Yapılandırma…

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Toplam 10.5 milyon vergi mükellefimiz var…
Bunun, 5.5 milyonu vergi yapılandırması için başvuruda bulunmuş…
Ve 2017’de toplanan 536 milyar liralık verginin yüzde 80’ini, 20 milyona yakın çalışandan alınan sosyal güvenlik primleri ve onların yaptığı alışverişlerden alınan KDV ve ÖTV (petrol, doğalgaz, sigara, alkol…) oluşturmuş…
* * *
OECD ülkelerinde toplanan vergi de ise bizim modelin tersi, üreten ve satan öne çıkıyor…
* * *
Rusya’ya domates ihracatımız 2015 yılında 500 bin tona kadar çıkmıştı…
O yıl yaklaşık 1 milyar dolarlık ‘yaş meyve sebze’ ihracatı gerçekleştirilmişti…
O Rusya, ambargoların ve petrol fiyatlarındaki düşüşün yanı sıra, ithal tarım ürünlerinde zirai ilaç kalıntıları ve kimyasallarla karşılaşınca, “bedeli ne olursa olsun” tarım ürünlerinde kendine yeterliliği sağlama kararı aldı…
Türkiye özelinde ise ‘uçak krizini’ de bahane ederek, ithalatı tamamen kesti…
2 yıl ‘pahalı sebze ve meyveye’ katlandı…
İthal ürünlerin iki-üç katı maliyetle üretim gerçekleştiren üreticilerini destekledi…
* * *
2015’te aniden uygulaması başlatılan bu politika sonucunda, seralardaki sebze ve meyve üretimi 2017’de, 2016’ya göre on kat arttı…
2018 yılının ilk dört ayında ise tüm sebze ve meyve üretimi, 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 17.7 artarak 237 bin tona çıktı…
Yıl sonu hedef ise 1.5 milyon ton olarak belirlendi…
2019 için ise 3 milyon ton üretim hedefi kondu…
* * *
Örneğin domates üretimi bu yılın ilk 4 ayında, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 60 arttı…
52 bin tona yükseldi…
Yıl sonu hedefi 250 bin ton olarak belirlendi…
2019’da 1 milyon tona çıkılacak…
* * *
Rusya Devlet Başkanı Putin açıklamıştı 3 yıl önce…
“Rusya, tüm tarım ürünlerinde 2020 yılına kadar kendine yetecektir’…
Ve ekledi…
“Hatta, Avrupa halleri ucuz Rus tarım ürünleriyle dolup taşacaktır”
* * *
Rusya bunu hayvancılık ve hububat üretiminde de yaptı ve kısa dönemde üretimde fazla vermeyi başardı.
* * *
Biz mi?
Alım gücümüzü en tehlikeli araçlarla, yani, açılan kredi kanalları, sıcak para ve sonucunda ortaya çıkan ‘düşük döviz kuru’yla artırdık…
Dışardaki ucuz diye yerli üretimden vazgeçtik/uzaklaştık…
Örneğin bir zamanlar ihracat dahi yapabildiğimiz hayvancılıkta, bu yıl ihtiyacımızı nasıl karşıladık?
Ormanlık alanlarımız, arazilerimiz, meralarımız boş dururken ve geliştirmesine/çalışmasına ihtiyaç duyduğumuz gençlerimiz, kamuda güvenlik görevlisi/büro elemanı olamaya yönlendirilmişken, en son Brezilya’dan sığır getirdik…
25 binden 4 binini Ankara Gölbaşı’na gönderdik…
Onlardan 50 tanesinin telef olması nedeniyle alınan numunelerde ‘şarbon virüsü’ tespit ettik…
O bölgeyi karantina altına aldık ama telef olan hayvanları yiyen kuşları ve köpekleri de izleyemedik!
Yani ne yaptık?
Birincisi, Brezilyalı üreticileri destekledik…
Telef olmayan hayvanları tüketerek, sağlık harcamalarımıza katkı sunduk!
Döviz ihtiyacımızı artırmış olduk…
Bu sayede, yabancıların siyasi ve ekonomik olarak yapamayacaklarını, biyolojik olarak yapmalarını da sağladık…
Ve sonuçta üreticimizi vergi yapılandırmasına ve yeni kredi arayışına yönlendirdik!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar