Faiz indirim hızı daha da yavaşlar mı?

Ağustos sonunda, büyüme ve enflas­yon verileri açıklan­madan önceki yazımda (Faiz indirim hızı ya­vaşlar mı?), büyüme gö­rünümünde veya enflas­yonun ana eğiliminde beklenen yavaşlamanın gerçekleşmemesi du­rumunda, TCMB’nin 11 Eylül’deki PPK toplantısında faiz indirim hızını yavaşlatması gere­kebileceğini söylemiştim.

Beklentilerden güçlü gelen bü­yüme ve beklenenden yüksek çı­kan enflasyon sonucunda, faiz in­dirim hızında sınırlı da olsa bir yavaşlama gerçekleşti.

Şimdi ise yeni veri ve gözlemler, faiz indirim hızının daha da yavaş­laması hatta indirimlere ara veril­mesi ihtimalini gündeme taşıdı.

Eylül ayında enflasyon eğilimi yükseliyor

Bu konuda ilk önemli göster­ge, 3 Ekim’de açıklanacak eylül ayı enflasyonu olacaktır. Ay için­de internetten derlediğimiz veri­lere göre, eylül ayı TÜFE enflas­yonunun yüzde 2.6 olacağını tah­min ediyoruz. Bu durumda yıllık enflasyon yüzde 33.0’ten yüzde 32.5’e gerileyecek.

Gıda grubunda, son aylarda hız­lanan işlenmiş gıda fiyatlarında­ki artış Eylül’de ivme kaybetse de yüksek seyrini koruyor. İşlenme­miş gıda fiyatlarındaki artış ise sebze-meyve fiyatlarının öncülü­ğünde hızlandı. Buna göre aylık gı­da enflasyonunun geçen ayki gibi yüzde 3 civarında olmasını bekli­yoruz. Enerji grubunda, bu ay LPG ve tüp gaz fiyatları değişmezken akaryakıt fiyatları bir miktar yük­seldi. Doğal gaz ve elektrik tarife­lerinde genel bir değişiklik olmadı. Aylık enerji enflasyonunun yüzde 1 civarında olacağını hesaplıyoruz.

Temel mallarda otomobil, be­yaz eşya ve elektronikte fiyat ar­tışlarının önceki aya göre biraz hızlandığını görüyoruz. Giyim fi­yatlarının mevsimsel olarak yük­selmeye başlaması bekleniyor; ancak bu grupta belirsizlik her za­manki gibi yüksek.

Hizmetler tarafında, özel üni­versite ücretlerine yapılan zamlar ve yurt ücreti artışlarının belirgin etkisi olacak. İstanbul toplu taşı­ma ve servis ücretlerindeki zam­ların etkisi kısmen bu ay, kısmen gelecek ay yansıyacak. Lokanta fiyatlarındaki artış son aylardaki eğilimle paralel seyrediyor. Söz­leşme yenileme dönemi nedeniy­le kira enflasyonunun yükselişi­ni sürdürmesini bekliyoruz. Şe­hirler arası otobüs fiyatlarının ise mevsim etkisiyle biraz gerilediği­ni gözlemledik.

Sonuç olarak, C endeksine göre aylık enflasyonun yüzde 2.9, yıl­lık çekirdek enflasyonun ise yüz­de 33’ten yüzde 32.1’e gerilemesi­ni bekliyoruz.

Mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon oranları geçen ay TÜFE’de yüzde 2.5, C endeksin­de yüzde 1.8 olmuştu. Tahminle­rimiz, bu ay TÜFE’de aynı kalaca­ğını, C endeksinde ise yüzde 2.4’e yükseleceğini gösteriyor. Çekir­dek göstergedeki bu artış, geçen ay hafif gerileyen enflasyon ana eğiliminin yeniden yükselebile­ceğine işaret ediyor.

TCMB de geçen hafta yayımla­dığı PPK özetinde, bizim gözlem­lerimizle uyumlu olarak, Eylül’de tüketici enflasyonu üzerinde hiz­met ve gıda fiyatlarındaki artışın öne çıktığını, çekirdek gösterge­lerin ana eğiliminin ise bir miktar yükselebileceğini belirtmişti.

Piyasa faizleri, politika faizinden koptu

İkinci sorun, faiz seviyesi ile fi­nansal piyasalar arasındaki bağın zayıflaması. Mevduat faizleri, po­litika faizindeki 250 baz puanlık indirime rağmen pek gerilemedi. Bunun nedeni bankacılık düzen­lemeleri. Düzenlemeler, banka­ları TL mevduat payını kademeli olarak yüzde 65 seviyesine çıkar­maya, aksi halde ise yüksek ko­misyon ödemeye zorluyor.

Altın fiyatlarındaki sert artış, TL mevduatın payını artırma­yı zorlaştırıyor. Kapanan kur ko­rumalı mevduat hesaplarının da dövize geçme eğilimi yüksek. Bu durum, mevduat faizi ile politi­ka faizi arasındaki bağı koparıyor. Ayrıca çeyrek sonunun yaklaşma­sıyla bankaların bilanço büyütme eğilimleri de bu kopuşa katkıda bulunuyor.

Bir de varlık fiyatlarındaki artı­şın iç talep ve denge faiz üzerinde yükseltici etkileri var ki bu konu­yu Prof. Dr. İbrahim Ünalmış, ga­zetemizdeki 19 Eylül tarihli yazı­sında ayrıntılı olarak incelemiş.

Durma ihtimali zayıf, yavaşlama ihtimali yüksek

23 Ekim’deki PPK toplantısı­na kadar hâlâ zaman var. Geliş­melerin bu görece olumsuz hava­yı biraz yumuşatabileceğini dü­şünüyorum. Mevduat tarafında, çeyrek sonu geçtikten sonra piya­sanın bir miktar normalleşmesi beklenebilir. TCMB de altın fiyat­larındaki aşırı dalgalanmaların düzenlemeler üzerindeki baskısı­nı azaltacak adımlar atabilir.

Ekim enflasyonu, eylül kadar olumsuz bir görünüm sergileme­yebilir. Bu ay geçmişe endeks­li fiyatların (üniversite, yurt üc­reti gibi) enflasyona 0.5 puanın üzerinde katkı yaptığını hesaplı­yoruz. Ekim’de bu tür etkiler ol­mayacak. Ayrıca, son dönemde yükseliş hızı belirgin şekilde ya­vaşlayan kurlardan da olumlu bir katkı gelebilir. Gıda fiyatlarındaki artış hızının da son dönemde ya­vaşladığını gözlemliyoruz.

Bu şartlarda TCMB’nin ekim PPK toplantısında faiz indirim hızını 100–150 baz puan civarına yavaşlatması daha olası görünü­yor. Ancak beklentilerimizin ak­sine, ekim enflasyon eğilimi yük­sek seyreder ve mevduat faizleri de yüksek kalmaya devam ederse, indirimlere kısa bir ara verilmesi de yerinde olabilir.

Türkiye’nin başarılı dezenflas­yon süreci olan 2002 sonrasın­daki faiz kararlarını hatırlarsak, o dönemde de faiz indirimleri ke­sintisiz bir süreç olarak yaşanma­mış, araya mola ve yavaşlama dö­nemleri girmiş; ancak sonunda hedeflenen tek haneli enflasyon düzeyine ulaşılmıştı.

Yazara Ait Diğer Yazılar