YZ çağında lojistik: Yeni stratejik omurga!
Dünya ticareti adeta bir tahta geminin fırtınalı okyanusta ilerlemesi gibi, her an ciddi bir kaza geçirecek ya da alabora olacakmış gibi, sarsıntılı, batmayan ama tekinsiz zamanlardan geçiyor. Jeopolitik gerilimler, ekonomik yavaşlama, iklim krizleri, döviz dalgalanmaları ve yapay zekâ (YZ) devrimi… Hepsi bir arada, küresel ticareti ve aslında lojistiği yeniden şekillendiriyor.
Özellikle Covid pandemisi sonrasında önemi tam olarak fark edilen lojistik ve onunla ilgili tüm süreç ve maliyetler; her şirketin, her iş kolunun bir numaralı kritik konusu haline geldi. Bu noktada YZ, bu hayati alana müthiş fırsatlar sunmaya başladı — tabii yararlanmasını bilene...
Nitekim McKinsey verilerine göre YZ destekli lojistik çözümleri, tedarik zinciri maliyetlerini %15 azaltıyor, envanter seviyelerini %35, hizmet seviyelerini ise %65 artırıyor. Ve lojistik aslında sadece taşımıyor; iş dünyasının geleceğini şekillendiriyor.
YZ’nın tüm iş süreçlerine aktif olarak girmesiyle (her iş kolunda aynı şey geçerli ama) özellikle lojistiğin vazgeçilmezleri olan hızı, maliyeti ve kaliteyi sağlayabilmenin yolu artık öngörü ve adaptasyon zekâsından geçiyor. Bu da ancak sistemlerin birbirine entegrasyonu, şirketlerin birbirleriyle tam bir partnerlik ve takım oyunu prensibiyle çalışmasıyla mümkün.
Geçtiğimiz günlerde keynote konuşmacı ve moderatör olarak etkinliklerine katıldığım dünya lojistik devi Kuehne+Nagel’in “Customer Day” etkinliğinde yaptığım en önemli çıkarım da şu oldu:
Dayanıklılığın yeni kodu: İşbirliği ve görünürlük (Visibility)
1990’larda deniz taşımacılığı yaklaşık 28 büyük taşıyıcıyla yürürken bugün sadece 10’a indi. En büyük on şirket pazarın %90’ını kontrol ediyor. Bu yoğunlaşma maliyeti düşürse de sistemi kırılganlaştırıyor. Kızıldeniz veya Süveyş Kanalı’ndaki tek bir aksama, küresel tedariki durdurabiliyor. O yüzden artık güç, tek merkezde değil, bağlantılarda. Deloitte ve MHI 2025 raporuna göre uçtan uca veri görünürlüğüne sahip şirketler, kriz anlarında daha hızlı toparlanıyor — bazı durumlarda 4 kata varan avantaj sağlıyor.
Sık sık yazılarımda vurguladığım “rekaberlik” mantığında veri paylaşabilen şirketler “rakip” değil, “hayatta kalma ortağına” dönüşüyor. Üstelik bu yaklaşım, görünürlük sayesinde sürdürülebilirlik hedeflerini de güçlendiriyor; örneğin karbon emisyonlarını izleyerek yeşil tedarik zincirleri oluşturmayı kolaylaştırıyor.
YZ: Yeni mürettebat, yeni kaptan
Bu dayanıklılığı mümkün kılan ise YZ’nın artık bir yazılım değil; karar veren, öngören ve harekete geçen bir ekosistemin paydaşı olarak konumlanması. Öyle ki Accenture benzeri analizlere göre YZ entegrasyonu yapan firmalar teslimat hızını %20, yakıt verimliliğini %12 artırıyor.
Bundan sonrasında Ajan Sistemler (Agentic Systems) dönemi başlıyor: sistemler artık hedefe göre kendi eylemini seçiyor. Dijital ikizler (Digital Twins), tedarik zincirini adeta bir “canlı organizma”ya dönüştürüyor. WEF analizlerine göre teknoloji, kesintileri yaklaşık %30 azaltıyor. Bu ekosistemi tamamlayan Gartner’ın Ambient İntelligence (Çevresel Zekâ: sensörleri, veri ve YZ’nin birleşerek fiziksel ortamları sezgisel hale getirmesi) yaklaşımı da lojistiği proaktif hale getirerek beklenmedik olaylara karşı %10’a varan operasyonel verimlilik sağlıyor.
İnsan + YZ = Yeni bütünlük
Tüm bu gelişmelere rağmen YZ insanı silmiyor, eksiklerini tamamlıyor. IDC & McKinsey verilerine göre, zamanlarının yaklaşık %25–30’unu iş için bilgi aramakla geçiriyor; kurumsal YZ asistanları bu süreyi %70’e varan oranda azaltıyor. Teknoloji, karmaşayı çözmek için insanlara olağanüstü olanaklar sunuyor ve lojistikte en başarılı firmaların ortak sırrını şöyle tanımlıyor: “Basitleştir, hızlan, görünür ol.”
YZ, otomasyon ve müşteri merkezli sadeleşme birleştiğinde, lojistik yalnızca malları değil, güveni de taşımaya başlıyor. Bu yaklaşım, küresel ticaret maliyetlerini %25’e kadar düşürebiliyor (WEF).
Sonuç: Geleceğin Haritası, Lojistikte Çiziliyor. YZ çağında lojistik artık görünmeyen bir altyapı değil; trilyonlarca dolarlık potansiyeliyle sektörleri, iş dünyasının geleceğini ve ülkelerin gücünü şekillendiren yeni stratejik omurga!