İyimser değil gerçekçi olmalıyız

Bir süredir bu köşede son aylarda ekono­minin yavaşladığını dile getiriyoruz. Bu ortamda enflasyonun gerilemesi ve faizlerde düşüş senaryosu ile yaz aylarında ekonomide rahatlama olacağı Mart ayı başında hâkim bek­lentiydi.

Fakat, yurt içi siyasi gerilimin artma­sı ve Trump 2.0 politikaları neticesinde ülke risk primi arttı ve 50 milyar doların üzerinde rezerv kaybı yaşandı. TCMB Türk lirasının de­ğerini savunmak için para politikasında tekrar sıkılaşmaya gitti. Ticari kredi faizleri tekrar %60 seviyesini geçti. Hazine tahvillerinin ge­tiri eğrisine baktığımızda Kasım 2024 seviye­sinin üzerinde faiz oranları ile karşılaşıyoruz.

Oluşan tahribatın etkilerini son açıkla­nan öncü göstergelerde de görmeye başladık. BloombergHT tüketici güven endeksi Aralık 2024’te gördüğü zirvenin yaklaşık 6 puan geri­sinde 72.2 olarak açıklandı.

Çalışan sayısı düşüyor

Üretimin öncü göstergesi olan ve İSO tara­fından yayımlanan imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi (PMI) bir önceki aya göre değişmeden 47.3 seviyesinde açıklandı ve da­ralma bölgesinde kalmayı sürdürdü. Endek­se ilişkin sonuçlara göre üretim ve siparişler­de düşüş devam etti. TL’nin Mart ayında ABD doları karşısında %5 civarındaki değer kaybı üretim maliyetlerini etkiledi ve girdi maliyet­leri son bir yılın en yüksek seviyesine çıktı. Ça­lışan sayısı üst üste beşinci ay düşüş kaydetti.

TÜİK tarafından açıklanan Mart ayı istih­dam raporuna göre manşet işsizlik 0.3 puan düşüşle %7.9’a geriledi. Fakat bu veri istih­dam piyasasındaki gerçekleri yansıtmıyor. Geniş tanımlı işsizlik olarak adlandırdığımız gösterge %28.8 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

Bahçeşehir Üniversitesi, Finansal Araştır­malar Merkezi bünyesinde hesapladığımız finansal koşullar endeksi Nisan ayında tek­rar daralma bölgesine geçti. Şubat ve Mart aylarında ekonomik aktiviteyi destekleyici konumda seyrederken tekrar daraltıcı konu­ma geçmesi önümüzdeki dönemde finansal koşulların ekonomik aktiviteyi baskılamaya devam edeceği anlamına gelmekte. Finansal koşullar endeki 2023 yılının sonunda daral­tıcı bölgeye geçmişti. Fakat o dönemde iç ta­lep güçlüydü. Dolayısı ile ekonomik aktivi­te üzerindeki daraltıcı etkisini görmemiz za­man aldı. Mevcut durumda ekonomik aktivite zayıflamakta. Bu ortamda finansal koşulların tekrar sıkılaşmasının ekonomik aktivite üze­rindeki daraltıcı etkisi daha fazla olacaktır.

Gerçekçi olunması gereken dönem

Yurt içi talep yavaşlarken dış ticarete ilişkin olumlu veriler gelmiyor. Ticaret Bakanlığı ta­rafından açıklanan geçici dış ticaret verileri­ne göre Nisan ayında ihracat %8.5 artış ile 20.9 milyar dolara ulaşırken ithalat %12.9 artış ile 33 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Geçtiği­miz yılın ilk 4 ayında ihracatımız 83 milyar do­lar seviyesindeyken bu yıl 86.2 milyar dolara yükseldi. Bu haberi bardağın dolu tarafı olarak görebiliriz. Bardağın boş tarafında ise ithalatı­mızın 113.2 milyar dolardan 120.8 milyar dola­ra artmış olması var.

Geldiğimiz noktada iyimser olmaktan zi­yade gerçekçi olmamız gereken bir dönem­deyiz. Bahar ve yaz ayları ekonomi politika­larında atılması gereken adımların hızlı bir şekilde devreye sokulması için kullanılmalı. Bu dönemi temenniler ile geçirirsek sonba­har aylarından itibaren daha zorlu koşullar ile karşılaşabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar