Açlıktan ölmek mi, GDO yemek mi?

Mine ATAMAN
Mine ATAMAN Dünya israf atlası mine.ataman@dunya.com

Fao, depremin tarıma etkisini 5,1 milyar dolar olarak açıkladı. Antakya Ziraat Odası Başkanı Mehmet Muzaffer Okay gelişmeleri endişe yerine umutla değerlendiriyor. Okay; “bölgede her çiftliğin farklı bir deprem öyküsü var. Hayatta kalanların en büyük zorluğu finansmana erişim ve yeniden üretebilme motivasyonu” diyor.

Tohumlar, gübre ve araç gereçler, traktörler hala yıkıntılar altında. Türk Traktör’ün devlet destekli traktörleri belli bir indirimle onarma kampanyası maalesef bitmiş, uzatılmasını istiyorlar. Çırçır fabrikaları, soğuk hava depoları yıkılmış, seralar hasarlı, zeytin fabrikalarının çelik siloları kullanılamaz halde. Hasat edilen ürünler, gönüllü kuruluşlar tarafından alınsa da süt konusunda sorunlar hala devam ediyor.”

Okay; “Kuraklığın deprem etkisiyle birleşip tarımda çarpan etkisi yarattığını” ifade ediyor. DSİ’nin yoğun çalışmalarına rağmen su altyapısı bu yıl sulu tarımda ciddi mahsul kayıplarının yaşanabileceği endişesini doğuruyor. Bu minvalde, Tarım ve Orman Bakanlığı’na “kuraklığa dayanıklı darı vb tahıllar dağıtılarak, üretiminin desteklenmesi, çiftçi gelirlerinin korunması” konusunda çağrıda bulunuyor.

2023 Fao tarafından Dünya Darı Yılı ilan edildi. Tüm dünyada bir dizi darı yaygınlaştırma ve farkındalık çalışması yapılıyor. Darı tohumları dağıtılsa, kuraklığa dirençli darıya pozitif ayrımcılık yapılsa, tüm sofralarda bu yıl -çiftçinin umudu- darı pişse güzel olmaz mı? Okay’ın başka bir önerisi de yazın gelmesiyle bölgeye yapılan gıda yardımlarının bölgedeki çiftliklerden sağlanması yönünde. Her biri çok anlamlı ve uygulanabilir öneriler.

Tarım endüstrisi son yıllarda iklim felaketinin gölgesinde artan nüfusu nasıl besleyeceğini tartışıyor. Yeni teknolojiler, farklı alternatifler geliştirilse, bilimsel çalışmalar yapılsa da toplum gelişmeleri nasıl karşılayacak. Geçmişte beslenme kültürü binlerce yıl süren coğrafi ve demografik koşullarla şekillenirken şimdilerde iklim felaketi endüstrinin üzerinde olağanüstü baskı yaratıyor. Tarım ve gıda için üretilen her yeni teknoloji, bilimsel bilgi aktivist gruplar ve çevreciler tarafından yargılanıyor, hatta bazen bilimsel araştırmaların önü bile kesilebiliyor.

Kaynakları etkin kullanmak, verimi artırmak, çevreye zarar vermemek çok katmanlı zorlu bir problem. Çözüm önerileri çoğu zaman etik tartışmaları beraberinde getiriyor.

Aktivistlerin GDO ürün karşıtlığına karşı, Afrika’nın açlık doyuran her türlü besine ihtiyacı, evrenin hala en büyük ironisi.

Süper nem emici jeller ile kendi kendini sulayabilen topraklar, fotosentezi hekleyerek verimi artırmak, dikey tarım ile buğday üretmek… Benzer teknolojiler insan türünün geleceğini kurtarabilir mi?

Modern beslenme kültürü çoktan seçmeli sorular ve çeldiricilerle dolu. Bilim okuryazarlığında derece almışlar bile önyargı ve ideolojilerle örülü saptamalarıyla çoğu zaman doğru kararı veremiyor.

Çocuklarımıza GDO ürün yedirmeli miyiz? Sorumluluğu alabilecek var mı?

Açlıktan ölmek mi, GDO yemek mi?

Hangisi daha az acılı, daha faydalı. İnsan türü adına kim karar verecek? Argümanlar lobicilerin hegomanyasında, insan türü vicdanıyla cüzdanı arasında yıkıcı bir cenderenin çıkmazında. Keza gelecek en çok etik tartışmalarla gelecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dönüşüm balon oldu 13 Mart 2024
Haz damarı çatladı 21 Şubat 2024