Ekonomiye Giriş 101

Üniversitede ekonomi eği­timi almaya baş­larken, özellikle ilk yıl sürekli ola­rak arz-talep den­gesi üzerinde du­rulmasını başta ya­dırgamıştım. Daha sonra bu durumun ekonominin teme­lini oluşturduğunu ve tam olarak anlaşılama­dığı takdirde daha karma­şık konulara geçilemeye­ceğini öğrendim. Piyasada bir noktada fiyat oluşuyor­sa, oraya bizleri getiren arz ve talep koşulları nelerden meydana geliyor, hangi fak­tör aşağıya ya da yukarıya ne kadar bir etki yaratıyor.

Bunları özümsemeden aktarım mekanizmasına geçemeyiz. Enflasyon de­diğimiz nihayetinde fiyat­ların artış hızı, bunu yavaş­latmaya çalışıyoruz. Talep ağırlıklı olarak toplumun en zengin kesiminden geli­yor. Genelde gelir durumu­na göre beş parça şeklinde incelenir, en zengin %20 toplam harcamanın yarısı­nı yapıyor ülkemizde, yani geri kalan %80 kısım için faizleri yukarıda tutun, as­gari ücreti açlık sınırının altında tutun, ithalatı zor­laştırın vb. ancak resmin yarısına müdahil olabilir­siniz.

Tepedeki %20 aynı zamanda toplam servetin de %80 kısmına sahip ol­duğundan, oradan gelir ve servet kombinasyonu için­de bir vergi alınmalı. Bu kı­sım, zaten ‘aman faizde iyi fırsat var’ ya da ‘kredi kartı ekstrem şişmesin’ diyerek lüks tüketimden vazgeç­meyecek.

Para politikası ile gelinebilecek yerdeyiz

Yelpazenin diğer ucuna gittiğimizde de toplumun en fakir kesimi de mi­nimumda sadece gıda ve barınma ile haya­tını sürdürmeye çalı­şıyor. Bir insan gün­de bir ekmek tükete­rek doyuyorsa faizin yukarıda kalması vb. tercihlerini değiştir­mez. Yani sözün özü, para politikası ile ge­linebilecek yere gel­dik, ötesi pek yok, makro ihtiyati tedbirler kulağa hoş gelse uygulanabilirlik­leri her zaman soru işareti. Geriye buzdağının görün­meyen kısmı maliye politi­kası kalıyor.

Orada neler yapıyoruz, sürekli değişen gündem oraya gelmemize bir türlü fırsat tanımıyor, ülkede do­laylı vergiler toplamın üç­te ikisini oluşturuyor, ge­lişmiş ülkelerde ortalama bunun tam yarısı. Vergi­yi akaryakıttan, gıda ve te­mizlik malzemesi alandan değil bireylerin ya da şir­ketlerin gelirlerinden to­parlamalıyız, tüm dünyada olduğu ya da olması gerek­tiği gibi.

Yazara Ait Diğer Yazılar