Sosyal medya kredinize kaç puan verir?

İskender ADA
İskender ADA iskender.ada@dunya.com

Sabah uyanır uyanmaz elimiz telefo­na gidiyor. Güne başlamadan Ins­tagram’a bakıyor, Twitter’da neler olup bitmiş diye kontrol ediyor, belki bir iki TikTok videosuyla gülümsüyoruz.

Sos­yal medya, artık sadece iletişim kurdu­ğumuz bir alan değil; kim olduğumuzu anlattığımız, kendimizi temsil ettiğimiz, dijital kimliğimizi inşa ettiğimiz bir ev­ren. Paylaştığımız fotoğraflar, yazdığımız yorumlar, etkileşime geçtiğimiz insanlar aslında bizim hakkımızda çok şey söylü­yor. Artık sadece arkadaşlarımız değil, al­goritmalar da bizi tanıyor.

Bu dijital izlerimizle çoktan reklamlar kişiselleştirildi, haber akışlarımız filtre­lendi. Şimdi ise yeni bir alan gündemde: kredi skorumuz. Artık sosyal medya pay­laşımlarınız kredi geçmişinizi etkileye­bilir. 12 Haziran’da Thabassum Aslam ve Anees Aslam tarafından kaleme alınan bir akademik çalışma, bu dünyanın kapı­sını bize araladı: “SocialCredit+” adı veri­len bir yapay zekâ sistemi ile sosyal med­ya verilerinden kredi skoru çıkarılabilir hale geliyor.

Kulağa Black Mirror bölümlerinden bir sahne gibi geliyor değil mi? O distopik di­zi, hayatımızın her anının skorlara bağ­landığı, gülümsememizin bile bir puan olduğu dünya kurgular. Ama bu yazıda, bu kurguya ne kadar yaklaştığımızı anlata­cağım size.

Sosyal veriden finansal değere

SocialCredit+ sistemi, kullanıcının sos­yal medya paylaşımlarından, bağlantıların­dan, fotoğraflarından, hatta yazdığı biyog­rafilerden yola çıkarak bir “güven profili” oluşturuyor. Yani bankaya gitmeden, bord­ro sunmadan, yalnızca LinkedIn profiliniz­le, Instagram postlarınızla, Twitter’daki yo­rumlarınızla bir skorunuz oluyor.

Bu sistemin altyapısı oldukça sofisti­ke: Doğal dil işleme (NLP) teknolojile­ri, görüntü işleme modelleri, grafik sinir ağları (GNN), çoklu modalite (multimo­dal) analizler kullanılıyor. Yani metin, görsel ve sosyal ağ analizleri birleştiri­lerek kapsamla bir dijital portre çıkarı­lıyor. Hatta bu analizlerin sonucunda bir kredi modeli, size “üretim odaklı”, “riskli yaşam tarzı”, “katılım esaslı” gibi etiket­ler verebiliyor.

Tabii ki bu sistemin bir de “açıklama motoru” var. Kararınız açıklansın istiyor­sanız, sistem size neden bu skoru aldığı­nızı LLM (büyük dil modeli) destekli bir sohbet botu ile anlatıyor. Bütün bunlar sadece akademik bir egzersiz değil. SE­ON’un 2024 yılında yayınladığı “Sosyal Medya Kredi Skoru” raporuna göre, ge­lişmekte olan pazarlar başta olmak üzere sosyal medya verilerinin kredi değerlen­dirmede kullanılması yaygınlaşıyor.

Ancak bu sistemlerin karanlık yanla­rı da yok değil. Stanford HAI’nin yayım­ladığı “ Hatalı Veriler Kredi Eşitsizliğini Nasıl Artırıyor?” başlıklı analizde, veri­nin doğruluğu, önyargılar ve sosyal med­yanın manipülasyona açıklığı gibi konu­lar uyarılıyor. Mesela birinin yalnızca da­ha espritüel görünmek yazdığı bir yorum, neden «riskli» kategorisine girsin?

Skorlardan ötesi: Yeni bir düzene doğru

Bu sistemler hayatımıza entegre olur­ken, hepimize düşen sorumluluklar var. Sosyal medya kullanımımız artık sadece kişisel bir tercih olmaktan çıkıyor; finan­sal geleceğimizle de bağlantılı hale geli­yor. Her fotoğraf, her yorum, her beğeni, adeta dijital bir referansa dönüşüyor.

Ama buradaki asıl mesele, sadece sos­yal medya verisinin kredi skoru olarak kullanılması değil. Bu sistemin arkasın­daki yapay zekânın nasıl çalıştığı, neyi doğru neyi yanlış algıladığı ve bu kararla­rın arkasında hangi verilerin olduğu. Ya­pay zekânın “eğitildiği” veri setleri yan­lışsa, tıpkı Stanford’un uyardığı gibi, bu sistemler eşitsizlikleri daha da derinleş­tirebilir.

Peki sosyal medyada kendimiz mi oluyo­ruz, yoksa sistemin beğeneceği biri mi? Fi­nansal geçmişimizi sosyal medya belirle­yecekse, acaba ne kadar “biz” kalabiliriz?

Finansın ötesine geçerken, dijital izle­rimizi çok daha bilinçli bırakmamız gere­kecek gibi görünüyor.

Güzel bir gelecek için…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Finansın dijital sesi 30 Haziran 2025
Money 20/20’nin ardından 16 Haziran 2025