Açık kapandı, söylem zorlandı
Enflasyon eğiliminde kalıcı bir iyileşme için ekonomik aktivitede yavaşlama gerektiğini düşünmeye devam ediyoruz. Ancak bu hafta açıklanan ikinci çeyrek GSYH verileri, ekonomik aktivitenin tekrar potansiyel civarına yükseldiğini, dolayısıyla enflasyondaki düşüş sürecine desteğinin sınırlı kalacağını düşündürdü.
Oysa TCMB Temmuz PPK toplantısında “Yakın döneme ilişkin veriler, talep koşullarının dezenflasyonist etkisinin arttığını göstermektedir” demekteydi. Bu çerçevede, TCMB’nin 11 Eylül toplantısındaki yaklaşımı merakla bekleniyor.
Büyüme ikinci çeyrekte güçlü
GSYH, 2025 yılının ikinci çeyreğinde yıllık bazda %4.8 artarak %4.1 olan piyasa beklentisinin üzerinde gerçekleşti. Geçen yılın aynı dönemine göre daha fazla iş günü bulunmasına rağmen, takvim etkisinden arındırılmış büyüme %4.6 ile benzer seviyede geldi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış çeyreklik büyüme ise %1.6 ile önceki çeyrekteki %0.7’nin oldukça üzerinde gerçekleşti.
TÜİK, GSYH hesaplamalarında uluslararası standartlara uyum kapsamında yöntem ve veri kaynaklarını güncelleyerek bir revizyon yaptı. Önceki yıllardaki büyüme oranlarında değişiklik sınırlı kaldı. Örneğin, geçen yılın büyüme oranı %3.3’e revize edilerek yalnızca 0.1 puan artırıldı. Dolar bazında GSYH ise %2.7’lik sınırlı artışla 1.358 milyar dolara ulaştı.
2025’in ikinci çeyreğinde büyümeye en yüksek katkı 3.4 puan ile hanehalkı tüketiminden geldi.
Önceki çeyrekte 1.2 puana gerileyen bu katkının yeniden artması, ekonomide dengelenme söylemini zayıflattı. Sabit sermaye yatırımları 2.2 puan ile son dönemin en yüksek katkısını yaparken, kamu harcamaları 0.6 puan, net ihracat ise ithalattaki artış nedeniyle -1.4 puan katkı verdi. Stoklar ve istatistiki farklar ise büyümeye 1.2 puan katkı sağladı. Böylece büyüme kompozisyonu, güçlü iç talep ve yatırımlar ile zayıflayan dış talebin belirgin etkisini yansıttı.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre çeyreklik büyüme %1.6 oldu. Yıllık görünümün aksine, hanehalkı tüketimi son iki çeyrektir sınırlı da olsa negatif katkı yapıyor. Kamu harcamaları 0.6 puan, net dış ticaret ise 1.5 puan daraltıcı etki gösterdi. Çeyreklik büyümeye yatırımların katkısı 0.6 puan olurken, en büyük katkı 3.6 puan ile stoklardan geldi. Böylesi sert stok artışı, sonraki çeyrekte büyümeye belirgin daraltıcı etkide bulunması beklenir. Şimdilik öncü veriler böylesi bir yavaşlamaya işaret etmiyor.
Çıktı açığı kapandı
Ekonomi teorisinde çıktı açığı, ekonominin potansiyel üretimi ile fiili üretimi arasındaki farkı ifade eder. Potansiyelin üzerinde büyüme enflasyonist baskıları artırırken, potansiyelin altında kalmak fiyat baskılarını sınırlar.
TCMB, Temmuz Enflasyon Raporu’nda çıktı açığının yılın ilk çeyreğinde potansiyele ulaştığını, ikinci çeyrekten itibaren negatife döneceğini ve yılın son çeyreğinde -2’nin altına ineceğini tahmin etmişti. Bu görünüm enflasyondaki düşüşü destekleyici olarak sunulmuştu.
Biz ise yeni veriler ve varsayımlarımız ışığında çıktı açığını hesapladık. Bu yıl büyümenin %3.6, gelecek yılın ise %4 olacağı bir çerçeve kullandık. Buna göre, üçüncü çeyrekte çeyreklik büyümenin belirgin şekilde yavaşlamasının ardından, ekonominin potansiyel civarında seyredeceğini ve TCMB’nin daha hızlı bir toparlanmaya izin vermeyeceğini öngörüyoruz.
Çıktı açığı için iki yöntem kullandık. İlki %4.5’lik sabit potansiyel büyüme varsayımına dayanıyor. Buna göre, ikinci çeyrekte çıktı açığı dengeye gelmiş görünüyor. Üçüncü çeyrekte çeyreklik büyüme yatay kalırsa çıktı açığı ancak %1 civarında negatife dönebiliyor. İkinci yöntemde ise Hodrick-Prescott filtresi ile potansiyel büyüme patikasını tahmin ettik. Bu hesaplamada da %1 civarında olan çıktı açığının 2026’da hızla kapanarak pozitife geçmesi öngörülüyor.
Her iki yöntem de talep koşullarının enflasyona vereceği desteğin sınırlı kalacağına işaret ediyor. Bu tablo, TCMB’nin 11 Eylül PPK toplantısında faiz indirimlerini yavaşlatması veya makroihtiyati çerçevede sıkılaştırıcı önlemleri gündeme alması olasılığını artırıyor. Bu toplantıda harekete geçilmese bile sonraki toplantılardaki indirim hızı açısından daha temkinli bir dil kullanılacaktır.