İş dünyasında eylemsizlik, Atalet Yasası ve etkileri
Fizikteki “Eylemsizlik ya da Atalet Yasası” (Newton’un 1. Yasası) der ki: Bir cisim üzerine kuvvet uygulanmadıkça durumunu değiştirmez. Mesela metro aniden durduğunda herkes öne savrulur. Çünkü bedenimiz trenle birlikte hızlanmış ve aynı hızda gitmeye alışmıştır.
Tren durduğunda bedenimiz aynı hızda ilerlemek ister, ancak durmak zorunda kalınca savruluruz. Bu savrulma, değişime gösterilen fiziksel dirençtir—yani eylemsizliktir.
İş dünyasında da benzer bir durum yaşanır
Şirketler uzun süre aynı iş modelleri, süreçler ve hızla yol aldığında bu düzene alışırlar. Ancak dış koşullar—teknoloji, kriz, rekabet—aniden değiştiğinde, hazırlıksız yakalanan kurumlar da aynen metro yolcuları gibi savrulur. Bu savrulmanın nedeni geçmişe alışkanlıkla bağlı kalmak; çözümü ise değişime önceden hazırlanmak, yani içsel eylemsizliği, ataleti yenmektir.
İşte bu yasa, bugünün iş dünyasını net biçimde anlatıyor. Yöneticiler, çalışanlar ve şirketler alışkanlıklarına hızla bağlanır. Alıştıkları iş yapma biçimini korurlar çünkü onu bilirler ve güvenirler. Fakat yapay zekâ gibi yeni teknolojiler şirketlere dışarıdan bir kuvvet gibi çarptığında, şirketler bu ani duruş ya da yön değiştirme karşısında afallar veya savrulurlar ya da sinip, oldukları yere çakılı kalırlar.
Savrulmak yine de bir tepkidir. Hareket etmektir, farkında olmaktır. Asıl tehlike, savrulmak bile değil; hâlâ güvenle koltuğunda oturmak, istasyonda inmemek ve gitmesi gereken yöne adım atmamak. Sonunda kendini hiç istemediği bir durakta, hatta tamamen kaybolmuş bir pozisyonda bulabilir.
Yapay zekâ şoku
Bu bakış açısıyla, yapay zekâ iş dünyasına çarpan güçlü bir dış kuvvet. Sadece işleri hızlandırmakla kalmıyor, iş yapma biçimlerini—hatta tüm iş ve yaşam koşullarını—tamamen dönüştürüyor. Mesela, pazarlama ekipleri artık sadece içerik hazırlamıyor, yapay zekâya prompt yazıyor, görsel tarif ediyor. Finans ekipleri sadece rapor üretmiyor, tahmin modellerini eğitiyor. Liderler artık yalnızca vizyon belirlemiyor, kolları sıvayıp YZ ile birlikte sistemleri dönüştürüyor.
Ancak şirketlerin eylemsizliği, ataleti değişimi zorlaştırıyor. Örneğin büyük bir şirketin yapay zekâ planı aylar sürerken, genç girişimler günler içinde YZ araçlarıyla yeni işler kurabiliyor.
Direnç neden oluşuyor?
-“Biz böyle yapıyoruz ve iyi gidiyoruz, şimdi durup dururken tekerleğe çomak sokmanın ne anlamı var?” refleksi
-Yönetici egosuyla bilmediğini kabul etmeme hâline eşlik eden uyumlanma (adaptasyon) zorluğu
-Yaratıcılığı ve yeniliği değil, mevcudu tekrar eden ve sadece doğrulayan eğitim döngüleri
-Karar vermekten, yeni şeyler öğrenip uygulamaktan korkma ve sorumluluğu görünmez kılma çabası
Eylemsizliği aşmanın net yolları
1- Büyük projeler yerine küçük ve hızlı testler yaparak ilerleyin. Amaç başarı değil, hızlı ve sürekli öğrenme olmalı. MVP zihniyeti edinin. Buradaki MVP, ‘Minimum Viable Product’ (Asgari Uygulanabilir Ürün) değil, ‘Minimum Viable Process’ (Asgari Uygulanabilir Süreç) yaklaşımı olmalı.
2-CEO’lar dahil, üst yönetime teknik değil stratejik rehberlik verecek mentorlar atayın. Tüm ekiplere de YZ, dönüşüm, değişim ve farkındalık odaklı eğitimler aldırın.
3-Çalışanların yeni araçlara alışmalarını sağlayın. Mesela 1 gün, 1 görev, 1 ödül yaklaşımıyla hızlı katılımı teşvik eden Prompt Hackathonları düzenleyin.
4-Liderlik tanımını güncelleyin. Liderlik, “çok bilen” değil, hızlı ve sürekli “öğrenen”, “adaptasyonu teşvik eden” demektir.
5-Çalışanların kullandığı dijital iletişim kanallarını analiz edin. Direnç alanlarını veriyle tespit edin, çözümleri bu analizlerle oluşturun.
Sonuç: Eylemsizlik tembellik değil, bir korunma refleksi. Ama bugün en büyük tehdit dışarıda değil, içeride: Hareketsizlik! Yapay zekânın hızlandırdığı dünyada değişime direnmek değil, ona uyum sağlayıp harekete geçmek gerekiyor. Şimdi, hemen!