Dijital hisse senedi
2017 yılından itibaren, finans ve blockzincir dünyası, “gerçek varlıklar blokzincir üzerinde dijital tokenlere dönüştürülebilir mi?” sorusuyla haşır neşir olmaya başladı.
Menkul kıymetlerle ilişkisiyse son derece doğal: bir hisse senedine sahip olmak demek, o şirkette bir pay sahibi olmak demektir. Tokenleştirmeyle bu mülkiyet hissi hâlâ var, ama çok daha esnek hâle geliyor ve kesirli sahiplik kavramı öne çıkıyor. Üstelik işlemler saniyeler içinde sonuçlanabiliyor; blokzincirde T+2 gibi klasik sistemler yok. Hem coğrafya kıstı kalkıyor hem de her an erişim mümkün oluyor. İşte bu dinamik ortamda Backed ve xStocks gibi projeler devreye giriyor.
Hisse senedini tokenleştirmek
Backed Finance, 2025’te İsviçre merkezli olarak sahneye çıktı.
Platform, her mint edilen token karşılığında birebir gerçek bir varlığı lisanslı bir saklama kuruluşunda tutuyor, böylece 1:1 destekli, ERC20 uyumlu tokenler yaratıyor. Mayıs 2025’te xStocks ekosistemini başlattığını görüyoruz.
Üstelik sadece ilk dört haftada 300 milyon doları aşkın işlem hacmiyle ciddi ivme yakaladı.
Solana blokzinciri ağı üzerinde hayata geçen xStocks, Kraken ile ortak çalışarak hem merkezi borsalarda hem de DeFi (merkeziyetsiz finans) altyapısında işlem görebiliyor.
Haziran 2025’te Kraken’in xStocks’u başlatmasıyla, 60’tan fazla hisse ve ETF tokeni dolaşıma girdi.
Blockzincir çeşitliliği de hızla artıyor; Solana’nın yanı sıra BNB Chain ve TRON gibi ağlara da genişliyor ve erişim kolaylığı sunulmuş oluyor.
Teknik yapıya baktığımda xStocks’un temel özellikleri oldukça net: her token, birebir gerçek bir hisse senediyle destekleniyor; bu destek Chainlink altyapısıyla şeffaf biçimde doğrulanıyor (Proof of Reserve), gerçek zamanlı fiyat verisi ve cross-chain transfer altyapısı aracılığıyla Solana gibi yüksek hızlı, düşük maliyetli ve DeFi dostu blokzincirlerde çalışıyorlar; kullanıcılar cüzdanlarında saklayabiliyor, DeFi protokollerde teminat olarak kullanabiliyor ya da merkezi borsalarda alım satım yapabiliyor.
Geleneksel finans piyasasından farklarını düşündüğümde birkaç başlık öne çıkıyor: 7/24 işlem, coğrafi kısıtsızlık, kesirli sahiplik, hızlı takas ve DeFi ile entegrasyon. Bu yeni yapılar yatırımcıya esneklik, küresel erişim ve inovasyonla dolu bir deneyim sunuyor.
Riskleri doğru anlamak
Ancak her şey o kadar parlak değil. Yasal ve risk boyutuna geldiğimizde, Wall Street Journal gibi kaynaklar bazı xStock tokenlerinde Amazon veya Apple gibi hisselerde yüzde 300’e varan fiyat sapmaları görüldüğünü rapor ediyor; bu sapmalar genelde düşük likidite ve piyasanın kapalı olduğu zamanlarda ortaya çıkabiliyor.
Ayrıca, bu tokenler çoğunlukla “borç hakkı” şeklinde yapılandırılıyor; yani hissedar haklarından (oy hakları gibi) mahrum; token sahibi sadece varlığı nakde dönüştürebiliyor gibi görünüyor. Düzenleyici belirsizlikler de var, ABD’de yasal çerçeveler henüz tam oturmuş değil, piyasada manipülasyon, anonim işlem riskleri ve düzenleyicilerle sorun yaşama ihtimali bulunuyor.
XStocks’un hangi hisse senetlerini kapsadığına gelince: Apple, Tesla, Google, Meta, Amazon, Coinbase, NVIDIA gibi büyük şirketlerle birlikte S&P500 gibi ETF’ler de bu listeye dahil.
Yakın zamanda duyurulan bir iş birliği ile BitMart gibi platformların da xStocks ekosistemine katılması bu varlıklara erişimi daha da genişletti. BitMart bu alanda Kraken ve Bybit’ten sonra katılan önemli borsalardan biri olarak öne çıktı.
Bu platformlar bugün itibarıyla inanılmaz bir avantaj sunsa da riskleri de doğru anlamak gerekiyor. Geleceğe baktığımda ise bu teknolojilerin finansal alışverişlerimizde daha da iç içe geçeceğini hissediyorum. Tokenleştirmeyi bir köprü olarak görüyorum ve ileride bu köprü ana yol haline de dönüşebilir. O yolun finansın ötesinde nereye gideceğini görmek heyecan verici olacak.
Güzel bir gelecek için…