Money 20/20’nin ardından

3-5 Haziran 2025 tarihleri arasında RAI Amsterdam’da düzenlenen Money 20/20 Europe 2025 etkinliği, 8 bini aşkın katılımcıyı, 300’den fazla konuşmacıyı ve 2 bine yakın şirket temsilcisini bir araya getirdi. Katılımcılar; açık bankacılıktan yapay zekâya, dijital cüzdanlardan stable­coin’lere kadar finansal inovasyonun fark­lı dikeylerinden oluştu.

Etkinliğin bu yılki sloganı "Where Mo­ney Does Business" idi ama ben bunu bi­raz daha ileri götürüp şöyle demek iste­rim: “Where Money Meets Meaning.” Bu yıl konuşulanlar artık sadece teknoloji­nin geldiği noktayı değil, finansın gelecek­te neye hizmet edeceğini de sorguluyordu. Fintech’in politikayla, yapay zekânın re­gülasyonla, kullanıcı deneyiminin veriyle bu kadar iç içe geçtiği başka bir dönem ha­tırlamıyorum.

Üç verimli gün

Etkinliğin ilk günü, açılış konuşmasını Money 20/20 Başkanı Tracey Davies yaptı. Bu yılın temasını özetleyen konuşmasında Davies, iş birliklerinin artık bir tercih de­ğil zorunluluk olduğunu vurguladı. Özel­likle stablecoin’lerin ve yapay zekâ tabanlı çözümlerin ekosistemde nasıl bir rol üstle­neceği üzerine düşünmeye teşvik etti. Ken­disiyle yapılan bir röportajda da “rekabetin değil, birlikte kazanmanın önem kazandığı bir döneme giriyoruz” demişti.

İkinci gün sahnede daha teknik konular hakimdi. Yapay zekâ destekli dolandırıcı­lık tespiti, sınır ötesi ödemelerin yeniden kurgulanması ve dijital cüzdanların yeni kullanım alanları ön plandaydı. Özellik­le SEPA Instant ve Wero gibi Avrupa mer­kezli çözümler üzerine yapılan paneller çok kıymetliydi. Raiffeisen Bank'tan Matt­hias Dekan’ın şu sözleri not defterime altın harflerle yazıldı: “Müşteri için ödemenin nasıl yapıldığı değil, sonuçta istedikleri­ne ne kadar şeffaf, hızlı ve düşük maliyetle ulaştığı önemlidir.” Bu bakış açısı, gerçek zamanlı ödemelerin yalnızca teknik bir ko­laylık değil, stratejik bir müşteri deneyimi yatırımı olduğunu yeniden hatırlattı.

Üçüncü gün ise girişimcilik ve yatırımın günüydü. Yapay zekâ destekli kredi puan­lama araçlarından karbon ayak izi takip eden fintech’lere kadar çok çeşitli örnek­ler tanıtıldı.

2035’e bakış

Etkinlik kapsamında en dikkat çeken belgelerden biri de Money 20/20 ile FXC Intelligence ortaklığında yayımlanan “How Will Europe’s Money Move in the Future? 2025’s View of 2035” isimli rapor­du. Bu rapor, Avrupa’daki sınır ötesi öde­melerin nasıl evrileceğine dair çok kıy­metli öngörüler sunuyor.

Rapora göre 2024 yılında EMEA bölge­si, küresel perakende sınır ötesi ödeme­lerin yüzde 46’sını oluşturdu. 2032’ye ka­dar bu hacmin 25.9 trilyon dolara ulaşma­sı bekleniyor. Ancak ABD’nin uyguladığı gümrük tarifeleri nedeniyle bu rakamdan 1.2 trilyon doların silinmesi bekleniyor. Bu, Avrupa’nın ödeme egemenliği konu­sundaki endişelerini artırmış durumda.

Katılımcıların yüzde 82’si gerçek za­manlı ödemeleri Avrupa’nın sınır öte­si ödeme geleceğinde en kritik teknolo­ji olarak görüyor. Yüzde 83’ü maliyetlerin düşürülmesini, yüzde 74’ü ise hızın artı­rılmasını “çok önemli” olarak tanımlıyor. Bu veriler, politik tartışmaların da teknik beklentilerin de aynı noktada kesiştiğini gösteriyor.

Raporda Avrupa’nın egemenlik arayışı da güçlü bir tema. ABD merkezli şirketle­rin ödeme altyapısında hâlâ dominant olu­şu, Avrupa'yı kendi çözümlerine yönlen­dirmeye itiyor.

Etkinliği takip ederken beni en çok he­yecanlandıran şeylerden biri de Türki­ye’den katılan vizyoner fintech’lerin ve bankaların varlığı oldu. Katılan bazı ban­kalar Avrupa merkezli ödeme ağlarıyla or­taklık anlaşmaları yaparken, bazı yerli fin­tech’ler yapay zekâ destekli finansal analiz ürünlerini Avrupa pazarına açma fırsatı yakaladı.

Money 20/20 Europe 2025 rekabetin de­ğil iş birliğinin, tekil başarıların değil eko­sistem inşasının, yerel çözümlerin değil küresel bakış açısının önem kazandığı bir çağda yaşadığımızı bir kez daha gösterdi.

Güzel bir gelecek için…

Yazara Ait Diğer Yazılar