KKM'nin zararı enflasyondur (2)

HİKMET KURNAZ  / Eski KGF Genel Müdürü - Felsefi İktisatçı

Kur korumalı Mevduat’ın (KKM) kamuya maliyetini açılan hesapların toplamı üzerinden hesaplamak ne kadar yanlış ise açılan hesapları kur artışı ya da azalışına göre mahsuplaştırdıktan sonra bakiye üzerinden hesaplamakta o kadar yanlıştır.

Geçtiğimiz hafta kaldığımız yerden devam edelim…

KKM’nin başka bir yüzü de meşhur Gresham Yasası’nı ade­ta tüketimi kamçılamak yönünde işleterek bankalar nezdinde KKM hesabı için itibar görmeyen “psi­kolojik” tasarruf hacmine sahip ol­mayan kesimin cüzi gelirlerini TL tasarrufu yerine daha çok tüketi­me yöneltecek olmasıdır.

Ege Cansen konuyla ilgili yazı­larında kendi deyimi ile “mektep­li veya alaylı” iktisatçıların hâlâ KKM’nin devlete verdiği zararlar­dan bahsetmesine şaşırdığını da ima etmektedir.

İktisat tutumlu olmak manasın­da bir hesap işi olduğundan söz ko­nusu yazılar muhasebe pencere­sinden bakmayan iktisatçılar ara­sında kaos yaratacak türden gibi duruyor.

Ancak daha önemlisi KKM’yi vergi benzeri bir politika aracı ola­rak aşırı talepten kaynaklı döviz kurlarındaki yükselmelerin önü­nü kesmekte zaman zaman kul­lanılabilecek mucizevi finansal enstrüman görmesidir ki, anlaşı­lamayan husus verginin kısaca ka­munun lehine kaynak toplanması olduğu halde, kamunun faiz geli­rine kıyasla tasarruf sahibinin kur artışından doğan kaybını üstlendi­ği KKM’den zararın “felsefe taşı” yardımıyla vergi gelirine nasıl dö­nüşeceğidir?

Alaylı olmasam da mektepli ik­tisatçı sayılır mıyım bilmiyorum! Bildiğim, eski bir bankacı olma­nın cesaretiyle herhangi bir kaos yaratmadan KKM’nin TCMB’nin bilançosuna etkisini görebilmek için burada, konu sadece işin ba­şından beri hesabın açılış tarihine göre tayin edilen vadede kur artışı oranının faiz oranından yüksek ol­ması halinde ödeme yükümlülüğü­nün TCMB’de olduğu yabancı pa­ra (YP) mevzuattaki ifadeyle döviz tevdiat (DTH) ve döviz cinsinden katılım fonu hesaplarının TL’ye dönüştürülmek suretiyle açılan KKM hesabı ile sınırlı tutulacak­tır. Kısacası bankalarda açılan YP cinsi hesaplardan TCMB’nin be­lirlediği kurdan TCMB’nin nam ve hesabına alışını yaptığı döviz tu­tarlarının TL karşılıklarını TCM­B’den tahsil etmek suretiyle nezd­lerinde açtıkları YP’den TL’ye dö­nüşen KKM hesapları ile sınırlıdır.

Burada benzer durum bankalar­daki altın hesaplarından altına en­deksli açılan KKM hesapları için de geçerli olacaktır.

Bu bağlamda kur korumalı TL mevduat hesapları yazı ve tartış­ma dışında tutulmuştur.

Ayrıca KKM hesaplara tanınan vergi vb. birtakım istisnalardan dolayı kamunun uğrayacağı kayıp­larda yazıda istisna tutulmuştur.

Ancak konu açıklanmaya çalışı­lırken TCMB’nin görevi ve amacı­nın kar elde etmek olmadığı akılda tutulacağı gibi bankanın hedefinin başta para piyasaları olmak üze­re piyasalarda fiyat istikrarı içinde TL’nin hem değişim aracı hem de tasarruf (servet biriktirme) aracı olarak genel kabul görmesini sağ­layacak şekilde itibarını ve değeri­ni korumak olduğu da unutulma­yacaktır.

İktisatçıların çok sevdiği “ce­teris paribus” varsayımı altında bir an için Ege Cansen’in iddiası­nı doğrulamak üzere TCMB’nin KKM hesabı aracılığıyla banka­lardan karşılığı TL’yi ödemek su­retiyle satın aldığı dövizleri ban­kalarda açılan KKM hesaplarının vadelerine kadar aktifinde “Yurt Dışı Bankalar Mevduatı” hesabın­da tuttuğunu kabul edelim.

