AB’de savunma harcamaları artıyor
Son dönemde küresel ekonomide önemli paradigma değişikliklerine tanıklık ediyoruz. Donald Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte küresel ticarette oyunun kuralları değişmeye başladı. 1980’lerin başından beri teşvik edilen serbest ticaret yerini göreli korumacı ticarete bırakıyor.
ABD ticaret ortakları ile tarifeleri düzenleyen yeni anlaşmalar imzalıyor. Bu çerçevede Japonya ve AB ülkeleri ek %15’lik gümrük vergisi artışını kabul etti. ABD tarafı bununla da yetinmiyor, bu ülkelerle ABD’de doğrudan yatırım yapmaları konusunda da anlaşmalar yapıyor.
Harcamaları artırmayı kabul ettiler
Ticaret tarafında bu gelişmeler yaşanırken dış ilişkilerde de kartlar yeniden dağıtılıyor. ABD Avrupa’nın Rusya’ya karşı güvenliğinin sağlanması konusunda İkinci Dünya Savaşı’ndan beri önemli bir aktördü. ABD artık bu rolü üstlenmek istemiyor. Bu alanda maliyetin Avrupa ekonomileri tarafından karşılanması gerektiğini söylüyor. Gerçekten de AB ülkeleri ikinci dünya savaşından beri savunma harcamalarından ettikleri tasarrufları kendi iç refahları için kullanıyorlar. ABD artık bu duruma itiraz ediyor.
Avrupa ülkeleri de önümüzdeki dönemde savunma harcamalarını artırmayı kabul ediyor. Son yapılan NATO zirvesinde İspanya haricindeki ülkeler savunma harcamalarının milli gelire oranını %5’e yükseltmeyi kabul ettiler.
Peki savunma harcamalarındaki artış iktisadi olarak ne anlama geliyor? Bu konuda literatürde çeşitli çalışmalar bulunuyor. Bahçeşehir Üniversitesi Finansal Araştırmalar Merkezi asistanlarından Koray Özcan bu çalışmalar ve sonuçlarından bahseden bir not hazırlamış. Bulguları savunma harcamalarının genel olarak milli geliri artırıcı yönde olduğunu gösteriyor. Harcamaların üretimi artırmasında iki faktör etkili. Bunlardan ilki toplam talepteki artışa bağlı olarak milli gelirin artması. Kara, deniz ve hava araçlarının üretimindeki artış metal, taşıt, yazılım, kimya gibi sektörleri doğrudan olumlu etkileyecektir. Goldman Sachs’ın analizi savunma sanayi harcamalarının milli gelire %0.9 ile %1.5 arasında katkı sağladığını göstermektedir. Bir başka deyişle, savunma harcamalarının çarpan etkisi yüksek.
Savunma sanayi harcamaları ve bağlı olarak ARGE harcamalarının artması orta-uzun vade verimlilik artışlarına da neden oluyor. Geliştirilen teknolojilerin zamanla günlük hayata adapte edilmesi sonucu verimlilik ve üretim olumlu yönde etkileniyor. Bilgisayarların ortaya çıkmasını sağlayan erken dönem çalışmaların İkinci Dünya Savaşı sırasında yapıldığını unutmamak gerekir. Çalışmalar savunma harcamalarının uzun vadede toplam faktör verimliliğini %0.25 artırdığını gösteriyor.
Bahsettiklerimiz neticesinde savunma sanayi harcamalarında artışı benimsediğimiz düşünülmesin. Tam tersine, alternatif yatırımlar ile insanlığın refahını daha fazla artırmak mümkün. Fakat, mevcut küresel konjonktür bu durumu zaruri kılıyor.
Türkiye fırsatları değerlendirebilir
Avrupa’da savunma sanayi harcamalarının artması Türkiye ekonomisini nasıl etkiler?
AB ülkeleri, özellikle Almanya ile Türkiye sanayisinin önemli bağları var. Taşıt, kimya, metal gibi sektörlerin üretimi ile AB ekonomik aktivitesi arasında yakından ilişki var. Bu sektörler AB’deki savunma harcamalarından doğrudan etkilenirken, AB’deki gelir artışları neticesinde dolaylı yollardan da olumlu etkilenecektir. Diğer taraftan, AB tarafında savunma harcamalarının içeriğini tam olarak bilemiyoruz. Bu konu netleştikçe Türkiye için yaratacağı fırsatları daha iyi değerlendirebileceğiz. Türkiye’nin savunma sanayine etkileri konusu başlı başına bir uzmanlık konusu. Bu konu detaylı incelenip Türkiye için yarattığı fırsat ve riskler yakından takip edilmeli.
Bu aşamada temel soru AB’nin bir bütün olarak davranıp savunma birliği oluşturup oluşturamayacağı ve kamuoyunun bu sürece ne kadar destek vereceği. Ortak politikaların olmadığı bir ekonomik birlikte arzulanan sonuçlara ulaşılması zor görünüyor.