ABD’ nin yeni gümrük vergileri ve ticarette yeni oyun kuralları

1 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla ABD dünya ticaretine yön verecek yeni bir gümrük tarifesi dönemine giriyor. Bu sadece teknik bir değişiklik değil, aynı zamanda küresel ticaret sistemine doğrudan müdahale anlamına geliyor. Bu değişiklikler, küresel ticaret dinamiklerini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip ve özellikle ticaret açıklarını azaltma, yerli üretimi destekleme ve ekonomik politikalarını güçlendirme hedefiyle tasarlandı.

Ancak asıl dikkat çeken unsur, artık gümrük vergilerinin sadece ürüne göre değil, menşe ülkeye göre de belirlenmesi. Serbest ticaret anlaşması olan ülkeler bu yeni sistemden daha avantajlı çıkarken, başta Çin ve bazı Asya ülkeleri için ABD pazarına erişimin ciddi şekilde zorlaşacağını şimdiden söylemek mümkün. ABD, küresel ekonominin yaklaşık %44’ünü oluşturan dev bir pazar olarak, dünya ticaretinde kilit bir rol oynuyor. Ancak, özellikle Çin, Avrupa Birliği, Meksika, Kanada ve diğer bazı Asya ülkeleriyle olan ticaret açıkları, ABD yönetiminin uzun süredir eleştirdiği bir konu.

2024 yılında ABD’nin ithalatı, ihracatından 1,2 trilyon dolar daha fazla gerçekleşti ve bu durum, yerli üretimi canlandırma ve ticaret dengesizliklerini düzeltme yönünde politikaları hızlandırdı. Trump yönetimi, bu açıkları kapatmak ve Amerikan ürünlerini daha rekabetçi hale getirmek amacıyla gümrük vergilerini artırma yoluna gitti. Yeni politikalar, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi hedefler de taşıyor; örneğin, Kanada ve Meksika’ya yönelik vergiler, yasadışı göç ve uyuşturucu ticaretini engelleme amacını da taşımakta.

1 Ağustos ile neler değişecek?

Yeni gümrük vergisi politikaları, ülkelere ve ürün kategorilerine göre farklı oranlar içeriyor. AB mallarına uygulanan gümrük vergisi oranı, geçen yılki %1,2 seviyesinden %17’ye yükseltildi. Ancak, Trump’ın daha önce tehdit ettiği %30’luk oran yerine bu oran elbette çok daha makul seviyede. Otomobil ithalatına yönelik %25’lik ek vergi ile toplamda %27,5’e ulaşılırken, bu oran AB’li otomobil üreticileri için maliyetleri elbette yükseltecek.

AB, bu vergilere karşı misilleme olarak 93 milyar euro değerinde gümrük vergisi planı hazırlıyor. Özellikle dijital ve finansal hizmetler sektörüne yaptırımlar da gündemde. Çin menşeli ürünlere yönelik gümrük vergileri, ticaret açığını sıfırlama hedefiyle %34’e yükseltildi. Bu oran, ABD’nin Çin’le olan 295 milyar dolarlık ticaret açığına dayanan bir matematiksel formülle hesaplandı. Çin ise ABD ürünlerine %25’lik gümrük vergisi getirdi. Kanada ve Meksika’dan yapılan ithalata %25, enerji ithalatına ise %10 ek vergi getirildi. Vietnam’a %46, Hindistan’a %26, Tayvan’a %32 gibi yüksek oranlar uygulanırken, çelik ve alüminyum ithalatına küresel olarak %25 vergi uygulanacak.

Yeni gümrük vergileri, ABD’nin her ülkeyle olan ticaret açığını sıfırlamayı hedefleyen bir formülle hesaplandı. Ancak, bu yöntem karşılıklılık ilkesine son derece aykırı. Bu politikalar küresel serbest ticaret düzenini tehdit ederken Bretton Woods sistemiyle kurulan ticaret ilkelerine de son derece aykırı. Artan gümrük vergileri, ithal ürünlerin fiyatlarını yükselterek ABD’li tüketicilerin satın alma gücünü şüphesiz azaltacak. Elbette bu hamlenin küresel yansımaları da olacak. Çin misilleme tarifeleriyle karşılık verirken, AB bu kararı Dünya Ticaret Örgütü’ne taşıyabilir. Ancak gelişmekte olan ülkeler için fırsat penceresi de aralanıyor.

Türkiye’yi neler bekliyor?

 Türkiye açısından bu yeni düzenleme hem riskleri hem de fırsatları beraberinde getiriyor. Elektrikli araç bataryaları, güneş panelleri ve beyaz eşya gibi sektörlerde Çin’in yerine geçebilecek üretim kapasitesine sahip Türk firmaları için ABD pazarı daha cazip hale gelebilir. Ancak Türkiye’nin ABD ile STA’sı olmaması, belirli ürün gruplarında rekabet gücünü sınırlayabilir. Bu nedenle Türkiye’nin stratejik sektörlerde doğrudan yatırım, ortak girişimler ve ABD ile diplomatik ticaret temaslarını güçlendirme yoluyla konumunu sağlamlaştırması önem kazanıyor. ABD’nin uygulamaya koyacağı gümrük vergisi politikaları, küresel ticarette yeni bir dönemi başlatıyor.

Ticaret açıklarını azaltma ve yerli üretimi destekleme hedefiyle tasarlanan bu politikalar, tüketiciler, üreticiler ve uluslararası ilişkiler üzerinde derin etkiler yaratabilir. Türkiye, düşük vergi oranıyla kısa vadede avantajlı görünse de, küresel ticaret savaşlarının dolaylı etkileri ve misilleme vergileri, uzun vadede ihracatı zorlayabilir. Küresel ticaret düzeninin geleceği, bu politikaların nasıl uygulanacağına ve diğer ülkelerin vereceği tepkilere de bağlı olacak. Son söz: “Gümrük tarifeleri hiç bu kadar yaşamımızın parçası olmamıştı.”

Yazara Ait Diğer Yazılar