Sistem…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Hedefi gerçek­leştirmek (ba­şarmak) için bir araya gelmesi gere­ken, birbiriyle etkile­şimli parçaların bütünü­ne ‘sistem’ deniyor…

Ya ‘ortak bir hedef’ yoksa?

O bütün ise ‘sistem’ değil, ‘amaçsız bir toplu­luk’, ‘çıkarları çakışan topluluk’ ola­rak tanımlanıyor…

Yani…

Eğitimden ekonomiye, siyasetten çalışma hayatına kadar her alanda, is­tenilen ‘sürdürülebilir bir başarı’ ise…

Bilim, tecrübeler ve yasal çerçeve ile sınırları çizilen sistemlere ihtiyaç duyuluyor…

Bazen, sistemsizlik ve/veya bilime aykırı sistemler de tercih edilebili­yor…

O tercihler ise risk ve belirsizlikle­ri arttırırken, sorunlar için suçlu ara­tıyor…

Azınlıklara ‘kısa vadede’ kazandı­rırken, geneli tüketiyor…

Sistem varsa…

Üniversitenin ilk yılında çalışma­ya başlamıştım Dünya Gazetesi’nde…

Sistemi vardı…

Hacettepe’de “iktisat” okuyan gen­cin, zihnini zorlayan teorileri, yaşa­tarak/uygulatarak öğretmek; üstüne sigortalayıp, maaş ödemek “öğrenci çalışanına” sunduğu ayrıcalıklardı..

Ben de dahil yüzlerce arkadaşımı, bu sistemle meslek sahibi yapmıştı…

Oysa…

3 yıl önce, Dünya markasını, Didem Demirkent’in de telkinleriyle, çalı­şanlar olarak tazminatlarımız karşılı­ğında 3 yıllığına kiralamıştık…

O dönem yardım istediğimiz mes­lek büyüklerimiz, planlananın dışın­da işverenimiz olarak kalmayı tercih edince, yıllardır Dünya Gazetesi için çabalayan bazı çalışanlarla yollar ay­rıldı…

17 yılı Ankara Temsilciliği görevi ol­mak üzere, dolu dolu 25 yılı geride bı­rakırken…

“Ailem, çocuğum, öğretmenim, ek­meğim…”, “Ayrılamam…” dediğim ga­zetemden, tam da 25 yılı doldurdu­ğum gün ayrılmak zorunda kaldım…

Dünya mı?

Nezih Demirkent’in kurduğu, Di­dem Demirkent’in çalışanların önü­nü açarak güçlendirdiği bir sistemi, yasaları vardı Dünya’nın…

Çalışanlarına ve okuyucularına ai­diyet hissettiren ve sahiplenmesini sağlayan bu sistem sayesinde Dünya 43 yıldır olduğu gibi, bugün de ayak­ta…

Sistemin parçası olabilmek için…

Öğrenciyken Dünya Gazetesi dağı­tımı yapan, o yolla gazete okuma alış­kanlığı kazanan, abone ile ilişkiler kurup haber takibini öğrenen ve bu sistemle kendini geliştirip ‘bölge mü­dürü/temsilcisi’ olan arkadaşlarımız var…

Odalar, bürokrasi, başbakanlık mu­habirliği yapıp Anadolu’nun çeşitli illerinde deneyim kazanıp, büyükşe­hirlerde bölge temsilciliğine atanan arkadaşlarımız var…

Muhabirlik/editörlük/sektörel ha­berler yaparak Yazı İşleri/Haber Mü­dürü olan arkadaşlarımız var…

Kısacası, belirli alanlarda çalışma­dan, başarı sağlamadan, liyakat eksiği ile sorumluluk verilen/üstlenen ki­şi sayısı bir elin parmaklarını geçme­mişti Dünya’da, şahitlik ettiğim son 25 yılda…

Bu nedenle Dünya Gazetesi, çoğu­muzun çalışma hayatında ilk ve son işi/uzmanlığı/adresi olmuştu…

VELHASIL...

Sistemli olmanın getirisi mi?

Örneğin, Dünya Gazetesi Ankara Temsilciliği…

Son 17 yılda, 163 gencin çalışma hayatına atılmasına; mesleği ve Türkiye ekonomisini yaşayarak/ araştırarak öğrenmesine/ okuyabilmesine, çevresini geliştirmesine vesile olmuş…

O 163 gencin büyük bölümü, şu anda bakanlıklarda, bürokraside, sanayi ve medya kuruluşlarında önemli görevlerde…

Onlar benim, ‘birlikte, gazetem sayesinde inşa ettiğimiz’ huzurum/ mutluluğum…

20’li yaşların sonunda aldığım bu görevi, ‘Sen daha çok gençsin’ telkinleriyle, daha aktif/ heyecanlı genç bir arkadaşıma devredemediğim için mutsuzdum…

Bugün ise Ankara Temsilciliği görevini bir gün; genç, idealist, geliştiren, heyecanlı, paylaşımcı bir arkadaşıma devretme hayalimi gerçekleştirme şansını tekrar bulduğum için çok mutluyum…

Tarımda ‘binlerce yıllık sisteme’ dönüyoruz…

Sistem demişken…

Tarım başta olmak üzere ekonominin her alanında üretim ihtiyaca göre yapılır… İhtiyaç fazlası veya eksiğinde başa gelebilecekleri ise binlerce yıllık tarih ve bilimsel teoriler anlatır…

Sistemler bu bilgilere göre kurulup, uygulanır…

Önceki gün tarımsal üretime yönelik bir tasarı, kanunlaştı…

Tarım Bakanı Vahit Kirişci kanunu şöyle tanımladı:

"Yeni kanunla planlı tarım dönemi başlayacak.

Bundan böyle üreticilerimizin ne üretmeleri gerektiği konusunda planlama yapacağız…

Bu planlama sayesinde artık üreten, ürettiğinden mutlu olacak.

Ürettiği için mağdur edilmeyecek; pazarlama derdine düşmeyecek.

Türkiye'de gereksiz, lüzumsuz arz fazlalığı olmayacak"

Binlerce yıllık basit bir planlama sisteminin, bugüne kadar uygulanmaması konusunda söylenecek çok şey var ama, ‘tarımda umut verici sistem değişikliği’ deyip, not alalım…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar