şov da oynayanlar, yazan, bir New York Times eleştirmeni ve uzaktan gelmiş eski bir erkek star -ki bu rolü Nathan Lane oynuyor- arasında geçiyor. İnanılmaz başarılı bir oyun. Hem eğlenceli hem de tiyatronun ne kadar zorda olduğunu da anlatan keyifli bir oyun. Nitekim oyun bundan dört sene önceki gibi oyuncuların “Tiyatroya yardım yapın” çağrıları ve konuşması, çıkışta da kırmızı kovalarla bekleyen biletçilerle son buluyor. New York’ta bu sene muhakkak görülmesi gereken oyun bu. Daha önce sizlere yazmıştım “Normonlar” hâlâ çok moda ve bilet sıkıntısı yaşanıyor. Normon Tarikatı ile dalga geçen oyun çok eğlenceli, izlemediyseniz onu da kaçırmayın. Yakışıklı aktör Bradley Cooper “Elephant Man” oyunu ile yakında Broadway’de sahne alacak. Belli bir süre oynayacakmış ama eminim son dönem yıldızı parlayan bu isim Broadway’de de çok başarılı olacaktır.

Tiyatrodan sonra operaya gelelim. MetOpera bu sezon “Carmen” gibi klasik eserleri operaseverlere sunmaya devam ediyor. Mozart’ın “Sihirli Flüt”üne yer bulup gidebildik. Biletler çok pahalı. Nitekim aç sakın gitmeyin, bir sandviç yesem deseniz, 30 dolardan aşağı değil. “Sihirli Flüt” Mozart’ın çok enteresan eserlerinden bir tanesidir. Eser sadece notaların güzel bir tınısı olarak ele alınmamalıdır. Aksine Mozart’ın da haylice etkilendiği mason hareketi bu eserde kendini iyice su üzerine çıkarır. Mozart’ın etkilenmesi malumunuz. 1791 yılında bestelenen bu eski eser aynı isimli masaldan gelmektedir. Üç saat iki perdelik opera normal klasik operaların aksine hayli modern bir üslup ile saheneye aktarılmış. Kostümler, sahne tasarımı da bir o kadar modern ve farklı. Tüm masonik sembollerin hayli belirgin bir biçimde kullanıldığı eseri izlerken Mozart’ın masonluğun ne kadar etkisinde olduğunu ilk kez bu kadar yoğun gözlemleme fırsatı ediniyoruz. Uzun, ağır ve Almanca, yani orjinal dilinde bir eser olmasına rağmen sahnenin ihtişamı izleyenleri etkisi altına almayı başarıyor.

New York’ta Borders’lar battı. Bir tanesine rastlarsanız şaşırın. Barnes&Nobles'ın ise eskisi kadar şubesi olmadığı gibi hatırlayan da pek yok. Barnes&Nobles’larda artık defter, takvim, yap-boz gibi şeyler daha revaçta. Ancak yine bizdeki muadilleri gibi karmaşası yok hâlâ kitap başrolde. Kasa önü dışında çikolata, şeker bile satmıyorlar. Şu sıralar en çok konuşulan kitap hâlâ Thomas Piketty’nin “Capital”i. Ne mutlu bize ki Türkiye İş Bankası Yayınları da bu eseri hem hard-cover hem paperback olarak Türkçemize kazandırmış. 35 TL ile 50 TL’lik bu eserden hele ki elinizde bizim gazetemiz varsa muhakkak edinip okuyun. Ben çok etkilendim, nitekim dünya etkisinde, kaçırmayın, derim.

Son dönem çıkan bir başka hard-cover kitap “Streisand.” Hollywood oyuncusu ve enteresan da bir yaşamı olan Barbra Streisand’ın kitabı hem resimleri hem de dizaynı ile göz dolduruyor. Biyografi pek çok türün önüne geçse de yine de ayda 100’den fazla kitap çıkıyor. Tüyap Kitap Fuarı’nı gezme imkanınız olmadıysa, ben kısaca aktarayım; bizde son dönem çıkan kitapların pek çoğu yabancı yazarların çevirileri. Yeni çıkan isimler kendilerine kitap raflarında yer bulamamaktan şikayetçi, belki de bu sebeple pek çok iyi yazarı tanıma fırsatı olmadan kaybediyoruz. Ancak gözlemim şu ki çocuk kitapçılığında da inanılmaz ilerlemişiz ve her geçen gün gelişiyoruz.

New York’ta yapılacaklar bunlarla sınırlı değil, üstelik keyfiniz nasıl istiyorsa onları yapmanız mühim elbet. Gidilecek onca müze, atraksiyon var ki say say bitmaz. Ben sizlere bu iki hafta da en moda olanları yazdım. Nitekim son dönem inşa edilen İkiz Kuleler’e gönderme yapan siyah havuzu ve onun etkileyiciliği tartışmasız. Yerine yapılan bina da bir o kadar modern. Acıya bile sahip çıkmak bir gustodur nihayetinde…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Veda 11 Ocak 2016
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Tedbirsiz iyimserlik 07 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015