Dijital finansın sanatla dansı
Bugün sizlere, rakamların soğuk dünyasından sıyrılıp sanatın sıcaklığına uzanan bir hikâye anlatacağım. Sevgili dostum Devrim Berk’in, yıllardır emek verdiği müzik tutkusuyla profesyonel iş hayatını birleştirdiği özel bir projesinden bahsedeceğim. Ama önce, bu hikâyenin arka planını biraz dolduralım. NFT’lerin dijital dünyada yarattığı devrimden ve sanatla kurduğu büyülü bağdan söz ederek başlayalım.
Nitelikli fikri tapu: NFT
NFT’ler, yani “Non-Fungible Token”lar, Türk Dil Kurumu’nun muazzam tanımıyla “Nitelikli Fikri Tapu” belgeleri. Bir dijital varlığın eşsiz olduğunu ve size ait olduğunu kanıtlayan blokzincir tabanlı sertifikalar. İlk olarak 2014’te ortaya çıkan bu kavram, dijital sanat dünyasında adeta bir deprem etkisi yarattı. Öyle ki, Beeple’ın dijital eserinin 69 milyon dolara satılmasıyla birlikte herkes bu teknolojiyi konuşmaya başladı. Peki, NFT’yi bu kadar değerli kılan şey ne? Aslında cevap oldukça basit: orijinallik ve sahiplik. Tıpkı bir tablonun orijinalinin müzede sergilenirken, reprodüksiyonlarının evlerimizi süslemesi gibi, NFT’ler de dijital dünyada bu ayrımı yapıyor. Bir GIF, bir şarkı, hatta bir tweet bile NFT olabilir ve bu onu eşsiz kılar.
Finans dünyası, NFT’leri uzun süredir yalnızca bir yatırım aracı olarak gördü. Tokenize edilen eurobondlar, menkul kıymetleştirilen spor kulübü varlıkları, milyon dolarlık NFT koleksiyonları… Tüm bunlar, blokzincir teknolojisinin finansal boyutunu gözler önüne seriyordu. Ancak bu kez, NFT’lerin finansla ilişkisi çok daha farklı bir boyutta karşımıza çıkıyor. Çünkü konu, bir bankacının müzik tutkusuyla birleşen anlamlı bir sosyal sorumluluk projesi.
Dijital dünyada iyilik hareketi
Devrim Berk, Misyon Bank’ta hazine ve sermaye piyasaları operasyonlarının yanında kripto varlık saklama süreçlerinden de sorumlu direktör olarak çalışan bir finans profesyoneli. Ancak onun bir de görünmeyen bir yönü var: müzisyenlik. Yakın zamanda da müzisyen kimliğini dijital dünyaya entegre ederek farklı bir projeye imza attı. Son bestesini NFT olarak yayınladı.
Devrim, bu projeyi şöyle anlatıyor: “Yıllardır hobi olarak sürdürdüğüm müzik çalışmalarına, profesyonel hayatımda blokzincir teknolojileriyle ilgilenmenin kazandırdığı perspektifle dijital bir dokunuş eklemek istedim. Bu girişim, bir kitabı her okuduğunuzda yeni anlamlar bulmak gibi de yorumlanabilir. Ortaya belki de daha önce hiç denenmemiş bir proje çıktı. Son bestem ‘Gülüşüne Kandım’, NFT versiyonuyla OpenSea platformunda sınırlı olarak listeleniyor. Satış gelirleri ise gençlerin eğitimine destek için kullanılacak.”
Bu proje, birçok açıdan son derece kıymetli. Öncelikle, sanat ve teknolojinin buluşmasının en güzel örneklerinden biri. Bir besteyi NFT’ye dönüştürmek, yalnızca bir şarkıyı satmaktan öte, onu dijital bir miras haline getiriyor. Aynı zamanda, gelirlerin eğitime aktarılacak olması, bu projeyi bir “iyilik hareketi”ne dönüştürüyor. Finans dünyasının genellikle “rakamların soğuk dünyası” olarak görülmesine inat, bu tür projeler sektöre insani bir dokunuş katıyor.
Bu konu bana çok dokunuyor, çünkü ben de uzun yıllardır hem finans dünyasında çalışıyor hem de gitar çalıp şarkı söyleyerek besteler üretiyorum. Açıkçası finansın gri tonları, sanatın renkleriyle buluşunca hayat daha anlamlı geliyor.
Devrim Berk’in bu çalışması, NFT’lerin yalnızca spekülatif bir yatırım aracı olmadığını, aynı zamanda sanatın ve sosyal faydanın da bir parçası olabileceğini gösteriyor. Belki de gelecekte daha çok finansçı, mühendis, doktor hobi olarak ürettikleri sanat eserlerini bu şekilde paylaşacak ve topluma katkı sağlayacak. İşte bu yüzden, bu projeye katkı sağlamak yalnızca bir dijital varlık edinmek değil, aynı zamanda bir iyiliğe, bir sanat eserine ve geleceğin dijital mirasına ortak olmak demek.
Güzel bir gelecek için…