Gömülü finansın sessiz devrimi

Bir zamanlar bankaya gitmek, sıra nu­marası almak, formlar doldurmak ge­rekiyordu.

Şimdi ise sadece bir alışveriş sitesin­de sepete eklediğimiz ürünü taksitle alma butonuna bastığımızda, arka planda bir banka veya finans kuruluşu bizim adımı­za kredi sürecini çoktan başlatmış oluyor. Adını bile duymadığımız ama günlük ha­yatımıza çoktan yerleşmiş olan bu siste­min adı: gömülü finans.

Gömülü finans, ödeme, kredi, sigorta ya da yatırım ürünleri gibi finansal hizmetle­rin bankaların ya da finans kuruluşlarının kendi kanallarından değil, kullanıcıların zaten aktif olarak kullandığı uygulamala­ra, platformlara entegre edilerek sunul­masıdır. Yani artık finansın yeri banka şubeleri değil; yemek siparişi uygulama­ları, sosyal medya platformları, e-ticaret siteleri, oyun uygulamaları. Bu kavram ilk olarak dijitalleşmenin ivme kazandığı 2010’lu yıllarda ortaya çıktı. API tekno­lojilerinin gelişimi, bulut bilişim çözüm­lerinin yaygınlaşması ve finteklerin hızlı adaptasyonu sayesinde gömülü finans bu­gün, 2030’a kadar 7.2 trilyon dolarlık bir piyasa büyüklüğüne ulaşması beklenen devasa bir sektöre dönüştü.

Rekaberlik gelişiyor

Bu dönüşümün merkezinde sadece tek­noloji değil, aynı zamanda bir kültürel de­ğişim de var. Gömülü finans, kullanıcıya ‘finansal olmak’ duygusunu yaşatmadan finansal hizmet sunmanın en rafine hali.

Gelişen teknolojilerin etkisiyle birlikte ortaya çıkan bir başka önemli kavram ise “rekaberlik”.

Rekabet ve iş birliği kelimelerinin bir­leşiminden türetilen bu kavram, bir za­manların fintekler ile geleneksel bankala­rın ilişkisini dönüştürdü. Artık bu iki taraf birbirini rakip olarak değil, tamamlayıcı olarak görüyor. Fintekler çevik yapılarıy­la yenilik üretirken, bankalar güven, ser­maye ve ölçekle bu sistemin güçlü ayağını oluşturuyor.

Gömülü finansın belki de en kıymet­li etkisi, finansal erişimi demokratikleş­tirmesi. Geleneksel bankacılık sistemine mesafeli duran, şubeye gitmeye imkanı ol­mayan bireyler artık sadece cep telefon­ları sayesinde finansal hizmetlere ulaşa­biliyor. Bu hizmetler sadeleştirilmiş yatı­rım araçları, kişiselleştirilmiş tavsiyeler ve bütçe yönetimi özellikleriyle destek­leniyor. Yani gömülü finans, yalnızca bir entegrasyon değil, aynı zamanda finansal okuryazarlığı artıran bir eğitim aracı ola­rak da çalışıyor.

Gömülü finansın yükselişindeki en bü­yük ivmelerden biri de şüphesiz yapay zekâ. Artık bir mobil uygulama, kullanı­cının harcama alışkanlıklarını analiz edip ona uygun yatırım önerileri sunabiliyor ya da bir dolandırıcılık girişimini saniye­ler içinde fark edebiliyor.

Tüm bu gelişmeler, finansal hizmetlerin gelecekte birer “özellik” değil, bizzat ha­yatın akışına gömülü “altyapı” haline ge­leceğini gösteriyor. Klasik finansman mo­dellerinin ötesinde, kullanıcı ihtiyaçlarını önceden tahmin eden, konumuna, sosyal durumuna ve harcama geçmişine göre ki­şisel çözümler sunan sistemler artık hayal değil.

Global etki

Amerika’da gömülü finans, fintekle­rin dev bankalarla entegrasyonuna sahne olurken; Asya’da özellikle Çin ve Güney Kore gibi ülkelerde dijital ödeme sistem­leri üzerinden hayatın içine yerleşiyor. Avrupa’da ise regülasyonun da etkisiyle daha kontrollü ama sağlam adımlarla iler­liyor. MENA bölgesinde sadece 2024 yı­lında 11.2 milyar dolarlık hacme ulaşan gömülü finans pazarı, 2029’a kadar 37.7 milyar dolara çıkacak. Bu, yılda %30’un üzerinde büyüme anlamına geliyor.

Türkiye’de ise bu gelişmeler şimdilik daha sınırlı ama umut verici örneklerle ilerliyor. Özellikle e-ticaret uygulamala­rında sunulan kredi çözümleri, “şimdi al sonra öde” gibi modeller, bu dönüşümün ilk adımları olarak kabul edilebilir. Mo­bil ödeme sistemlerinin yaygınlaşması, açık bankacılık API’lerinin kullanımı ve fintek–banka iş birlikleri arttıkça Türki­ye’nin de bu global dönüşüme hızla ayak uyduracağına şüphe yok.

Güzel bir gelecek için…

Yazara Ait Diğer Yazılar