Yeni yasalar, büyük iş kayıpları ve servet yıkımını getirir mi?
Eski IMF Başekonomisti Simon JOHNSON
Dijital para birimi mevzuatının önemli bir parçasını (GENIUS Yasası) kabul eden ve daha fazlasını beklemede olan (CLARITY Yasası, Temsilciler Meclisi'nden geçti) ABD, “dünyanın kripto başkenti” olmaya hazırlanıyor. Ancak yeni yasayı destekleyenlerin ne istediklerine dikkat etmeleri gerekiyor. Çünkü kripto endüstrisi ABD’de, siyasi bağışlar yoluyla gereğinden fazla güç elde etti.
ABD de dahil olmak üzere birçok büyük ekonomi, finansal çöküşlerin yıkıcı etkisini zor yoldan öğrendi. Son 200 yılda ciddi mali aksaklıklar ve hatta sistemik çöküşler yaşandı. Böylesi bir hadise, 1929'da bir borsa çöküşüyle başlayan ve birçok bankayı da beraberinde götürüp, milyonlarca Amerikalının servetini ve hayallerini yok eden Büyük Buhran'a yol açmıştı. Bu deneyimin tekrarından kaçınmak uzun zamandır önemli bir politika hedefi olmasına rağmen GENIUS Yasası’nın mevcut haliyle Büyük Buhran tarzı çöküşleri engelleme hedefinde olduğunu söylemek oldukça güç.
Acil likidite sorunları ve iflas korkuları mümkün
GENIUS Yasası ABD doları en popüler çıpa olmak üzere; ABD ve yabancı firmalar tarafından ihraç edilen, belirli bir para birimi veya emtiaya karşı istikrarlı bir değeri koruduğunu iddia eden, gelişmekte olan önemli bir dijital varlık olan stablecoin'ler için bir çerçeve oluşturuyor. Stablecoin'ler, kripto para birimi ticaretinde aktif olan yatırımcılar için faydalıdır ve geleneksel (kripto olmayan) finansal sistemde gezinmek zorunda kalmadan, belirli kripto varlıklarına girip çıkmalarını sağlar.
Stablecoin ihraç edenlerin iş modeli, tıpkı bir banka gibi para birimlerine ödedikleri (bu mevzuata göre sıfır faiz) ile rezervlerini yatırdıklarında alabilecekleri arasındaki farkı yakalamaktır. Stablecoin ihraç edenler için tüm teşvikler, daha yüksek getiri elde etmek için rezervlerinin en azından bir kısmını daha riskli varlıklara yatırmaktır. Bu durum, özellikle ihraç edenler tarafında müsamahakar devlet yetkililerince lisanslandığında, önemli bir güvenlik açığına yol açabilir.
Gerçekten de sistemik bir perspektiften bakıldığında, GENIUS Yasası'nın ana eksikliği, düzenleyicilerin güçlü sermaye, likidite ve diğer önlemleri öngörmesini engellediği için, stablecoin koşularının doğasında var olan riskle etkili bir şekilde başa çıkamamasıdır. Yerli ya da yabancı herhangi bir stablecoin ihracatı yapan şirketin başı belaya girdiğinde, 1930'larda olduğu gibi sorunların reel ekonomiye yayılmasını önlemek için kim ve hangi yetkiyle devreye girecek?
Kendi çıkarına davranma hadisesi yeniden başlar
Dahası, GENIUS Yasası'nın hedefleri arasında ABD dolarını dünyanın rezerv para birimi olarak korumak ve Hazine tahvillerine olan talebi artırmak yer alıyorsa yasanın 15’inci maddesi neden yabancı satblecoin ihraç eden şirketlerin rezervlerini ,kendi ülkelerinin (riskli) devlet borcu gibi varlıklara yatırmalarına izin veriyor? Böylesi bir durum yaşandığında ortaya çıkan risk faktörü karşısında elinde stablecoin tutanlar için acil likidite sorunları, iflas korkuları ve istikrarsızlaştırıcı koşuların başlaması muhtemel görünüyor. Panik satışlarını hesaba kattığımızda ise devasa servet kayıpları söz konusu olacak.
Tüm bunların yanı sıra CLARITY Yasası'nın herhangi bir versiyonu Senato'dan geçerse, çok daha fazla sorun yaşanacak. Bu yasa, 1920'lerden bu yana izin verilmeyen bir ölçekte çıkar çatışmalarına ve kendi çıkarına davranmaya izin verecek. Hem GENIUS Yasası hem de CLARITY yasa tasarısının, yasa dışı finansal işlemlerde stabilcoinlerin (ve daha geniş anlamda kriptonun) sürekli kullanımına izin vermesi ve hatta kolaylaştırması nedeniyle önemli ulusal güvenlik endişeleri de var.
ABD pekala dünyanın kripto başkenti haline gelebilir ve ortaya çıkan yasal çerçevesi altında birkaç zengin insan kesinlikle daha da zenginleşecek. Ancak kripto endüstrisinin emirlerini yerine getirme hevesiyle Kongre, Amerikalıları ve dünyayı finansal paniklerin ve ciddi ekonomik hasarın geri dönüşü olasılığına maruz bıraktı, bu da büyük iş kayıpları ve servet yıkımı anlamına geliyor.