Türkler için İngiltere’de çifte vergileme riski
Veraset ve intikal vergisi, küresel ölçekte sadece bir gelir kaynağı değil; aynı zamanda servet eşitsizliği, toplumsal adalet, mali sürdürülebilirlik ve demokratik meşruiyet açısından kritik bir araç. Görünüşe göre, hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerde, önümüzdeki on yılda servet vergileri (özellikle miras ve intikal vergileri) daha yoğun tartışılacak.
Bu konuda yakın tarihli bir gelişme İngiltere açısından gündemde. 6 Nisan 2025’ten itibaren “Long-Term Residence” (uzun dönem yerleşim) rejimi yürürlüğe girecek ve yıllardır uygulanan “domicile” (hukuki aidiyet) kavramının yerini alacak.
Düzenlemenin kapsamı
Bu değişiklik, özellikle veraset ve intikal vergisi (Inheritance Tax – IHT) açısından büyük önem taşıyor. Bugüne kadar, İngiltere’de uzun yıllar yaşayan fakat “non-dom” statüsünü koruyan kişiler yalnızca ülke içindeki varlıkları üzerinden vergilendiriliyordu. Yeni düzenleme ile birlikte bu ayrıcalık ortadan kalkacak ve uzun dönem hukuki ilişkili sayılan kişiler, dünya genelindeki varlıkları üzerinden vergiye tabi tutulacak.
Düzenleme sadece miras vergisini değil, gelir vergilerini de doğrudan etkiliyor. Bu nedenle, İngiltere’de yaşayan yabancı yatırımcılar ve varlıklı göçmenler açısından 2025 oldukça önemli bir yıl.
Ticaret hacmi
Türkiye, 2024 yılı üçüncü çeyreği itibariyle Birleşik Krallık’ın en büyük 17. ticaret ortağı pozisyonundadır.
2023 yılında, Birleşik Krallık’ın Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırım (FDI) stokunun değeri 7,4 milyar sterlin olup, bu rakam Birleşik Krallık’ın toplam yurtdışı doğrudan yatırım stokunun %0,4’üne karşılık gelmektedir.
Aynı süre için Türkiye’nin Birleşik Krallık’taki doğrudan yabancı yatırım (FDI) stoku ise 1,2 milyar sterlin olup, bu da Birleşik Krallık’ın toplam yurtiçi doğrudan yatırım stokunun %0,1’ine denk gelmektedir.
Dolayısıyla, bu ticaret hacmi göz önüne alındığında söz konusu değişiklik önemli etkiler doğurma potansiyeline sahip
Mevcut sistem (Nisan 2025 Öncesi)
2025’e kadar İngiltere’de veraset vergisi açısından belirleyici olan kriter “domicile” (hukuki aidiyet) idi. Bu kavram, doğum yeri, aile bağları ve yaşam niyeti gibi subjektif unsurlara dayanıyordu.
Ayrıca, “deemed domicile” kuralı (kanuni karine) çerçevesinde, son 20 yıl içinde 15 yıl boyunca İngiltere’de vergi mükellefi olan kişiler, fiilen İngiltere’de doğmamış veya kalıcı yerleşik olmasalar dahi İngiltere’de mukim kabul ediliyor ve buna göre vergilendiriliyordu. Bu nedenle İngiltere’de uzun süre yaşayan fakat non-dom statüsünde kalan kişiler yalnızca İngiltere’deki varlıkları üzerinden İngiliz veraset ve intikal vergisine tabi oluyor, yurt dışındaki varlıklar kapsam dışında kalabiliyordu.
Yeni sistem (Nisan 2025 Sonrası)
Yeni sistemde “domicile” kavramı yerine “long-term residence” (uzun dönem yerleşim)” ölçütü getiriliyor. Buna göre:
Son 20 yıl içinde en az 10 yıl İngiltere’de vergi mükellefi olan kişiler artık uzun dönem yerleşimci sayılacak.
Bu statüye giren kişiler, dünya genelindeki tüm varlıkları üzerinden vergiye tabi olacak.
İngiltere’den ayrıldıktan sonra da yükümlülükler hemen sona ermeyecek; eskiden 4 yıl olan yükümlülük süresi artık 3 ila 10 yıl arasında değişen daha uzun bir döneme yayılacak.
Offshore trust yapıları da bu kapsamda vergilendirilecek.
Çifte vergilendirme riski
İngiltere’nin bazı ülkelerle (ABD, Fransa, İsviçre, Hollanda, İtalya, İrlanda) veraset vergisi anlaşmaları mevcut ancak Türkiye bu ülkeler arasında değil. Türkiye–İngiltere vergi anlaşması sadece gelir ve kurumlar vergisini kapsamakta veraset vergisini kapsamamaktadır.
Dolayısıyla İngiltere’de uzun süre yaşamış Türk vatandaşlarının varlıkları hem İngiltere’de hem Türkiye’de vergiye tabi olabilir. Bu durum, açık biçimde çifte vergilendirme riski doğurmaktadır.
Bu durum, sadece bireyler için değil, Türkiye’den İngiltere’ye yönelen sermaye akışları ve yatırımlar bakımından da caydırıcı etki doğurabilir.
Bu gelişme nedeniyle önümüzdeki dönemde Türkiye açısından iki temel sonuç öne çıkıyor: Birincisi, İngiltere’de yerleşik Türk yatırımcıların vergi pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekecek. İkincisi ise, bu tür çifte vergilendirme sorunlarının azaltılması için iki ülke arasında daha kapsamlı bir vergi anlaşması gündeme gelmeli. Aksi halde, artan mali yükler hem bireylerin hem de şirketlerin yatırım kararlarını olumsuz yönde etkileyebilir.