Enflasyon: Sosyolojik ve psikolojik bir fenomen

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası emrah.lafci@dunya.com

Türkiye ekonomisinin iki tane majör ve akut problemi var. Biri düşürüleme­yen enflasyon diğeri de dizginlenemeyen dolarizasyon. Bu iki problemin de ilacı ay­nı; yüksek faiz. Bu yüksek faiz uzun süre­dir hayatımızda ve saydığım iki problem yüksek faize rağmen bir türlü çözülemi­yor. Bu da iki probleme yüksek faizin ge­tirdiği diğer problemleri ekliyor. Böylece olunca da yüksek faizden nemalanan ke­simler dışında ekonomik olarak kimsenin memnun olmadığı bir durumla karşı kar­şıya kalıyoruz.

Yüksek enflasyon bir küresel fenomen değil. Ev yapımı bir ekonomik mesele. Dünyada çok az ülkenin bizim kadar yük­sek enflasyonu var. Zaten küresel koşullar da enflasyonun düşmesine ilişkin her tür­lü yardımı sağlıyor. Düşen petrol fiyatları, küresel durgunluk, Çin’in dezenflasyon ih­raç etmesi gibi birçok enflasyonu düşürü­cü faktör bir süre daha hayatımızda olacak gibi görünüyor. İçerideyse ekonomi yöne­timi ve Merkez bankası kararlarına ilişkin uzun zamandır görmediğimiz bir serbesti var. Sayın Erdoğan’ın “Biliyorsunuz ben yüksek faize karşıyım, faizlerin düşme­siyle beraber enflasyon da düşecek!” açık­lamasını bir süredir duymuyoruz. Ki bu serbestinin de reel faizlerin tarihi yüksek seviyelerde(beklenen enflasyona göre) ol­duğu bir dönemde gerçekleştiğini unut­mayalım. Hal böyle olunca da iç tüketimin kısılması için yüksek faiz, kredi büyüme­lerinin sınırlanması gibi birçok önlem es­kisine göre çok rahatlıkla alınabiliyor.

Heyhat, bu kadar destekleyici faktöre rağmen hala aylık enflasyonumuz %3 se­viyesinde geliyor. Bu enflasyon denen il­let Türkiye’de üreticisinden tüketicisine herkesin iliklerine kadar işlemiş durum­da. Mesele, ekonomi biliminin sınırları­nı aşmış sosyolojik ve psikolojik bir boyut almış durumda. Bu da ileriye dönük olarak enflasyonun kalıcı olarak düşürüleceğine ilişkin umutları azaltıyor.

Küresel emtia raporu

Petrol başta olmak üzere emtia tarafın­da enflasyon adına olumlu sürprizlerin devam edebileceğini Dünya Bankası’nın geçen hafta yayımlanan “Emtia Piyasala­rı Görünümü” raporundan da anlayabili­yoruz. Rapora göre; küresel emtia fiyat­ları 2025'te %12 ve 2026'da %5 oranında düşerek 2020'li yılların en düşük seviye­lerine gerileyebilir. Ayrıca raporda, enerji fiyatlarının 2025'te %17 oranında düşerek son beş yılın en düşük seviyesine gerileye­ceği belirtiliyor. Brent petrol fiyatlarının 2025'te ortalama 64 dolar/varil seviyesi­ne düşmesi bekleniyor. Bu düşüş, elektrik­li araçların artan kullanımı ve Çin'deki ta­lep yavaşlaması gibi faktörlerle ilişkilen­diriliyor.

Talepteki bu potansiyel düşüşe ilaveten bir de, OPEC+ grubunun son dönemde al­dığı üretim artırma kararları var. OPEC+, Nisan ayında günlük 2,2 milyon varillik gönüllü üretim kesintisini kademeli ola­rak sonlandırma kararı alarak, Mayıs ve Haziran aylarında günlük 411 bin varil­lik üretim artışına gitmeyi planladı. Bu da petrol fiyatları üzerinde aşağı yönlü bir et­ki yarattı. Zaman zaman İran ve Yemen’de­ki gerilimler petrol fiyatlarını hafif yukarı atsa da bu tepkiler cılız kalıyor. Hareketin aşağı yönlü olduğuna ilişkin genel bir kon­sensüs var.

Güçsüz dolar dönemi

Son olarak doların gelişmekte olan pa­ra birimleri başta olmak üzere diğer pa­ralara karşı değer kaybettiğini gözlemli­yoruz. Özellikle son haftada Tayvan do­larının ABD doları karşısındaki yükselişi büyük yankı uyandırdı. ABD’nin dış tica­ret fazlası vermeye dayalı stratejisinin bir ayağı gümrük vergileriyken diğer ayağı da değersiz dolarmış gibi gözüküyor. Bu da bi­zim için iyi haber olarak okunabilir. Hem ithalat fiyatlarımız üzerindeki etki hem de dolar cinsinden borçlarımız dikkate alın­dığında TL üstündeki baskıyı azaltacak bu durum bir nebze olsun ekonomi yönetimi­ne nefes aldıracaktır.

Bu saydığım küresel olumlu gelişmele­rin enflasyonumuz üzerindeki etkisi maa­lesef yukarıda bahsettiğim bize özgü sos­yolojik ve psikolojik sorunlar nedeniyle sınırlı kalıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sert adamlar diplomasisi 10 Nisan 2025
Bu insanlar ne istiyor? 03 Nisan 2025