Artık “itaatkar” liderlik revaçta!
Geleneksel liderlik anlayışı, vizyon belirleyen ve ekibini peşinden sürükleyen bir figürdü. Ancak yapay zekânın (YZ) ve teknolojinin iş yapma biçimlerini karmaşıklaştırdığı günümüzde bu model artık yeterli değil.
İnternet devriminden sonra iş dünyası “komplike” (çok katmanlı ama çözülebilir) sistemlerle çalışırken, YZ ile artık “kompleks” (öngörülemez ve dağınık) sistemlerle karşı karşıyayız. Bilgisayarlar, makineler gibi düzenli yapıların yerine, düzenin, kontrolün ve öngörülebilirliğin neredeyse tamamen yok olduğu ağ yapıları içinde çalışıyoruz. Bu yeni ortamda hem insanlara hem insansı yapay zekâ sistemlerine ve robotlara hatta doğaya, ekolojiye de liderlik etmek zorundayız. Bu dünyada, asla tamamen öğrenemeyeceğimiz, öngöremeyeceğimiz kadar çok şey var. Geleceği kestirmek giderek zorlaşıyor.
Tam da bu nedenle “itaatkâr liderlik” kavramı devreye giriyor. Seneca’nın “lider, itaat etmeyi bilendir” sözü, bu yeni paradigmada, hatta oksimoron ifadede, merkezî bir yere oturuyor. Ama bu itaat, teslimiyet ya da boyun eğme değil; akıllı bir yönetsel sezgiyle rehberliğe açık olma hâli. Aslında daha çok Ronald Heifetz’in Harvard’da geliştirdiği “Adaptive Leadership” kastediliyor.
Bu yeni liderlik anlayışında:
-Veriye ve algoritmalara itaat var. Lider, artık kendi sezgileri ya da geçmiş deneyimleriyle değil; yapay zekânın sunduğu analiz, öngörü ve tavsiyelerle karar almak zorunda. Verinin rehberliğine teslim olmak, yeni nesil liderliğin temel koşulu haline geliyor. En iyi karar artık “en iyi veri”ye dayanıyor.
-Belirsizliğe itaat gerekiyor. Ayrıca bu çağda değişimle savaşmak değil, onunla akmak gerekiyor. YZ’nın tetiklediği öngörülemez dönüşümler karşısında direnç göstermek, lideri taş devrine mahkûm eder. Değişen koşullara hızlı uyum sağlamak, hatta o değişimi şekillendirmek liderin esas yetkinliği sayılıyor.
-Uzmanlığa ve kolektif akla itaat en değerli erdem. Bilginin kolektif üretildiği bu dünyada, bir liderin her şeyi bilmesi imkânsız. İşte bu nedenle, farklı disiplinlerden gelen uzmanlara, ekibin birikimine ve YZ destekli sistemlerin analizlerine kulak vererek yönetmek gerekiyor. Lider, artık her şeyi bilen değil; doğru bilgileri birleştiren, yöneten ve yönlendiren kişi.
-Amaca ve vizyona itaat, yeni nesil liderin pusulası. Operasyonel yüklerin YZ’ya devredildiği bu düzende ise liderin esas görevi vizyona sadık kalmak. Teknolojiyi sadece kullanmak değil, onu yüksek amaçlara hizmet ettirecek şekilde yönlendirmek gerekiyor. Çünkü YZ güçlü bir araç, ama asıl önemli olan bu aracı hangi yöne sürdüğünüz.
Kısacası yeni nesil lider, artık sadece emir veren, otorite sağlayan dümendeki kişi değil; dümenin doğru veriyle yönlendirilmesini sağlayan ve adeta bir orkestra şefi gibi, birbirine bağlı, dinamik, zaman zaman çelişen, çok sesli yapıların ahengini kuran kişi hâline geliyor.
Örneğin, eskiden yeni bir ürün geliştirme sürecinde lider, kendi tecrübesi ve piyasa sezgilerine dayanarak fikri belirler, ekibe yön verir, tüm süreci kontrol ederdi. Bugün ise aynı süreçte lider; YZ destekli pazar analizlerinden gelen içgörüleri, kullanıcı davranış verilerini, UX (kullanıcı deneyimi) testlerinden alınan geri bildirimleri, üretim robotlarının veri çıktılarıyla birlikte değerlendiriyor. Takım artık sadece insanlardan oluşmuyor, oluşmamalı; YZ Agent’ları, YZ modelleri, robotik sistemler ve otomasyon araçları da karar süreçlerine aktif olarak katılıyor, katılmalı.
Lider, tüm bu kompleksiteyi ve bileşenleri senkronize eden, kararları yönlendiren bir “kolektif akıl orkestra şefi”ne itaatkar lidere dönüşüyor. Eskiden “lider karar verir, takım uygular” denirdi; şimdi “lider, insan ve insansı takımının birlikte en iyiye ulaşmasını sağlar” anlayışı hâkim oluyor.
Sonuç olarak, ‘ben bilirim’ dönemi kapanıyor, ‘bilene kulak veririm’ diyen liderlik yükseliyor!
Tüm lider ve lider adaylarına önemle duyurulur…