En iyi zeytinyağı hangisidir?
BİLGE KEYKUBAT/Tarım ve Gıda Yazarı
Ziraat Mühendisi
Geçen haftaki yazımda zeytin ve zeytinyağının mitolojisi ve tarihine kısa değinmelerde bulunduk, yerel zeytin çeşitlerimize kısa bir göz gezdirdik, zeytin ağacının bakımından bahsettik, kaliteli zeytin ve zeytinyağı için ağacın bakımının ve hasadının ne kadar önemli olduğunu anlattık, sofralık zeytinlere ve hurma zeytine değindik ve bugüne geldik. Şimdi sizlerin en çok merak ettiği en iyi zeytinyağı hangisidir ve zeytinyağı yemek eşleşmesini nasıl yapmalıyız konularına biraz değinmek istiyorum.
En iyi zeytinyağı hangisidir?
Hem kimyasal hem de duyusal analizden geçtiğini kabul ederek düşündüğümüzde en iyi zeytinyağı sizin ağız tadınıza en uygun zeytinyağıdır. Size en çok zevk veren, sizi mutlu eden, yüzünüzde gülümseme yaratan, yaptığınız ve yediğiniz yemeklere yakıştırdığınız ve bunları yemekten size keyif aldıran zeytinyağıdır. Kimisi yoğun aromalı severken kimisi aromayı çok sevmez, kimisi acı ve yakıcı bir yağ severken kimisi su gibi olsun ister. Bunlar farklılıklardır. Farklılıkların olması da bence iyidir. Doğruyu bulma yolunda farklılıkları görmek önemlidir.
Zeytinyağını tadarken bence aklımızdan çıkarmamamız gereken bazı hususlar var.
Bütün zeytin; meyvenin etine ve dış kabuğuna hitap eder. Zeytinyağı ise içsel özüdür. Bilginin peşinde koşan kişi özü anlamak için her zaman öznenin iç çekirdeğine nüfuz etmeye çalışmalıdır. Zeytinyağının duyusal kriterleri de birer semboldür. Bizim o sembolleri özümseyerek iyi yorumlamamız gereklidir. Zeytin ile gelen sır zeytinyağı ile açığa çıkar. Bizlere düşen sırları kendi potansiyelimiz ölçüsünde yorumlayabilmektir.
Benim zeytinyağı için hep dediğim bir cümlem var. “Görünen ile tadılan, tadılan ile hissedilen, hissedilen ile yorumlanan farklıdır”.
Sessiz şefin yemeklerle eşleşmesi
Zeytinyağı, Akdeniz’in bereketli topraklarından sofralarımıza gelen en güçlü lezzet aktarıcısıdır. Ancak onun rolü yalnızca bir pişirme yağı olmakla sınırlı değildir; doğru seçildiğinde, bir yemeğin karakterini yükseltir, aroma katmanlarını derinleştirir ve damağa bambaşka bir yolculuk yaşatır.
Zeytinyağı, yalnızca bir pişirme aracı değil, yemeklerin ruhunu tamamlayan bir unsurdur. Peki, hangi zeytinyağı hangi yemekle buluşmalı? İşte, zeytinyağı eşleşmeleri için küçük bir rehber:
● Erken hasat yağlar: Çiğ sebzeler, salatalar, bruschetta, carpaccio.
● Olgun hasat yağlar: Balık, beyaz et, baklagil yemekleri.
● Yoğun aromatik yağlar: Keçi ve koyun peyniri, ızgara kırmızı et.
Biraz ayrıntıya girecek olursak;
● Hafif ve narenciye aromalı yağlar: Narenciye, çiçeksi ve taze ot notaları taşıyan bu
yağlar, hassas lezzetleri gölgede bırakmaz; aksine incelik katar. Izgara balıklar (levrek, çipura), Taze salatalar (roka, nar taneleri, fesleğen), Deniz mahsulleri carpaccio veya ceviche, lor, mozzarella gibi hafif peynirler
● Orta yoğunlukta meyvemsi yağlar: Domates yaprağı, yeşil elma ve enginar kokuları ile dengeli bir profildir. Ege mutfağının kalbi bu yağlarla atar. Zeytinyağlı sebze yemekleri (enginar, bakla, taze fasulye), Izgara sebzeler (kabak, patlıcan, biber), keniz ürünlü risotto ve makarnalar, kümes hayvanları (tavuk, hindi)
● Yoğun, biberimsi ve acı yağlar: Polifenol açısından zengin bu yağlar boğazda hafif yakıcılık bırakır. Güçlü yemeklerle yan yana geldiğinde gerçek bir uyum yakalar.Izgara kırmızı et (bonfile, kuzu pirzola), keçi peyniri, tulum, rokfor gibi keskin peynirler, kış sebzeleri (brokoli, lahana, pazı), bakliyatlar (mercimek, nohut, kuru fasulye), domates soslu makarnalar
● Olgun meyvemsi ve tatlımsı yağlar: Olgun zeytin, muz, incir ve badem çağrışımı yapar; tatlımsı ve yumuşak bir karaktere sahiptir. Zeytinyağlı kekler ve incirli tatlılar, Dondurma üzerinde birkaç damla, fırın sebzeleri, peynir tabakları (beyaz peynir + bal ile harika uyum)
Tatlılarda cesur denemeler
Zeytinyağı, tatlılarda da şaşırtıcı bir rol oynar. Çikolatalı kekin üzerine erken hasat zeytinyağı gezdirmek; vanilyalı veya limonlu dondurmaya birkaç damla eklemek; nar, üzüm, incir gibi meyveleri zeytinyağıyla buluşturmak gibi…
Şimdi basit ama etkili bir deney yapmanızı istiyorum; aynı domatesi üç farklı zeytinyağı ile tatmak. Farkı hissettiğinizde, yağın bir “mutfak malzemesi” değil, başlı başına bir karakter olduğunu anlayacaksınız.
Yemek eşleşmelerinde zeytinyağı bir tamamlayıcı veya kontrast unsur olabilir. Hafif yemeklere hafif yağlar, güçlü yemeklere yoğun yağlar eşlik eder. Böylece her lokma, damağa uyumlu bir melodi gibi gelir.
Zeytinyağı, sadece bir yağ değil, yemeğin ruhudur. Onu doğru kullandığınızda sofranızdaki her şey bir adım öne çıkar.
Zeytinyağıyla yemek eşleştirmek, sofrada bir hikâye anlatmaktır. Her damla, doğanın, emeğin ve kültürün birleştiği bir deneyim sunar. Sofrada doğru zeytinyağını seçmek, sıradan bir öğünü unutulmaz bir ziyafete dönüştürür. Küçük bir damla bile, yemekleri bir araya getirip sofrada lezzet senfonisi yaratabilir.
Zeytinyağı, yalnızca lezzet değil; aynı zamanda sağlıktır. Özellikle konu uzmanı tıp doktorları tarafından bazı önemli hususlar üstünde durulmaktadır.
Fenolik bileşikler, güçlü antioksidan özellikleriyle hücreleri korur. Zeytinyağının düzenli tüketimi, kalp-damar sağlığını destekler, kötü kolesterolü (LDL) düşürür, iyi kolesterolü (HDL) yükseltir.
Akdeniz diyetinin uzun ömrün sırrı olduğu artık bilimsel olarak kanıtlanmıştır. İtalya, Yunanistan ve Türkiye’nin Ege kıyılarında yaşayan halkların yaşam süresinin uzunluğu, büyük ölçüde zeytinyağı tüketimine bağlanır.
Dünya Sağlık Örgütü, günlük yağ tüketiminde zeytinyağını en güvenilir kaynaklardan biri olarak önermektedir. Ayrıca polifenoller, yalnızca bedene değil, zihne de fayda sağlar; hafızayı güçlendirir, yaşlanmayı geciktirir.
Zeytin ağacının dallarında asırlardır saklanan sır, bugün soframızda bir damla zeytinyağıyla dile gelir. O damla, yalnızca lezzetin değil; toprağın, emeğin, kültürün ve insanlığın ortak hafızasının taşıyıcısıdır. Zeytinyağına dokunduğunuzda aslında tarihe, doğaya ve kendinize dokunursunuz. İşte bu yüzden her lokmada hissettiğimiz şey sadece tat değil, yaşamın kendisidir. Ve belki de en kıymetlisi şudur: Zeytin ağacı bize sabrı, köklerine bağlı kalmayı ve ışığa doğru uzanmayı öğretir. Soframıza düşen her damla zeytinyağı, aslında hayatın kendisinin küçük ama ölümsüz bir armağanıdır.
