Hangi yatırım ne kazandırıyor?
Yavaş yavaş 2025’in son çeyreğine giriyoruz. Bu yazıda iki önemli soruya cevap vermeye çalışalım. İlk soru; “Yılın geride kalan kısmında yatırımcılar hangi enstrümanlarda ne getiriler elde etmişler?” diğer soru da “Yılsonuna kadar hangi enstrümanda ne kadar getiri potansiyeli var?
Bir kere adını net bir şekilde koymak lazım ki 2025 iki enstrümana yatırım yapanların yılı oldu.
Bunlardan bir tanesi altın/gümüş diğeri de faiz ve faize bağlı olan para piyasası fonları gibi enstrümanlar. Altının yılın başından beri getirisi yaklaşık %63, para piaysası fonlarının ise yaklaşık %38. Enflasyonun aynı dönemde %23 civarı olduğunu düşünürsek çok ciddi bir reel getiriden bahsettiğimiz daha net ortaya çıkar.
Tabii ki altın ve faizli enstrümanları birbirleriyle kıyaslamamak lazım. Zira altın riskli varlıklar kategorisinde yer alırken, faizli enstrümanların getirisi büyük ölçüde garantidir.
Diğer taraftan parasını dövizde tutanlardan dolar tercih edenler enflasyona ezilirken euro tercih edenler de karlı bir yıl geçirmişler.
Şöyle ki yıl başından beri dolardaki artış %16.90’ken, eurodaki artış %32.5 olarak gerçekleşmiş.
Tabii ki bu duruma ana etken olarak Euro/Dolar paritesinin yılın başından beri yukarı gitmesini gösterebiliriz. Dikkat ederseniz dolardaki artış enflaysyon oranının altında kalmış. Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele kapsamında TL’nin reel olarak değerlenmesi stratejisinin tezahürünü burada görüyoruz.
2025’in en mağdur yatırımcı gruplarından biri hisse senedi yatırımcıları. BIST100 yılbaşından beri sadece %12 getiri sağlamış durumda. Bu düşük performansta uygulanan enflasyonla mücadele programı kapsamında etkili olan yüksek faizler başat rolü oynuyorlar. Diğer taraftan siyasi gelişmelerin borsa üstündeki etkisi de yine bu alandaki performansın düşük kalmasına sebep oldu.
Bundan sonra ne olur?
Peki bundan sonra yatırım enstrümanlarında nasıl bir gidişat bizi bekliyor. Ekstra bir dışsal şok olmadığı takdirde faizlerin yılın kalanında düşeceğine kesin gözüyle bakabiliriz.
Diğer bir yüksek olasılıklı senaryoysa dolardaki artışın enflasyonun altında kalacağı. Yani TL’nin yılsonuna kadar reel olarak değerlenmeye devam edecek olması. Hal böyle olunca faizler düşmeye devam etse bile TL faizde kalmanın yılsonuna kadar dolar almaktan daha iyi bir tercih olacağını söyleyebiliriz.
Piyasa katıkımcıları anketine göre yılsonu dolar tahmini 43.85. Bu da yaklaşık %6.15’lik bir getiri potansiyeli anlamına geliyor. Diğer taraftan yılın kalanı için mevcut Merkez Bankası faizinden vadeli mevduat yaptığınız takdirde elde edeceğiniz getiri faiz düşülmüş haliyle %9.70.
Merkez Bankası’nın yılın kalanında iki faiz toplantısı var. Bunlardan biri 23 Ekim’de, diğeri 11 Aralık’ta. İlk toplantıda 2,5 puanlık, ikinci toplantıda 2 puanlık indirim olması durumunda politika faizi önce %38’e sonra da %36’ya düşecektir.
Para piyasası fonlarının ilgili tarihlerden itibaren bahsettiğim faiz oranlarından nemalanması durumundaysa yılın geri kalanı için bu alandaki getiri yine vergi düşülmüş şekilde %9.75 oluyor.
Dolayısıyla mevduat getirisiyle fonların getirisi birbirine çok yakın. Kullanım kolaylığı açısından fonlar bu noktada tercih edilebilir gözüküyor.
Diğer taraftan borsadaysa 2025 için enflasyon kadar bir getiri senaryosu üzerinden çalıştığımızı düşünelim. 2025 enflasyon tahmini %30 diyelim. 2025 başında BIST100 9831 seviyesindeydi. %30’u üstüne eklediğimizde yılsonu için bizi 12780’e ulaştırıyor.
Bugün endeksin 11.000 olduğunu düşündüğümüzde senaryomuz yılın kalanı için %16.18’lik bir potansiyel taşıyor. Tabii burada borsanın enflasyonun pekala altında bir getiriyle yılı kapatma ihtimalinin olduğunu da gözardı etmemek gerek.
Altın ve euro tarafındaki getirileri üse küresel koşullar belirleyecek. Şimdilik rüzgârın bu iki enstrümanın da arkasında olduğunu söyleyelim.