Kuşkusuz TCMB emanet sandı­ğı, rehin ya da takas saklama ku­ruluşu değildir. KKM yoluyla ban­kalardan satın aldığı dövizleri de tıpkı döviz alım ihaleleri yoluyla ya da başka şekilde satın aldığı döviz­ler gibi ya rezerv ihtiyacını karşı­lamada ya da piyasaların ve kamu kurumlarının başka ihtiyaçlarını karşılamada veya para piyasasında döviz hareketlerindeki oynaklığa müdahalede kullanacaktır. Ancak burada konunun anlaşılmasında­ki kolaylık açısından, TCMB Türk Lirası mevduat ve katılma hesap­larına dönüşümün desteklenme­si amacıyla bankalardan satın al­dığı dövizleri başka işlemlerinde kullanmadan bankalarda açılan KKM hesaplarının vadelerine ka­dar kendi hesaplarında döviz ola­rak bekletiyor olsun. Mevzuat uya­rınca TL dönüşümlü YP üzerinden açılan KKM hesaplarında hesabın vade sonunda TCMB döviz alış ku­ru, hesabın açılış tarihindeki TC­MB 'nin döviz alış kuruna göre he­saba açılışındaki TCMB'nin haf­talık repo faiz oranının altında olmamak üzere tatbik olunan faiz oranından daha yüksek bir oran­da artış göstermişse hesabın ne­malandırılmasında kur artış oranı dikkate alınır ve kur artışından do­ğan bu tutardan faiz tutarı çıkarıl­dıktan sonra kalan tutar ilgili he­saba aktarılmak üzere TCMB tara­fından bankaya ödenir.

Bu çerçevede TCMB’nin hafta­lık repo faiz oranının yüzde 14 ol­duğu bir tarihte yıllık yüzde 16 faiz oranı ile 3 ay vadeli bir KKM hesa­bı açılmış olsun.

Hesabın vade sonunda TCM­B'nin açılış tarihindeki kura gö­re kur artışı oranı da yüzde 6 ola­rak gerçekleşsin. Bu durumda kur artış oranı verilen faiz oranından yüzde 2 oranında daha yüksek ol­duğundan bu orana tekabül eden tutar TCMB’ce ilgili hesaba öden­mek üzere bankaya aktarılacaktır. Bir an için yukarıdaki varsayım­larımız altında KKM’nin TCMB bu tutarı KKM yoluyla devraldı­ğı hesaplarında bulunan döviz tu­tarının vade sonunda kayıtları­na etkisini görebilmek için vade sonunun aynı zamanda ay sonu­na denk geldiğini ve YP üzerinden gerçekleştirilen işlemlerinin cari güncel döviz alış kuruna göre ye­niden değerlendirerek (evalüas­yon işlemine tabi tutarak) gerçek vaziyetine bakalım. Burada TC­MB’nin ilgili KKM için kur farkı ödemesini hesaplarında bulunan bankadan satın aldığı döviz tuta­rında meydana gelen kur artışın­dan kaynaklanan kambiyo kârla­rından karşılamış olacağından ilk bakışta TCMB’nin kur artışların­dan dolayı KKM’den herhangi bir zararı olmadığı ileri sürülebilir. Ancak, aynı varsayımın kabulüy­le kur artışına konu olan ve TCMB hesaplarında vade sonuna kadar bekletilen KKM hesaplarındaki kur artışlarından yeniden değer­lendirme sonucunda kar elde ettiği de ileri sürülemez. Zira yukarıdaki örnekte olduğu gibi evalüasyon iş­lemi sonucu elde edilen kambiyo kârının bir kısmı TCMB’nin döviz alışı dolayısıyla bankaya ödediği tutarın haftalık repo faiz oranın­dan kaybını karşılamıştır. Dolayı­sıyla TCMB’nin kur artışına ma­ruz kalan KKM hesaplarındaki kur artışlarından kârlılığı ancak konu hesaplara bankalarca verilen faiz oranının TCMB repo faiz oranın­dan yüksekliğine bağlıdır.

TCMB’nin kaybı…

KKM hesaplarında TCMB’nin aynı varsayımlara bağlı olarak esas kaybı kur artışı göstermeyen he­saplarda olacaktır. Evalüasyon ne­ticesinde hem kambiyo zararı hem de vadeye göre repo faizi tutarın­da alternatif gelir kaybı ortaya çı­kacaktır. Ayrıca TCMB, KKM için açıkladığı döviz alış kuru ile işlem tarihinde ilan ettiği gösterge kur­lar arasında lehte ya da aleyhte fark varsa bu farkı da kâr ya da za­rar olarak hesaplarına yansıtır.

KKM’nin TCMB’ye maliyetini görebilmek için işlemlerin mahi­yetine ve karakterlerine uygun he­saplarda izlenmesi gerekir.

TCMB, KKM vasıtasıyla satın aldığı dövizleri yurt dışı bankalar hesabında ayrıştırma imkanına sahip değil; bir emanet bankası da olmadığından söz konusu döviz­leri başka ihtiyaçları karşılamak için de kullanmış olabileceği gibi zaman zaman uhdesinde bulunan döviz varlıkları toplamı döviz yü­kümlülüklerinin altında olabildiği gibi tersi de olabilir. Evalüasyon iş­lemleri toplam döviz varlıkları ve yükümlülükleri esas alınarak ya­pıldığında lehte ya da aleyhte olu­şan farklar bilançoya farklı değer­lerde yansıyacaktır.

Gerçekten de Uluslararası Fi­nansal Raporlama Standartları­na göre YP üzerinden yapılan iş­lemlerin ilk kayda alındığı günkü TL değeri ile değerleme günündeki ya da ödeme yapıldığı gündeki ka­yıtlarda kur hareketlerinden do­layı ortaya çıkan kur farklılıkları­nın kayıtlara kâr ya da zarar olarak kaydedilmesi gerekir.

Bu bakımdan YP cinsinden takip edilen hesapların ay ya da dönem sonlarında değerleme işlemine ta­bi tutulması ve mali tabloların bu­na göre düzenlenmesi gerekir.

YP ile TL arasındaki kur değiş­melerinden kaynaklanacak şekilde varlıklar ile yükümlülükler kıyas­lamasında hesapların bakiyeleri­ne bağlı olarak kambiyo kârı veya zararına maruz sonuçları olacak­tır. Ancak KKM hesaplarının TC­MB’ye hangi yönde sonuç doğur­duğunu mali tabloları üzerinden görmek mümkün olmadığından, TCMB’nin kayıtlarını KKM’nin mahiyetlerini de baştan dikkate alarak Yurtdışı Bankalar hesabın­da ayrı bir kalem altında toplaması şeffaflık açısından ayrıntılı düzen­lenmiş mizanda henüz değerleme hesaplarına aktarılmadan ayrı fa­aliyet hesaplarında görülecek şe­kilde düzenlemesinde kamuoyunu bilgilendirmek bakımından fayda vardır.

Bu bağlamda denilebilir ki ge­nelde kur artışına maruz kalan KKM hesaplarından ziyade TCM­B’nin asıl zararı kur artışı göster­meyen yani kur artışı doğmamış KKM hesaplarından ileri gelmek­tedir.

KKM’nin maliyet hesaplaması…

KKM’nin kamuya maliyetini açılan hesapların toplamı üzerin­den hesaplamak ne kadar yanlış ise açılan hesapları kur artışı ya da azalışına göre mahsuplaştırdıktan sonra bakiye üzerinden hesapla­makta o kadar yanlıştır.

Bu bakımdan kur artışını kar­şılamak için TCMB’den banka­lara yapılan ödemelere bakıp, KKM’nin zararından bahsedile­meyeceği gibi, kur artışlarına ba­kıp TCMB’nin kârlı olduğundan da bahsedilemez.

TCMB’nin KKM’den kur değiş­melerine bağlı olarak kârlı ya da zararlı çıkıp çıkmadığını hesap­lamak için açılış tarihlerine göre KKM hesaplarını gruplandırıp her bir hesabın kapanış tarihlerine gö­re adatlandırmak suretiyle vade­leri içinde TCMB’nin gecelik faiz oranlarını da hesaba katmak ge­rekir. Bu konuda kuşkusuz Mah­fi Eğilmez’in “KKM’nin Maliyeti­nin Hesaplanması” başlıklı yazısı hesaplanan sonuçların sağlama­sı bakımından yol gösterici olduğu gibi TCMB’nin de şeffaflık politi­kası gereği bu hesaplamayı yapıp kamuoyuna açıklaması gerektiği yönündeki uyarısı da ileride ben­zer yanlış politikaları iktidarların mucize gibi sunmalarını önlemek açısından önemlidir.

Döviz alımı veya satımı TCM­B’nin piyasaya müdahalede kul­landığı rutin para politikası işlem­lerinden biridir.

KKM’nin vadeli döviz işleminden farkı…

KKM’nin spot ya da vadeli dö­viz işlemlerinden farkı TCMB’nin karşılığında ödediği TL’lerle ban­kalarda KKM hesabı açılmak şar­tıyla satın aldığı dövizlerin ne ka­darının vadelerinde bankalar ta­rafından geri talep edileceği ve bu süre sonunda satın alma fiyatına kurlardaki değişmeler nedeniyle ek bir fiyat istenip istenmeyeceği­ni bilmemesidir.

Dolayısıyla KKM ayrıca TCM­B’yi vadeli döviz alım sözleşmele­rine göre daha bir belirsizlik içinde enflasyona karşı pozisyon almak zorunda bırakmıştır.

Yazara Ait Diğer Yazılar