ABD-Rusya gerilimi aşılmadan iyimserlik zor

Internet üzerinden savaş ilan edilebildiği değişik zamanlardan geçiyoruz. Böyle durumlarda dolar kuru için yıl sonu tahmini, şirketlerin on yıllık nakit akımlarının hangi faiz oranıyla günümüze indirgeneceği ve enflasyonun kaç olacağı gibi normalde kafa yorduğumuz konular giderek önemsizleşiyor. Orta uzun vadeli tahminlerin yerini günlük hatta saatlik belirsizlikler alıyor. Risklerin kontrol altında tutulması gerekiyor, sermaye piyasalarında genel geçerli iki kuralı hatırlatmak isterim. Birincisi eğer büyük kayıpların önüne geçen bir sisteminiz varsa, mutlaka bir noktada kazanırsınız. İkincisi ise taşımanız için en uygun pozisyon miktarı gece uykunuzu bölmeyen düzeydedir. Volatilitenin çok arttığı ortamlarda tüm yumurtaların aynı sepete konmaması, kaldıraç kullanılıyorsa mutlaka azaltılması esastır.

Yatırım felsefesinden piyasalara dönecek olursak, endekste 110 bin seviyesi altında negatif görünüm geçerli olacağından yeni alım için aceleci olunmamalı görüşündeyiz. 107 bin ilk planda destek olarak takip edilebilir, olası tepki denemelerinde kademeli olarak pozisyonların azaltılmasını öneriyoruz. Dolar kurunda kısa sürede enflasyon, jeopolitik riskler vb bir çok faktör etkili oldu, 4.10 üzerinde kalındıkça yeni zirve görülebilir, ancak artık yeni alımdan ziyade var olan pozisyonu kademeli azaltma zamanı diye düşünüyoruz. Tahvil faizlerinde ise gelişmekte olan ülkelere kıyasla çok yüksek bir noktadayız, buradan sonra düşüş potansiyeli zayıf ancak yükselişin ivme kaybetmesini ve tahvil faizlerinin %13-%14 platosuna yerleşmesini bekleriz. Türkiye’nin 5 yıllık CDS risk priminin 200 seviyesi üzerinde yer aldığı noktada TL varlıkların global piyasalardaki düşük risk iştahına paralel olarak zayıf bir seyir izlemesi beklenebilir. Ancak kur ve faiz tarafında belirttiğimiz gibi kısa vadeli perspektifte zirveler görülmüş olabilir, makul geri çekilmeler yaşanabilir, portföylerde TL ağırlık yüksek tutulmalı diye düşünüyoruz.