Para politikasında sınav zamanı
TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) geçtiğimiz perşembe günü yaptığı toplantıda politika faizini 150 baz puan indirimle yüzde 39,5’ten yüzde 38’e düşürdü. Kimine göre bu indirim yeterince sıkı olmayan para politikasının yeni bir tezahürüydü. Kimi ise Kasım’da aylık enflasyonun yüzde 0,8 ile oldukça düşük gelmesiyle (negatif gıda enflasyonu sayesinde) yıllık enflasyonunun yüzde 32,9’dan 31,1’e gerilemesinin bu indirime izin verdiğini düşünüyordu. Para politikasının sıkılığı konusunda ne düşündüğümü yazının sonuna saklıyorum. Önce TCMB Başkanı Karahan’ın rakamlara dayalı değerlendirmelerinden yola çıkarak enflasyonun gidişatını anlamaya çalışalım.
Enflasyonun gidişatı
Başkan Karahan 12 Aralıkta Ankara’da yaptığı “Para politikası ve makroekonomik görünüm” başlıklı sunumda enflasyonun gidişatı diğer ifadeyle dezenflasyonun seyri hakkında oldukça net konuştu: “Dezenflasyon yavaşlasa da sürmektedir ve sürecektir”. Dezenflasyonun sürdüğü ama yavaşladığı aşikâr. Yine de bu olgunun TCMB Başkanı tarafından dillendirilmesi önemli. Bu yavaşlamayı yaptığı sunumda da gösteriyor. Mayıs ayında yüzde 35,4 olan yıllık TÜFE artışı Kasım’da ancak yüzde 31,1’e geriliyor. 6 ayda 4,3 puan azalma; ayda ortalama 0,7 puan eder. Bunu aklımızda tutalım.
Başkanın ikinci görüşü bir hayli iddialı: Nüansa yer bırakmadan dezenflasyon “sürecektir” diyor. Evet sürecek ama ne zamana kadar? Doğal olarak bu soru TCMB söyleminde gündeme gelmiyor ama yavaşlamakta olan herhangi bir sürecin eninde sonunda durma noktasına gelmesi doğaldır. Soruyu biz soralım ve tatmin edici bir yanıt bulunabilir mi bakalım. Geçen yıl aylık enflasyonun yüzde 1 geldiği Aralık ayı hariç Mayıs ayına kadar dezenflasyonun devam etmesi yüksek olasılık. Geçen yılın aylık enflasyonları Ocak’ta yüzde 5, Şubat’ta yüzde 2,3, Mart’ta yüzde 2,5 idi. Bunlar oldukça yüksek artışlar. 2026’da bu aylarda enflasyonun salt döviz kurunun kontrolüyle bile daha düşük gelmesi mümkün. Kritik eşik enflasyonun yüzde 1,5 ve 1,4 olduğu Mayıs ve Haziran aylarında. Bence bu dönem para politikasının sıkılığının sınanacağı dönem olacak. Neden böyle düşündüğümü açıklamaya çalışayım.
TCMB sözünde durur mu?
Enflasyonun önümüzdeki aylarda ne seviyede hareket edeceği önemli. Kalıcı bir şekilde yüzde 1’in altına inmez ise dezenflasyon Mayıs ayında duraklayacaktır. Enflasyonun yüzde 1’in altına çekilmesinin önünde pek çok zorluk var. Bu zorlukların ilki iç talebin yüksek seyretmesi. Üçüncü çeyrekte özel tüketimde artış yüzde 4,8, yatırımlarda yüzde 11,7, GSYH da yüzde 3,7 oldu. Yani talep mevcut faiz oranlarıyla gerilemiyor. Bu durumu TCMB de sanırım zımnen kabul ediyor. PPK açıklamasında “Üçüncü çeyrekte dönemlik büyüme öngörülenden yüksek gerçekleşmiştir” deniliyor. Ardından da “ama merak etmeyin” der gibisinden “Son çeyreğe ilişkin öncü göstergeler talep koşullarının dezenflasyon sürecine verdiği desteğin sürdüğüne işaret etmektedir” iddiası geliyor. Bu ifadeye ya da benzerine neredeyse her PPK toplantısı açıklamasında yer veriliyor. Yani TCMB iç talepte artışın en azından yavaşlamasını istiyor ve bekliyor ama iç talep başına buyruk hareket ediyor.
Bir diğer zorluk da firma yöneticilerinin yani fiyat yapıcıların (TCMB reel sektör diyor) enflasyon beklentilerinin düşüşte olmasına rağmen seviye olarak TCMB’nin enflasyon hedeflerinin çok üzerinde olmaya devam etmesi. Fiyat yapıcıların 12 ay sonrası için beklediği enflasyon kasımda yüzde 35,7 idi. Oysa 7 Kasım’da yayınlanan Enflasyon Raporunda 2026 sonu ara hedef yüzde 16. Yeni enflasyon raporunda bu hedef kuşkusuz yükseltilecek ama yenisinin bir hayli düşük tutulacağını geçmiş tecrübelerden biliyoruz. Diyelim ki yüzde 18 oldu. Bu hedefi tutturmak için yılbaşından yılsonuna enflasyonda en az 12-13 yüzde puanlık düşüş gerekir. Oysa son 6 ayda yavaşlayan ve daha da yavaşlaması olası bir dezenflasyonla bu hedefe ulaşılması mümkün değil. Son 6 ayın ortalama 0,7 yüzde puanlık azalma trendi devam etse bile en fazla 9 yüzde puanlık bir azalma olur. Ama diğer yandan TCMB her açıklamasında şu sözü durmadan tekrarlıyor: “Politika faizine ilişkin atılacak adımlar, enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak ara hedeflerle uyumlu biçimde dezenflasyonun gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir.”
Burada en kritik kıstas “ara hedefle uyum”. 2026 sonu hedefine ulaşılamayacağı açıkça belli olursa (Temmuz gibi) TCMB faiz artışı yapacak mı? Bu aşamayı beklemeden şimdiden faiz indirimlerine son vererek para politikasında gereken sıkılığa yönelmesi daha doğru olmaz mı? Bu tercih teknik olarak doğru olsa bile TCMB yönetimi siyaseten bunu göze alabilir mi? Bu sorulara yanıtı 2026 yılı içinde almış olacağız. Bana sorarsanız gelecek PPK toplantısından itibaren TCMB bu sıkılaştırmayı yapmaya başlamalı.