Finansal refah

ERGİ ŞENER / Yapay Zeka ve Teknoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

Bugünün iş dünyasında çalışan­ların en çok kaygı duyduğu ko­nu ve en büyük stres kaynağı artık yalnızca iş güvenliği veya kariyer fırsatları değil; günlük hayatları­nı sürdürebilmek için gerekli olan finansal güvence. Bu durum tüm dünyada kendini gösteriyor. Ör­neğin, Bank of America’nın araş­tırmasına göre çalışanların yüzde 62’si maddi durumları nedeniyle stres yaşıyor, yüzde 80’i enflasyon­dan endişeli, yüzde 71’i ise yaşam maliyetlerinin gelir artışlarını aş­tığını düşünüyor.

Finansal kaygılar yalnızca cüz­danları değil, çalışanların zihinsel ve fiziksel sağlıklarını da etkiliyor. Uyku sorunları, kaygı bozuklukları, motivasyon kaybı ve düşük bağlılık, finansal stresi yüksek çalışanlarda çok daha yaygın görülüyor. Delo­itte’un küresel araştırmasına göre ücret ve yan haklarından memnun olan çalışanların yüzde 60’tan faz­lası kendilerini zihinsel olarak “iyi” hissederken, finansal memnuni­yetsizlik yaşayanlarda bu oran yüz­de 40’ın altına düşüyor. Yani “fi­nansal well-being” (finansal refah) artık “mental well-being” (zihinsel refah) kadar stratejik bir konu.

İşverenlerin yeni sorumluluğu

Geçmişte işverenler için çalı­şan sağlığı denince öncelik fizik­sel güvenlikti; son yıllarda buna mental well-being eklendi. Bugün ise finansal well-being, şirketle­rin gündeminde hızla yükseliyor. Dünya Ekonomik Forumu’na göre işverenlerin yüzde 92’si 2025 itiba­rıyla finansal sağlığı çalışan refah programlarının merkezine koya­cak. Çünkü finansal destek yalnız­ca bir “iyilik göstergesi” değil; ye­tenek çekimi, bağlılık ve verimlilik açısından da kritik bir unsur.

Araştırmalar, finansal stre­si azaltılan çalışanların yüzde 84’ünün işine daha fazla odaklan­dığını, yüzde 78’inin ise daha yük­sek bağlılık gösterdiğini ortaya ko­yuyor. Özetle, finansal well-being’i desteklemek artık yalnızca sosyal bir sorumluluk değil, aynı zamanda somut iş sonuçları getiren stratejik bir yatırım.

Çözüm yolları

Şirketler, çalışanların finansal well-being’ini artırmak için farklı çözümler geliştiriyor:

* Hak Edilmiş Maaşa Erişim (EWA): ABD’de EarnIn ve Rain, Avrupa'da Hastee gibi platformlar, milyonlarca çalışana maaş gününü beklemeden kazançlarının bir kıs­mına erişim imkânı sunuyor. Çalı­şan için esneklik, işveren için bağ­lılık sağlayan bu model çalışanların kısa vadeli nakit ihtiyaçlarını ek faiz ödemeden ve kredi çekmeye gerek kalmadan karşılamalarına olanak sağlıyor. Araştırmalar, bu modeli kullanan şirketlerde çalışanların iş­ten ayrılma oranının yüzde 36 da­ha düşük olduğunu, çalışanlarına EWA hizmeti sunan işverenlerin ise yüzde 90’dan fazlasının bu uy­gulamanın bağlılığı artırdığını be­lirtiyor.

* Mikro Tasarruf ve Acil Du­rum Fonları: Maaştan küçük biri­kimlerin otomatik yapılması, bek­lenmedik şoklara karşı koruyucu bir tampon oluşturuyor. Bazı işve­renler, çalışanlarının birikimleri­ne eş katkı yaparak bu süreci teş­vik ediyor. Böylece çalışanların ani masraflar karşısında borca batma riski azalıyor.

* Finansal Koçluk ve Eğitim: Borç yönetimi, yatırım planlaması ve bütçe yapma konularında çalı­şanlara profesyonel danışmanlık sunan platformlar yaygınlaşıyor. Örneğin, Unilever “My Finan­ces” programıyla finansal eğitim ve emeklilik planlama araçları su­nuyor.

Bu uygulamalar, finansal well-being’in yalnızca maaş artı­şıyla sınırlı olmadığını, çok boyut­lu bir strateji gerektirdiğini göste­riyor. Türkiye’de finansal well-be­ing alanında öncü uygulamalardan biri de Kolay Avans. Çalışanlara, ay içerisinde kazandıkları ücretin bir kısmına erişme imkânı suna­rak Türkiye’nin ilk EWA modeli­ni hayata geçiren uygulama bordro sistemine entegre olarak, çalışan­ların kullandıkları avansın otoma­tik olarak maaşlarından kesilme­sini sağlıyor. Finansman banka tarafından sağlandığından ötürü, işverenin nakit akışına da yük bin­dirmiyor. Bu modelin işverenler için başka avantajları da var: Çalı­şan bağlılığını artırıyor, işten ay­rılma oranlarını düşürüyor ve işve­ren markasına güç katıyor. Özetle Kolay Avans, Türkiye’de finansal well-being alanında global trend­lerle uyumlu bir çözüm olarak öne çıkıyor.

Dünyadan ilham veren uygulamalar

Uluslararası alanda öncü çalışan deneyimi sağlayan firmalardan ba­zı örnekler:

* Google, vefat eden çalışanı­nın eşine/partnerine 10 yıl boyun­ca maaşının yarısını ödeyen “ölüm yardımı” sigortasıyla aile finansal güvenliğini destekliyor

* Netflix, yeni ebeveynlere bir yıl boyunca sınırsız ücretli izin ve­rerek hem zihinsel hem finansal well-being’i güçlendiriyor.

* PwC, çalışanlarının öğrenci kredisi borçlarına doğrudan öde­me yaparak genç yeteneklerin en büyük stres kaynağını azaltıyor.

Bu tür örnekler, finansal well-be­ing’in sadece maaş politikaları de­ğil, kapsamlı bir işveren stratejisi olduğunun altını çiziyor.

Sonuç: Finansal huzur ortak değer

Enflasyon ve borçluluk çağın­da çalışanların “ay sonunu getire­bilme” kaygısı, işverenlerin göz ar­dı edemeyeceği bir gerçek. Finansal well-being, artık mental well-being kadar stratejik bir öncelik. İşveren­ler için mesele yalnızca maaş öde­mek değil; çalışanların huzurlu bir yaşam sürmesine destek olmak. Ça­lışanların finansal güvenliği art­tıkça, verimlilik, bağlılık ve işveren markası da güçleniyor. Sonuç ola­rak, finansal well-being yatırımları hem çalışan hem işveren için bir ka­zan-kazan stratejisi olarak iş dünya­sının yeni normu haline geliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar