Sadeleştirme mi? Karmakarışıklaştırma mı?

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

10 futbolcunla rakip kalenin önündesin... Kaleciyi de geçmişsin...

Gol atacağına dönüp kendi kalecine pas veriyorsun...

Olur mu?

Türkiye'de olur!

*    *    *

Tartışma enflasyonumuza, son iki günde, Merkez Bankası'nın (MB) verdiği “sadeleştirme” sözünü kullanarak katkıda bulunuyoruz… Ama, daha sade, daha öngörülebilir, daha şeffaf, daha verimli, daha anlaşılabilir, daha hızlı bir yapıya sadece MB'de ihtiyacımız olmadığını da biliyoruz…

MB’nin de erteleyip durduğu o yapının bürokrasimiz, bankalarımız, aracı kuruluşlarımız, üniversitelerimiz, mahkemelerimiz için de kurulması yıllardır arzumuz...

Öngörülebilirliği artırıp onun oluşturduğu 'açık havada' koşmak yerine; karmaşık bir yapıyı ve onun oluşturduğu 'puslu havalarda' beklemeyi tercih ediyoruz...

*    *    *

Biri diyor ki, “Konserve, salça, reçel, turşu, meyve-sebze suyu gibi gıda ürünlerinde yüzde 10-15 daha destek verilse Uzakdoğu, Orta Asya ve Afrika pazarını ele geçiririz...”

Biri diyor ki, “Daha fazla kazanmak için hammadde olarak değil; işleyerek, inovasyon katarak, katma değer sağlayarak satmalıyız...”

Biri diyor ki her gün 100'er tonluk salatalık ve domatesi çöpe döküyoruz... Portakalı, mandalini, havucu, patatesi, biberi, narı dalında çürütüyoruz...

*    *    *

Bir tarafta üretici ve borçluya sermaye gerekiyor... Diğer tarafta MB'nin kullandırdığı kredilerin büyük bölümü hazine kağıtlarına gidip bankalara 'kâr' yazıyor...

Ve...

MB rezervlerini faiz karşılığında yurtdışında değerlendiriyor; bu yolla başka ülkelerin cari açığı kapatmalarına yardım ediyor...

*    *    *

Biri diyor ki yerli üretimi teşvik etmek için ithal yedek parçaya ek vergiler konsun...

Diğeri diyor ki, “İş makinesi üretip ihraç ediyorum. Yedek parçayı yerliden alırsam 2 kat fiyat farkı var, maliyetlerim artar ve bugüne kadar kazandığım pazarı kaybederim.”  Biri diyor ki, “Yedek parçayı benden al, teknoloji geliştirme imkanım artsın, 2 yıl sonra yabancının kalitesine çıkıp, yabancının fiyatına düşerim. Ancak bu yolla dışa bağımlılıktan kurtuluruz...”

*    *    *

Biri, “2 dil biliyorum, çift mastır yaptım ama iş bulamıyorum” diyor… Diğeri, “Çift mastıra gerek yok. Makinenin, pazarın, piyasanın dilinden anlayan pratik, analitik, sorgulayan gençler lazım bana. Bu özelliklere sahip işçi bulamıyorum” diyor…

*    *    *

Biri diyor ki, “Çiftçi üretimden soğutuldu, tarımda kendimize yetmez olduk, her şeyi ithal eder duruma geldik.” Biri diyor ki, “Tarım desteklerinde rekor üstüne rekor kırıyoruz.”

Kimi de diyor ki, “Tarım desteklerinin tamamı sigorta ve elektrik dağıtım şirketlerinin kâr hanesine gidiyor...”

*    *    *

Biri diyor ki, “Asgari ücret artışı verimliliği artıracak. Sanayiciyi katma değeri yüksek, ileri teknoloji ağırlıklı ürün üretimine yönlendirecek...” Kimi diyor ki, “İşsizliği patlatacak...”

*    *    *

Kimi diğer koşullara bakmadan, “Faiz, enflasyonun kaynağıdır” diyor...Kimi, “Enflasyon faizin kaynağıdır” diyor...

Aslında…

Faizin de, enflasyonun da, yaşadığımız bütün makro ve mikro sorunların da kaynağının bu karmakarışık yapı olduğunu herkes biliyor! Ve yine bu karmakarışık yapı nedeniyledir ki:

Yiyecek alınabiliyor ama iştah alınamıyor… İlaç alınabiliyor ama sağlık alınamıyor… Tanıdık alınabiliyor ama dost alınamıyor…

Boş vakit alınabiliyor ama huzur alınamıyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar