30 Ağustos
Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesini imzalayarak I. Dünya Savaşında yenildiğini kabul etti. Bu yenilgi, Duyun-u Umumiye İdaresi ile ekonomik bağımsızlığını kaybeden imparatorluğun siyasi bağımsızlığını da yitirdiği anlamına geliyordu.
Mütareke sonrası İtilaf Devletleri, Mütarekenin 7. maddesine dayanarak, Anadolu topraklarını fiilen işgale başladılar. Son olarak Yunanlıların, 15 Mayıs 1919’da İzmir’e yaptıkları çıkarma, Millî Mücadelenin fitilini ateşledi. Mücadele, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basmasıyla örgütlü hale geldi.
Havza ve Amasya Genelgeleri, Erzurum ve Sivas Kongreleriyle milletin bağımsızlığı ve vatanın bütünlüğünün tehlikede olduğu, vatanın parçalanamayacağı, manda ve himayenin kabul edilmeyeceği tüm dünyaya ilan edildi. Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın Misak-ı Milli Kararlarını almasından üç ay sonra TBMM açıldı.
Meclisin açılmasından üç ay sonra Osmanlı İmparatorluğu hükûmeti Sevr Antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’ni Anadolu’da küçücük bir alana hapsediyordu. Bu durum direnişine olan desteği daha da artırdı.
Doğu Cephesinde kazanılan başarılar sonrası Ermenistan ile Gümrü Antlaşması, bir yıl sonra ise Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalandı. Güney cephesinde ise Türk direnişi başarıya ulaşmış ve Fransa ile Ankara Anlaşması imzalanmış, Fransızlar bölgeden çekilme kararı almıştı.
Geriye bir tek İngilizlerden aldığı destekle Batı Anadolu’yu işgal eden Yunanlarla savaşılan Batı Cephesi kalmıştı. Yunanlılarla 1921 yılında yapılan I. ve II. İnönü, Eskişehir – Kütahya ile Sakarya savaşları ordularımızın büyük üstünlüğüyle sonuçlanmıştı.
Atatürk’ün Sakarya Meydan Muharebesinde söylediği ‘’Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’’ sözü ülkenin kurtuluşu için büyük savaşın işaretiydi.
Yeni devletin temeli
Atatürk, taarruz kararını çok gizli tutmuştur. Batı Cephesi Karargâhının bulunduğu Akşehir’de Ordular arası futbol turnuvası düzenlenmiş, bu sırada yapılan toplantıda 15 Ağustos’a kadar hazırlıkların tamamlanması kararlaştırılmıştır. Atatürk, 26 Ağustos sabahı taarruzun başlatılması emrini vermiştir. Plan ani saldırı ile imhayı hedeflemiştir.
Atatürk’ün ‘’Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir; ileri!’’ emriyle, geri çekilmeye başlayan Yunan birliklerini süpüren Türk ordusu önce Uşak’ta Yunan komutanı Trikopis’i esir almış ve 9 Eylül günü İzmir’i Yunan işgalinden kurtarmıştır. Bu tarihten 10 gün sonrasında Batı Anadolu’da tek bir Yunan askeri kalmamıştır.
Kurtuluş Savaşı’nın son safhası olan Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonrası imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması ile zafer teyit edilmiş, bir yıl sonra imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Kurtuluş Savaşı’nda elde edilen askeri başarı siyasi anlamda taçlanmıştır.
Atatürk Nutuk’ta büyük zaferi “Her evresi ile düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle neticelendirilmiş olan bu harekât Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir” diye tarif ederek ordusundan duyduğu gururu ifade etmiştir.
Güçlü ordu, güçlü Türkiye
Tarihimiz göstermektedir ki ülkemizin jeostratejik konumu nedeniyle varlığını koruyabilmesi için “güçlü ordu” şarttır. Bu coğrafyada “güçlü ordu, güçlü devlet” demektir.
Büyük Taarruz Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri ve siyasi dehasının önderliğinde bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan en önemli dönüm noktasıdır. Anadolu’ya sıkıştırılmak istenen bir imparatorluğun küllerinden yeniden doğuşunun simgesidir. Ama en önemlisi Türk milletinin hürriyet ve istiklâl düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir.
26 Ağustos 1071’de Anadolu’yu Türk yapmak için geldik, 26 Ağustos 1922’de başlattığımız Büyük Taarruz ile bu toprakları bizden kimse alamaz dedik. Türk milletinin tarihi zaferlerinin yıldönümünde Türkiye üzerinde siyaset yapma gayretindeki devletler, bu devletlerin sunduğu hayale kapılıp ayrı toprak, ayrı bayrak ve ayrı devlet peşinde koşmaya çalışanlar, Türk tarihinin sayfalarında yazanlardan gerekli mesajları mutlaka almalıdırlar.
Almazlarsa; karşılarında “Ne Mutlu Türküm” diye haykırmaktan hiç vazgeçmeyecek Türk halkını ve onun her zaman yanında olan Türk ordusunu görürler…