Fonlarda kazanç aktarımı olabilir mi?

Ticaretin olağan akışı içinde ilişki­li olan şirketler birbirleriyle mal ve hizmet ticareti içerisinde olurlar. İliş­kili taraf darken iki veya daha fazla şir­ketin karar alma süreçlerinde aynı kişi­lerin, grupların olmasından bahsediyo­rum. Buraya kadar bir sorun yok. Fakat bu ticaretin gerçekleşmesi aşamasında belirlenen fiyatın piyasa fiyatlarından çok fazla farklılaşması bir sorun teşkil eder. “Alan razı, satan razı neden prob­lem olsun ki?” diyebilirsiniz. Ama pek öyle değil.

Sorunlardan birincisi vergisel bo­yuttur. Diyelim ki bir şirket limon satı­yor diğer şirket de limonata satıyor ol­sun. Limonata satan şirket de limonları­nı ilişkili şirketten alsın. Limonatacının yeni kurulduğunu ve birçok yatırım yap­tığı için henüz kâra geçemediğini ve do­layısıyla da vergi ödemediğini düşüne­lim. Diğer taraftan da limoncunun ise yüksek kâr ettiğini düşünelim. İşte bu durumda piyasada 10 TL olan bir limonu limonatacıya 5TL’ye satarsa satış hacmi, brüt kârı, net kârı ve dolayısıyla ödeye­ceği vergi azalacaktır. Diğer taraftan li­monatacının da net zararından bir azal­ma olacaktır. Ama hala zarar ettiği için vergi ödemeyeceğinden dolayı vergisel anlamda herhangi bir maliyet oluşmaya­caktır. Böylece net nette baktığımızda iki şirketin toplam ödediği vergi, limonun 10 TL’ye satılması durumuna göre daha düşük kalacaktır.

İkinci boyutsa böyle bir durumdan şir­ketin ortaklarının zarar görmesidir. Kâ­rın limoncudan limonatacıya aktarımı limonütacı şirketin diğer ortaklarının bu durumdan zarar görmesine neden olur. Özkaynaklarda erime olur, ilerle­yen dönemde alabilecekleri temettüler­den mahrum kalabilirler.

Transfer fiyatlandırması

Bu gibi durumlar bilindiği ve yaygınca da uygulandığı için mevzuatta bu alan­da düzenlemeler yer alır. Transfer fi­yatlandırması ve örtülü kazanç aktarı­mı başlıkları altında bunları incelemek mümkün. Bu konulardaki en büyük so­run malların homojen olmamasıdır. Bi­zim örneğimizde limonatacı kendini “li­monla az suluydu onun için düşük fiyata aldık” diyerek savunabilir. Bunun önüne geçmek için emsal fiyat bulmak gerekir vs. Yazının asıl konusuna geçeceğim için daha fazla detaya yer veremiyorum.

Benzer bir durum finans piyasasında olabilir mi? Gayet tabii ki olabilir. Di­yelim ki bir faktoring şirketine sahipsi­niz. Faktoring şirketleri de aslında bir nevi bankalar gibi finansman sağlar­lar. Şirketlerin ticari alacaklarının va­desi gelmeden önce onları finance eder­ler. Burada kritik konu kaynak meselesi­dir. Banka olsa bu kaynağın büyük kısmı mevduat toplayarak bulunur. Ama fac­toring şirketleri mevduat toplayamadı­ğı için yabancı kaynak bulmak için borç­lanmaları gerekir. Bu borçlanma için de tabii ki bir faiz ödemesi yapılacaktır.

Şimdi işin ikinci boyutuna gelelim. Diye­lim ki bir de portföy yönetim şirketiniz var. Yönettiğiniz fonlar var ve bu fonlar­dan bazıları borçlanma araçlarına yatı­rım yapıyor. Normalde bir factoring şir­keti %45’le borçlanabiliyor olsun, fakak yukarıda bahsettiğim şekilde ilişkili fon bahsettiğimiz faktoring şirketine %60’la borç veriyor olsun. Bu durumda ne olur peki? Yukarıda limoncu konusunda an­lattığım mesele olur. Fonun getirileri çok yükselir, factoring şirketinin kârları azalır. Fon getirileri yüksek olduğu için yeni müşteriler çeker, bu arada da facto­ring şirketinin yatırımcıları zarara uğra­tılmış olur.

Bu ilişkide ürün paradır. Ve her borçla­nanın aynı faizden borçlanmasını bekleye­meyiz. Riske göre faiz oranları da değişe­cektir. Ama bunun da bir sınırı olmalı. Bu sınırı belirlemek ve benzer durumları en­gellemek de denetimle görevli kuruluşların görevidir. Bu sadece bir örnek, bunun dışın­da benzeri birçok örnek de bulunabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar