İflas halinde vergi alacakları tartışması

İflas anında en zorlu sorular­dan biri, vergi alacaklarının ne ölçüde koruna­cağı. Bir yanda kamu hizmetle­rinin kesintisiz finansmanı ihti­yacı, diğer yan­da bankalar, te­darikçiler ve çalışanlar gibi özel alacaklılar mevcut.

Bura­da sorunun yalnız hukuki ol­madığını; kredi maliyetlerin­den istihdama uzanan eko­nomik etkileri barındırdığını tespit etmek gerekli. Türk hu­kukunda da dünyada da bu dengeyi kurmak için çeşitli mekanizmalar geliştirilmiş durumda.

Sorunun çerçevesi

İflas hukuku, kaynakları sı­nırlı bir masada kayıpların paylaşımı konusu ele almak­tadır. Klasik kural pari pas­su (oransal paylaşım) olsa da birçok sistem vergiyi, ki­mi zaman genel öncelik, kimi zaman özel öncelik, nadiren de süper-öncelik ile koruyor. Öncelik verilmesi, kamu ala­cağını güçlendirirken diğer alacaklıların tahsilatını azal­tabilir, borçluların finansma­na erişimini pahalılaştıra­bilir. Tam tersi durumda ise kamu gelirlerinin zayıflama riski gündeme gelir.

Türkiye’de durum

Türk hukukunda 6183 sa­yılı Kanun ve İcra–İflas Ka­nunu düzeni, kamu alacak­larının tahsiline özel araçlar tanır: haciz/ihtiyati haciz, teminat isteme, bazı haller­de rüçhan niteliği vb. gibi. Bu enstrümanlar, iflas masasın­daki konumu güçlendirirken; uygulamada sıra cetveli, re­hinli alacaklar ve adi alacak­lar arasındaki dengeyi de be­lirler. Sisteme ilişkin olarak Türkiye’de amaç, kamu ala­cağını korurken piyasa düze­nini de gözetmektir diyebili­riz.

Dünyadan yaklaşımlar

Güncel karşılaştırmalı ça­lışmalar, 60’a yakın ülkede çok çeşitli tekniklerin kulla­nıldığını gösteriyor*:

-Genel öncelik (vergilerin teminatsızların önüne geç­mesi),

-Belirli varlık gelirlerinde özel öncelik,

-İstisnai süper-öncelik,

-Kanuni teminat/rehin ve kanuni emanet benzeri çö­zümler,

-Alacağın tescille temi­natlıya dönüşmesi,

-Belli eşiği aşan vergi borçlarında şeffaflık yüküm­lülükleri.

Dikkat çekici eğilime göre, gelişmiş ekonomilerde mut­lak ayrıcalıklar daraltılıyor; süre veya tutar sınırı konu­yor, bazı fer’î alacaklar (faiz/ ceza) adi veya ikincil sıraya çekilebiliyor.

Güncel çalışmanın öne çıkardıkları

Yakın tarihli kapsamlı Uluslararası Para Fonu tek­nik analizi şu hususları özel­likle öne çıkarıyor:

Çeşitlilik ve yön değişimi: Ülkeler aynı soruna farklı ce­vaplar veriyor; ileri ekonomi­lerde geleneksel öncelikler kademeli olarak gözden geçi­riliyor.

Teori çok, veri az: Önceli­ğin tahsilatı gerçekten artırıp artırmadığı, kredi maliyeti­ne etkisi gibi kritik sorularda ampirik kanıt sınırlı.

Makro–mikro farkı: İflas dosyalarındaki vergi tutarla­rı, toplam bütçe gelirine göre çoğu kez küçük; ama tedarik­çi ve KOBİ için hayati olabi­liyor.

Politika için veri şart: Doğ­ru karar, kamuya açık veri ve dosya bazlı etki analizi olma­dan verilemiyor.

Politika için yol haritası

“Ya hep ya hiç” yerine, öl­çülü ve hedefli bir yaklaşım mümkün:

-Emanet niteliğindeki ka­lemlere odaklı koruma: Sto­paj, sosyal güvenlik kesinti­leri gibi üçüncü kişilerden emanet alınan tutarlarda sı­nırlı ve açık öncelik.

-Süre/tutar sınırı: Önceli­ğin kapsamı belirli dönem ve makul bir üst tavan ile sınır­landırılmalı.

-Şeffaf kayıt: Belirli eşi­ği aşan vergi borçlarında ka­yıt ve bildirim mekanizmala­rı; alacaklılar riski fiyatlaya­bilsin.

-Gözden geçirme madde­si: Öncelik hükümleri için pe­riyodik denetim ve gerekçesi­ni ispatlayamayan ayrıcalık­ların daraltılması.

-Veri standardı: Vergi ida­resinin iflas dosyalarından tahsil ettiği tutarlar ile “önce­lik var/yok” karşılaştırmala­rının düzenli yayımlanması.

İcra iflas kanunu tasarısı

Tasarının 317. maddesin­de, rehinle güvence altına alınmış alacakların, rehne konu malın satış bedeli üze­rinde öncelik (rüçhan) hak­kı bulunduğu; satış tutarın­dan öncelikle yalnızca rehnin korunması ve paraya çevril­mesine ilişkin giderlerin kar­şılanacağı; gümrük ve emlak vergileri ile motorlu taşıtlar vergisi gibi eşya ya da taşın­mazın aynından doğan kamu alacaklarının satış bedelin­den ödenmesinin rehinli ala­caklardan sonra geleceği yö­nündeki mevcut esaslarda herhangi bir değişiklik yapıl­mamaktadır.

İflasta verginin tahsili, ka­mu hizmetlerinin finansmanı açısından hiç şüphesiz meşru bir kaygı; öte yandan piyasa­daki güven ve kredi kanalla­rı da ekonominin omurgası. Türk hukuku, dünyadaki uy­gulamalar gibi bu iki amacı dengelemeye çalışıyor. Yolun bundan sonrası, sloganlarla değil ölçülebilir etkiyle iler­lemeli. Doğru ve sağlam veri üretildiğinde, vergi alacakla­rının iflas masasında ne ka­dar, hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde korunması ge­rektiğine dair karar hem ka­mu hem piyasa için daha isa­betli olacaktır.

* https://www.imf.org/en/Pub­lications/WP/Issues/2025/06/13/ Should-Tax-Be-King-The-Deba­te-over-Tax-Priority-in-Insolven­cy-567131

Yazara Ait Diğer Yazılar