Zeytinyağında kusurların sessiz hikâyesi
Zeytinyağı, toprağın, güneşin ve rüzgârın armağanıdır. Ama bazen bu büyülü yolculukta küçük gölgeler düşer; yağın ruhunu örten kusurlar ortaya çıkar.
● Rancid: Zeytinyağı nefes almaması gereken yerde, fazla ışıkta ya da sıcakta uzun süre kalırsa ve hava ile direkt temas ederse yorgun düşer. Zamanla tazeliğini kaybeder, damağa yağlıboya gibi bayat bir tat bırakır. Sanki yaşamın coşkulu melodisi yavaş yavaş susar.
● Küf: Hasat edilen zeytin öncelikle toprağa düşürülür ve nefes alması gereken serinlikten mahrum bırakılıp nemli çuvallara hapsolursa küf kokusu oluşur. Bu tat, yağın içindeki berrak hikâyeyi gölgeler ve bize rutubetli bir odanın kokusunu fısıldar.
● Kızışma: Zeytin, dalından koparıldıktan sonra bekletilirse kendi içinde fermante olur. Bu durumda yağda ağır, salamurayı andıran tatlar belirir. Adeta ağacın sabırsız nefesi aceleyle içimize dolar.
Oysa zeytinyağı, doğru hasat ve özenli bakım ile ölümsüzlüğün tazeliğini taşır. Kusurlardan arınmış bir damla zeytinyağı; toprağın, ağacın ve emeğin en saf şiirini fısıldar sofralarımıza.
Burada tüketici için en önemli rehber, şişe üzerindeki üretim tarihi, üretici bilgisi ve saklama koşullarıdır. Biz tüketiciler olarak önceliğimiz hep iyiyi bulmak iyiyi keşfetmek ve iyiyi yorumlamak olmalıdır.
Zeytinyağı tadımı
Bugün zeytinyağı tadımı, profesyonel panellerden gurme sofralara kadar pek çok yerde yapılmaktadır. Peki bir yağ nasıl tadılır?
İyi bir zeytinyağı, burunda özel kokular bırakan, dilimizde acılığını hissettiren ve boğazımızda yakıcılığını bırakan dengeli bir yağdır. Meyvemsilik, acılık ve yakıcılık zeytinyağındaki önemli unsurlardır. Kokladığınızda burunda bıraktığı hisler, algıladığınız aromalar çok önemlidir. Höpürdeterek bir yudum alıp ağızınızda özellikle dilinizde hissettirdiği acılık ve sonrasında dolaştırıp hava ile temas ettirerek yuttuğunuzda boğazınızdaki yanma hissi yani yakıcılık önemli noktalardır. Bu üç önemli özelliğin dengeli de olması gereklidir. Yani iyi bir zeytinyağı dengeli olmalıdır da.
Görsel analiz: Öncelikle rengin tek başına kaliteyi göstermediğini belirtmemiz lazım. Erken hasat yağlar genellikle parlak yeşil tonlarda olur, olgun hasat yağlar altın sarısına yaklaşır. Profesyonel tadımlarda bu yüzden mavi cam bardaklar kullanılır; çünkü rengin önyargı yaratmaması gerekir.
Burunda keşif: Zeytinyağının en önemli karakteri, burunda ortaya çıkar. Erken hasat yağlarda taze kesilmiş çimen, enginar, yeşil elma, domates yaprağı notalarını alırız. Olgun hasat yağlarda ise badem, muz, kuru ot, hatta fındıksı tatları bize sunar. İyi bir yağ, burnunuza bir bahçenin ferahlığını getirmelidir.
Damakta yolculuk: Bir yudum alınır ve yağ ağızda yayılır. Dilin ön kısmında tatlılık, ortasında acılık, boğazda yakıcılık hissedilir. Bu acılık ve yakıcılık, zeytinyağındaki fenolik bileşiklerden kaynaklanır ve aslında sağlıklılığın işaretidir.
Harmoni ve uzunluk: En iyi zeytinyağları, meyvemsilik, acılık ve yakıcılığı uyum içinde sunar. Damağınızda bıraktığı tat ne kadar uzun süre kalıyorsa, o kadar niteliklidir.