Yaşantı zenginliği: Psikolojik olarak zengin hayat
PROF. DR. TAYFUN DOĞAN
Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü
Hep kıyısında yürüdüm hayatın. Ortasına meydan diyorlardı; hiç uğramadım. İlhan Kemal
“İyi yaşam nedir” sorusu ilk çağlardan beri cevabı aranan bir soru olmuştur. İyi bir hayata nasıl ulaşılacağı ile ilgili olarak düşünce tarihi içerisinde iki görüşe odaklanılmıştır: Mutlu hayat ve anlamlı hayat. Son dönemlerde bu iki yaşam türüne yeni bir kavram daha eklenmiştir. O da “yaşantı zenginliği”dir. Bu kavram psikolojik olarak zengin yaşam olarak da adlandırılmaktadır. Yani iyi hayatı oluşturan üç yaşam biçiminden bahsedilebilir: Mutlu yaşam, anlamlı hayat ve yaşantı zenginliği.
Mutlu hayat
Mutlu yaşam; daha çok olumlu duyguların sık yaşandığı, acının ve sıkıntının daha az olduğu ve yaşam memnuniyetinin ön planda olduğu bir hayat olarak değerlendirilmektedir. Mutlu bireyler, genel olarak tatminkâr, neşeli ve keyifli, umutlu olarak nitelendirilirler. Mutsuzluk ise öfke, korku, kaygı ve huzursuzluk gibi olumsuz duyguların yoğunluğu ve sürekliliği ile ilgilidir. Mutsuz bireyde, yaşama isteği ve sevinci azalmıştır; buna ek olarak memnuniyetsizlik de belirgin biçimde kendini gösterir.
Anlamlı hayat
İyi yaşamın bir başka boyutu ise anlamlı yaşamdır. Anlamlı yaşam, bireyin kendisini işe yarar hissettiği ve hayatına anlam katan deneyimleri sık yaşadığı bir yaşam şeklidir. Anlamlı ve amaçlı yaşam süren bireyler, hayatı yaşamaya değer kılacak şeyleri bulmuşlardır. Hayatlarını anlamlı kılacak inançlara, yaşam felsefesine, ilişkilere ve uğraşlara sahiptirler. Anlamsızlık duyguları içindeki bireyler ise hayatlarının boş ve anlamsız olduğu duygusunu yaşarlar. Bir anlam kaybı ya da yitimi yaşıyor olabilirler. Adeta yaşamı sürdürmek için neden bulmakta zorlanırlar.
Yaşantı zenginliği
İyi yaşamın üçüncü ayağını yaşantı zenginliği oluşturmaktadır. Bu kavram Virginia Üniversitesi’nden Shigehiro Oishi ve arkadaşları tarafından ortaya konulmuştur. Yaşantı zenginliği farklı, yoğun ve bireyin bakış açısını zenginleştiren deneyimlerin olduğu bir yaşamı anlatmaktadır. Yaşantı zenginliğine sahip kişiler, derin ve yoğun duygular yaşamanın yanı sıra, farklı, ilginç, zorlayıcı ve heyecan verici tecrübeler edinirler. Yaşantı zenginliğinin yokluğu ya da azlığı ise sıkıcı, sıradan, monoton ve rutin bir yaşama karşılık gelir. Tekdüze ve heyecansız bir hayat süren birey, bir süre sonra kendisini adeta kapana kısılmış gibi hisseder. Eşsiz ve sıra dışı deneyimlere sahip olmak ise kişinin yaşam memnuniyetini artırdığı gibi, hayatına da anlam katar.
Yaşantı zenginliği için finansal anlamda bir zenginlik de şart değildir. Elbette ki mali açıdan sıkıntıları olmayan bir kişi için etkinlik seçeneği artacaktır. Bu durum bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Ancak yaşantı zenginliğine sahip olmak, maddi olanaklardan ziyade deneyime açık olmakla, yaşam sevinciyle ve hayatın hakkını verme motivasyonuna sahip olmakla ilgilidir. Yani finansal durumu çok iyi olup parasal anlamda zenginken yaşantı açısında fakir olan insan sayısı da hiç az değildir.
İş, evlilik ve yaşantı zenginliği
Kişinin sevdiği bir işe sahip olması, kendisini işe yarar hissetmesine yardımcı olur. İyi bir evliliğinin olması da hem hayatına anlam katar hem de yalnızlık duygularından uzaklaşmasına yardımcı olur. İdeal bir evlilik ve iş yaşamı, mental sağlık açısından pek çok avantaj sağlar. Ancak yolunda gitmeyen bir evlilik ya da iş hayatı ise bireyin özerkliğini engeller. Özerkliğini kaybeden birey ise yaşantı zenginliği elde etme konusunda sıkıntılar yaşayabilir. Uyumlu ve ortak zevklere sahip bireylerin evliliği ise yaşantı zenginliği açısından büyük avantaj olabilir. Çünkü ilginç ve sıra dışı tecrübeler edinmek, sevdiğin birileriyle yapıldığında ve paylaşıldığında şüphesiz daha çok keyif verir. Yine işin niteliği de yerine göre yaşantı zenginliği sağlayabilir. Farklı insanlarla ve yaşantılarla karşılaşma imkânı sağlayan bir işe sahip olmak, kişinin yaşamını zenginleştirebilir.
Eğer siz de çok sayıda ilginç, yeni ve farklı deneyimlerim oldu, hayatım sıra dışı benzersiz tecrübelerle dolu diyorsanız yaşantı zenginliği düzeyiniz yüksek demektir. Yaşantı zenginliği yüksek bireyler, ölüm döşeğinde muhtemelen “ilginç bir hayat yaşadım, çok şey gördüm ve deneyimledim, hayatımdan iyi bir roman ya da film olurdu” diyeceklerdir. Tam tersi yaşantı zenginliği zayıf olan kişiler de muhtemelen “bomboş bir hayat geçirdim, renksiz, rutin ve sıkıcıydı” diyeceklerdir.
Artırmak için neler yapabiliriz?
Oishi ve meslektaşlarına göre, bu yaşam biçimi alışılmışın dışına çıkmak, yeniliğe açık olmak ve düşünsel olarak meraklı kalmak sayesinde gelişir. Deneyimlere açık olup farklı ülkeler, şehirler, kültürler keşfetmek, bilmediğin müzik türlerini dinlemek, yeni bir dil ya da enstrüman öğrenmek, önyargısız fakat merakla sizden farklı düşünen insanlarla konuşmak, olumlu ya da olumsuz farklı duyguları farkına vararak yaşamak ve hata yapmaktan korkmamak sizi yaşantı zenginliğine götürebilir.
Yazımızı Bella DePaulo’nun sözleriyle bitirelim: “Mutlu bir hayat süren kişi, ‘keyifli bir hayattı’, anlamlı bir yaşam süren kişi, ‘fark yarattım’, yaşantı zenginliğine sahip kişi ise ‘ne hayattı be!’ diyecektir.”