YZ ekonomisi 2026: İnsan faktörü tekrar yükseliyor!

2024–2025 dönemi, yapay zekâ dünya­sında “deney yap, öğren” yılları ola­rak anılacak. Kurumlar büyük umutlar­la üretken yapay zekâya (Generative AI – içerik üreten yapay zekâ) yatırım yap­tı, ancak çoğu beklenen verimi alamadı. 2026 ise artık “ne kadar kazandırıyor?” sorusunun yılı olacak.

Gartner’ın küresel tahminine göre yapay zekâ harcamaları 2025 sonunda 644 milyar dolara ulaşacak. Ancak aynı rapor, bu proje­lerin yaklaşık %30’unun deneme (pilot) aşa­masında terk edileceğini öngörüyor. Bunun nedenini de teknoloji yetersizliğinden ziya­de; 1- Yanlış beklenti yönetimi, 2- Veri kali­tesinin düşük olması ve 3- Yönetişim eksikli­ği olarak açıklıyor. Yani sorun yapay zekada değil, stratejide.

Deloitte’un 2024 sonu araştırması da bunu doğruluyor. Şirketler giderek artan oranda, kısa vadeli “mucize” projeler yeri­ne, ölçülebilir yatırım getirisi (ROI – Return on Investment) hedefleyen, insan ve süreç odaklı dönüşümlere yöneliyor. Kurumlar, bir fikri pilot projelerle test ettikten hemen son­ra sonuç beklemek yerine ROI hesaplayabil­mek için en az 12 ila 18 aylık sabırlı planlar yapıyor. Böylece “gösteri odaklı” denemeler­den “gerçek değer üretimi”ne geçiliyor.

Yeni dönemin en çarpıcı gelişmesi ise ajanik yapay zekâ (Agentic AI) kavramı.

Bu teknoloji, belirli görevleri kendi başı­na yürütebilen ve çevresel verilerden öğre­nebilen yapay zekâ ajanlarını ifade ediyor. Gartner’a göre 2026 sonunda, kurumsal yazılımların %40’ı bu tür otonom sistem­lerle entegre olacak. Ancak bu sistemlerin güvenilir olabilmesi için “insan döngülü (human-in-the-loop)” tasarım zorunlu. Ya­ni son denetim, onay ve etik karar noktası hâlâ insanda kalacak. Teknoloji yalnızlaş­tırmıyor; tersine insan zekâsını azaltmak değil, katlamak için var.

McKinsey’in analizine göre de üretken yapay zekâ, küresel ekonomiye yıllık %0,5 ila %3,4 arasında ek verimlilik katkısı sağ­layabilir. Ancak bu potansiyel, sadece “me­tin yazdırmak” ya da “sunum hazırlatmak”­la değil, iş akışlarını yeniden tasarlamak­la mümkün. Artık asıl soru “hangi yapay zekâyı kullanalım?” değil; “hangi işi in­san + yapay zekâ iş birliğiyle yeniden ku­ralım?” olmalı.

Bunun için de veri güveni (data trust) ve yönetişim-risk-uyum sistemleri (GRC – Go­vernance, Risk, Compliance) kritik hale ge­liyor. Artık kurumlar için mesele yalnızca teknolojiye yatırım yapmak değil; etik, de­netlenebilir ve sürdürülebilir sistemleri ku­rumsal yapıya entegre etmek. Çünkü güven olmadan yapay zekâdan ekonomik değer üretmek mümkün değil.

Sonuç olarak 2026, “AI-first” (önce ya­pay zekâ) döneminin sonu ve “İnsan + Ya­pay Zekâ = Gerçek Değer” denklemine geçiş yılı olacak. Kazananlar; insanı dışla­madan, yapay zekâyı stratejik ortak haline getiren, veriyi yöneten ve kültürel dönüşü­mü başlatan şirketler olacak.

İş dünyası için 2026 reçetesi:

1– Önce değer haritanızı çıkarın. Han­gi süreçler gecikiyor, nerede kayıp var, gö­rün. Bu analiz yalnızca verimliliği değil, han­gi alanların yapay zekâdan en yüksek değeri üretebileceğini de gösterir.

2– Denemeleri (pilot uygulamaları) kı­sa vadeli değil, stratejik öğrenme aracı olarak planlayın. Çünkü her küçük dene­me, aslında kurumsal dönüşümün prototipi­dir; başarısızlık bile veri üretir ve yön göste­rir.

3– Başarıyı ROI (Return on Investment – yatırım geri dönüşü) ve çalışan verimlili­ği ile ölçün. Ölçemediğiniz dönüşüm yöneti­lemez; bu yüzden teknolojik kazanımları fi­nansal göstergelerle eşleştirin.

4– İnsan becerilerini (AI okuryazarlığı, veri analizi, dijital etik) hızla güncelleyin. Teknolojiye yapılan yatırımın gerçek getiri­si, onu anlayan ve yöneten insan kapasitesiy­le doğru orantılıdır.

5– Veri güvenliği ve etik yönetişimi güçlendirin. Bu nedenle GRC (Governance, Risk, Compliance – yönetişim, risk ve uyum) yapılarınızı teknolojiyle entegre edin.

Ve en önemlisi: yapay zekâyı bir araç değil, yeni bir iş ortağı olarak görün!

Yazara Ait Diğer Yazılar