Kırılma anı
Belli ki eski düzen çatırdıyor. Eski dünya düzenine göre dikilmiş olan gömlek yeni dünya düzenine dar geliyor. Eskisi ne dikiş tutuyor ne yama. Yenisi gerekiyor. Önceki hafta dünyada yaşananlar bir kırılma anı olarak görüldü.
ABD’de Charlie Kirk’ün öldürülmesi ile politik şiddetin kontrolden çıktığı ve iktidarın demokratları ve sivil toplumu ezmesine zemin oluşturacağı ileri sürüldü.
Türkiye’de mahkemeler ve davalar süreci ile demokratikleşme arasındaki ilişki sorgulandı. Sadece bunlar değil.
Nepal'de Z Kuşağı Protestoları olarak adlandırılan yolsuzluk karşıtı eylemler hükümeti düşürdü.
Japonya’da seçimlerde yaşanan yenilgiler yüzünden başbakan istifa etti.
Fransa’da hükümet Meclis’te güven oylamasını kaybetti.
Rusya’nın Romanya ve Polonya’nın hava sahasını ihlal etmesi alarma yol açtı. Polonya NATO'yu olağanüstü toplantıya çağırdı.
İsrail Gazze saldırılarının yanında Katar, Yemen ve Lübnan’a da saldırdı.
Londra’da aşırı sağcı mitingde 150 bin kişi yürüdü.
Brezilya’da Yüksek Mahkeme eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’yu darbe girişiminden suçlu buldu.
Arnavutluk'ta kabineye yapay zekâ bakan olarak atandı.
Bunlar dünya ölçeğinde bir kırılma yaşandığına işaret ediyor. Belli ki eski düzen çatırdıyor. Eski dünya düzenine göre dikilmiş olan gömlek yeni dünya düzenine dar geliyor. Eskisi ne dikiş tutuyor ne yama. Yenisi gerekiyor. Ama yeni düzenin gömleğini kim dikecek? Kurucu güç kim olacak? Bu soruların cevaplarını henüz bilebilme noktasında değiliz.
Kırılma anları, bireysel yaşamlarda olduğu gibi toplumsal yaşamda da çok köklü değişiklikler manasına geliyor. Geri dönüşün mümkün olmadığı, kırılanın tamir edilemediği, eskinin yerine konamadığı, statükonun artık geçerli olmadığı tarihsel dönüm noktaları.
Ama biraz daha yakından bakıldığında bu kırılma anlarının aslında uzunca bir süredir, belki on yıllardır alttan alta devam eden dinamikler sonucu olduğunu görürüz. Ekonomik krizler de böyledir. Yapısal sorunlar altta birikir, birikir ve bir noktada ufak bir kıvılcım bile krizin patlamasına yeter.
Kırılma noktalarını tanımlayabilmek için bunları üreten temel yapısal dinamikleri bilmek gerekir. Yapısal dinamiklerin kırılma yaratıcı etkileri kısa vadede gözlenmez. Bunlar ancak uzun vadede ve birbiri üzerine eklendiğinde bir kırılmaya yol açar.
Dipten gelen dalga
Son haftalarda olan biteni bir süredir etkili olan yapısal dinamiklerle birlikte değerlendirmek gerekiyor.
Küresel ekonominin ağırlık merkezi batıdan doğuya doğru kayıyor.
Küresel ekonomik düzen refah üretmekte ve üretilen refahı adil olarak paylaştırmakta tekliyor. Gelir ve servet dağılımı verileri adaletsizliği ortaya koyuyor. Mevcut düzenin bu duruma makul bir çözüm üretememesi düzen dışı arayışlara kapı aralıyor.
Dünyada otokratik liderler ve aşırı sağ yükseliyor. Demokrasiler geri çekiliyor.
Ukrayna ve Gazze başta olmak üzere çatışma bölgeleri savaş gerçeğinin unutulmasını engelliyor.
Yapay zekâ alanındaki gelişmelerin büyük hız kazanmasıyla tetiklenen yeni bir teknolojik devrim dalgası, hangi ülkelerin, hangi sektörlerin, hangi mesleklerin kazançlı çıkacağını, kimlerin kaybedeceğini henüz bilemediğimiz bir sonuca doğru hızla ilerliyor.
Birçok siyasetçinin işine öylesi geldiği için görmezden geldiği iklim krizi yıkıcı etkilerini gösteriyor.
‘Kara Veba’nın insanlığın beşte birini yok ettiği 14. yüzyıldan beri görülmemiş bir olay meydana geliyor. Dünya nüfusu belki de 9 milyara ulaşmadan 2050'lerde azalmaya başlayacak.
Bütün bunları üst üste koyunca insanlık yeni bir tarihi dönüm noktasında gibi görünüyor. Geriye bakınca, 1789 Fransız Devrimi’ni, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasını, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunu, Berlin Duvarı’nın yıkılmasını başlıca kırılma anları olarak kabul ediyoruz. Ama bu kırılma anlarının da hiç birisi aslında noktasal değil. Yıllarca süren gelişmelerin sonucu. Bütün bu kırılma anlarını, bu süreci hazırlayan derindeki nedenleri bilmeden anlamlandırmak mümkün değil.
Kırılma anlarını gelişmelerin evrimine bağlı olarak tarihçiler sonradan belirliyor. Türkiye’de, ABD’de veya dünyada kırılma yaratan olayın hangisi olduğunu, olayların gelecekteki seyrine bağlı olarak sonradan söyleyebileceğiz.
Dip akıntılarını iyi takip etmek gerekiyor ki yaşadığımız bir kırılma anı mı yoksa dipten gelen dalga henüz bir kırılmaya yol açmıyor mu anlayalım.