Yurt dışındaki vergi kararları Türkiye’nin radarında

Uluslararası vergi siste­minde son yılların en önemli değişimlerinden bi­ri, vergi idareleri arasındaki bilgi paylaşımının zorunlu ve sistematik hale gelmesi oldu. OECD’nin BEPS Ey­lem Planı kapsamında yer alan Eylem 5, özellikle çok uluslu şirketlere verilen vergi kararlarının artık ka­palı kapılar ardında kalma­masını amaçlıyor.

Bu çerçevede oluşturulan “şef­faflık mekanizması”, bir ülkenin vergi idaresi tarafından verilen ve yurt dışındaki ilişkili kişi ve­ya işyerlerini ilgilendiren belir­li vergi kararlarının, ilgili diğer ülkelerle kendiliğinden paylaşıl­masını zorunlu kılıyor. Amaç, bu kararların başka ülkelerde ver­gi aşındırması veya kâr aktarı­mı riskleri doğurup doğurmadı­ğının erkenden tespit edilmesi.

Peki hangi kararlar bu kapsama giriyor?

Beş ana başlık öne çıkıyor: Tercihli vergi rejimlerine ilişkin kararlar; transfer fiyatlandırma­sıyla bağlantılı tek taraflı peşin fiyatlandırma anlaşmaları; vergi matrahını aşağı yönlü etkileyen özel düzenlemeler; daimi tem­silcilik statüsüne ilişkin kararlar ve ilişkili kişiler üzerinden işle­yen kanal şirket (conduit) yapı­larına dair kararlar.

Bu yükümlülük sadece bundan sonra verilecek kararları değil, belirli koşullarla geçmişte veril­miş kararları da kapsıyor. Ülkele­rin sisteme ne zaman dahil oldu­ğu ve hangi tarihten itibaren “il­gili ülke” sayıldıkları, paylaşım kapsamını doğrudan etkiliyor.

Bilgi değişimi, elbette keyfi bi­çimde yapılmıyor. Süreç, ülkeler arasında imzalanmış uluslarara­sı bilgi değişimi anlaşmaları çer­çevesinde yürütülüyor ve mü­kellef gizliliğinin korunması te­mel bir ilke olarak kabul ediliyor. Ancak şu husus da oldukça açık: bir vergi kararı artık yalnızca ve­rildiği ülkenin meselesi değil.

Değerlendirme raporu

OECD’nin BEPS Eylem Planı 5 kapsamında oluşturulan şeffaflık çerçevesine ilişkin dokuzuncu yıl­lık akran değerlendirme raporu, geçtiğimiz hafta yayımlandı*. 139 ülkeyi kapsayan raporda, ülkele­rin 2024 yılı boyunca vergi karar­larında şeffaflığı sağlamak ama­cıyla attıkları adımlar ele alınıyor.

Rapor, vergi kararlarında şef­faflığın artık küresel ölçekte yer­leştiğini açık biçimde ortaya ko­yuyor. Rapora göre, 31 Aralık 2024 itibarıyla, şeffaflık çerçeve­si kapsamına giren 28 bini aşkın vergi kararı ülkeler tarafından verilmiş durumda. Bu sayı, 2010 yılından bu yana alınan ve geriye dönük olarak kapsama giren ka­rarları da içeriyor. Sadece 2024 yılında verilen vergi kararı sayısı 2.300’ün üzerinde.

Şeffaflığın bir diğer göster­gesi ise bilgi değişimi rakam­ları. Ülkeler arasında bugüne kadar 64 binden fazla vergi kararı paylaşımı yapılmış du­rumda. Bu paylaşımların yak­laşık 5.500’ü 2024 yılı için­de gerçekleşti. Önceki yıllara bakıldığında, bilgi değişimi­nin her yıl artan bir ivmeyle devam ettiği görülüyor.

Raporda dikkat çeken bir diğer husus, ülkelerin büyük bö­lümünün sistemi başarıyla uygu­ladığı yönünde. 113 ülke, şeffaflık çerçevesine ilişkin tüm kriterleri yerine getirdiği için herhangi bir uyarı ya da iyileştirme önerisi al­madı. Buna karşılık, yalnızca 46 iyileştirme önerisi gündeme geti­rildi; yedi ülke ise tek bir öneriyle değerlendirildi.

Ayrıca, ülkelerin birbirlerini değerlendirmesine imkân tanı­yan akran geri bildirimleri de sis­temin gelişimine katkı sağlıyor. Bu kapsamda 94 geri bildirim anketi sunulmuş; zorunlu olma­makla birlikte bu katkılar, birçok ülkede süreçlerin gözden geçiril­mesine ve paylaşılan bilgilerin daha açık ve kaliteli hale gelmesi­ne yardımcı olmuş.

Raporda öne çıkan bir diğer unsur ise, değerlendirme süre­cinin yalnızca tespit yapmakla sınırlı kalmaması. Bazı ülkeler, akran değerlendirmeleri devam ederken 2025 yılı içinde gerekli düzenlemeleri hayata geçirmiş durumda. Bu değişiklikler, 2024 yılı değerlendirmelerine yansı­tılmamış olsa da, önümüzdeki dönem raporlarında yeniden ele alınacak.

Bu rapor, Türkiye açısından vergi idaresinin uluslararası bil­gi paylaşımında artık pasif bir alıcı değil, aktif bir risk analiz aktörü haline geldiğini gösteri­yor demek yanlış olmayacaktır. Şeffaflık çerçevesi kapsamında paylaşılan vergi kararları, özel­likle transfer fiyatlandırması, daimi temsilcilik, kârın aşağı yönlü düzeltilmesi ve ilişkili ki­şilerle yapılan sınır ötesi işlem­ler bakımından Türk vergi idare­sine önemli bir denetim ve tarhi­yat altyapısı sunuyor.

Bu durum, çok uluslu şirket­ler ve Türkiye’de faaliyet göste­ren yabancı sermayeli gruplar açısından şu sonucu doğuruyor: Yurt dışında alınan bir vergi ka­rarı, artık yalnızca alındığı ülke­yi ilgilendirmiyor. Bu kararların Türkiye ile paylaşılması halinde, Türk vergi idaresi söz konusu iş­lemleri riskli alan olarak değer­lendirebiliyor ve inceleme konu­su yapabiliyor.

Özellikle geçmiş yıllarda veril­miş ve bugün hâlâ etkisini sürdü­ren vergi kararlarının da kapsa­ma alınması, Türkiye’de geçmişe dönük vergi risklerinin yeniden gündeme gelmesine yol açabilir. Bu nedenle mükellefler açısın­dan, yurt dışı vergi kararlarının Türkiye’deki vergisel sonuçları­nın yeniden gözden geçirilmesi ve savunma dosyalarının bu yeni şeffaflık ortamına göre hazırlan­ması her zamankinden daha kri­tik hale gelmiş durumda.

*https://www.oecd.org/en/ publications/harmful-tax-pra­ctices-2024-peer-review-re­ports-on-the-exchange-of-in­formation-on-tax-rulings_ c069a357-en.html

Yazara Ait Diğer Yazılar
Piyasa Özeti
Borsa 11.336,18 -0,03 %
Dolar 42,8620 0,04 %
Euro 50,5294 -0,24 %
Euro/Dolar 1,1780 0,02 %
Altın (GR) 6.196,57 0,42 %
Altın (ONS) 4.502,99 0,53 %
Brent 61,8200 -0,03 %