Hukuki güvenlik ilkesi uyarınca ifade özgürlüğü

MEHMET ENİS TEKE /Avukat

Dünya geneline hakim olan gergin atmosfer ülke­ler nezdinde de siyasi ça­tışma ve gerginliklere sahne olu­yor, ekonomik ve sosyal sonuçlar doğuruyor. Mevcut konjonktür­de astroloji yeniden popüler ol­du. Ekonomi nereye gider, borsa yükselir mi, siyaset nasıl şekille­nir sorularının cevapları astrolog­larda aranırken, çoğalan sorular karşısında astrolojide de uzman­laşma başladı; sağlık astrolojisi, ilişki astrolojisi, finansal astrolo­ji ve hukuk astrolojisi… Gözaltına alınan X kişisi tutuklanır mı, tu­tuklanan Y kişisi ne zaman tahliye olur, Z kişisi ceza alır mı gibi soru­lar, hukukçulardan çok astrolog­lara sorulmaya başlandı. Hukuk­çuların bilgileri mi, astrologların tahminleri mi isabetli olacak za­man gösterecek…

Hukuk kaygıyı değil güveni tesis eder

İnsanlar hukuki durumlarını öngöremiyorsa, orada hukuk dev­leti yara almış demektir. Bireyler tüm eylem ve işlemleri neticesin­de karşılaşabilecekleri hukuki mü­eyyide ve yaptırımları bilebilmeli ve öngörebilmelidir. Son günlerde, ifade ve basın hürriyeti tartışma gündeminden düşmüyor. Düşün­ce; yazarak, susarak, konuşarak, şarkı söyleyerek ya da karikatür ile yaşama tezahür ettirilebilir ve bu düşünce ‘aykırı’ da olabilir. AİHM’e göre, halkın bir kesimi­ni inciten, şoka sokan veya rahat­sız eden haber veya fikirler için de ifade özgürlüğü söz konusudur. Bu çoğulcu ve hoşgörülü demokrasi­nin de bir gereğidir. Basının kamu­sal görevi vardır, kamuyu denetler ve halkla paylaşır; halkın da haber ve bilgi alma hakkı vardır. Beğendi­ğini okur, dikkate alır, ölçer, tartar, takip eder, hoşuna gitmeyeni takip etmez, hürdür.

Anayasa mahkemesi ne diyor?

Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararları tavsiye mahiyetinde ol­mayıp, bağlayıcı kararlardır. Bu kararlar, benzer hukuki ihtilaflar içinse yol göstericidir.

Yüksek Mahkeme, basın özgür­lüğünün demokratik toplumun zo­runlu temellerinden olduğunu ve toplumsal ilerleme ve gelişme için gerekli olduğunu kabul ederken, toplumsal sorunlara dair tartışma­larda kamusal makamların çok dar takdir marjı olması gerektiğine ka­rarlarında yer vermiştir.

Yüksek Mahkeme’ye göre, ifade ve basın hürriyetine yapılan mü­dahaleler orantılı olmalı ve ceza­landırma ile güdülen kamu yara­rı ile ifade ve basın hürriyeti ara­sında denge sağlanmalıdır. Hiçbir düşünce açıklamasının sahibinin kastettiğinden farklı şekilde yo­rumlanarak cezalandırma konu­su yapılmaması gerektiğine birçok kararında değinen Anayasa Mah­kemesi’ne göre, yayınlanan haber/ köşe yazıları sözlerin bağlamından kopartılmaksızın olayın bütünsel­liği içinde değerlendirilmelidir. İfadenin söylenme/yazılma zama­nı, amacı, muhtemel etkileri ve ha­ber/konuşmadaki diğer ifadelerin tamamı bir bütün olarak ele alın­malı, sadece bir kısımda yazan/ söylenilen ifadeler genel anlam­dan ayrıştırılmamalıdır. Yani cım­bızla kelime seçilmemelidir.

Basın özgürlüğüne içerik bakı­mından bir sınırlama getirilme­miş olmakla birlikte ırkçılık, nef­ret söylemi, savaş propagandası, şiddete teşvik ve tahrik, ayaklan­maya çağrı veya terör eylemlerini haklı gösteren içeriklerde ise dev­letin takdir yetkisinin genişlediği­ni ve bu durumlar ifade ve basın öz­gürlüğünün sınırı kabul edilmek­tedir. Hiçbir düşünce açıklaması, sahibinin kastettiğinden farklı şe­kilde yorumlanarak cezalandırma konusu yapılmamalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar