Türkiye küresel tarım ticaretini doğru okuyamıyor, fiyatlama sorunu yaşıyor
Türkiye’nin fındıkta küresel ticareti yanlış okuması, Ferrero ile yaşanan son gerilimde açıkça görüldü. Rekabet Kurulu, Ferrero’nun 2025 için 45 bin tonluk fındık alım taahhüdünü 30 bin tona düşürdüğünü açıklarken, şirketin “planlama hatası yüzünden bunları yaşadığı” ima edildi.
Türkiye dünya fındık pazarında kan kaybediyor
Dünyada üretilen fındığın yüzde 25’ini alan Ferrero, Türkiye’nin en büyük alıcısı olmasına rağmen, rekolte düşüşü ve fiyat manipülasyonları nedeniyle uzun vadede Şili, ABD, İtalya ve Gürcistan gibi alternatif tedarikçilere yöneliyor. Türkiye hâlâ küresel üretimin yüzde 52’sini sağlasa da geçmişteki yüzde 70’lik payı düşerek güç kaybediyor. Kakao fiyatlarındaki artış, bitkisel beslenme eğilimi fındık pazarını büyütüyor ülkeler fındığa yatırım yapıyor.
Tarım ekonomistleri, “Türkiye’nin yüksek iç fiyat politikalarıyla küresel rekabet gücünü zayıflattığını, fındıkta lisanslı depoculuk, ölçek, verimlilik ve kalite sorunlarını çözmek yerine duygusal ve politik söylemlere sığındığını vurguluyor.”
Türkiye, fındıkta güvenilir tedarikçi konumunu kaybediyor
Ferrero’nun Türk fındığını dünya markasına dönüştürmedeki rolü görmezden gelinirken, “fındıkta suçlu kahramanlar” yaratılarak yapısal reformlar erteleniyor. Türkiye, küresel fındık pazarında liderliğini korusa da rekabet gücünü, güvenilir tedarikçi imajını ve uzun vadeli pazar hâkimiyetini kaybedebilir.
Küresel tarım ticareti oyunlar, manipülasyonlar ve kirli taktiklerle dolu. Küstüm oynamıyorum demek yerine diplomasiyi kullanmak ticaret müşavirlerinin işi olduğu kadar devletlerin de gücünü gösteriyor. ABD, Ticaret Bakanlığı İtalya makarna ihracatına yönelik damping soruşturması kapsamında Ocak ayından itibaren AB’den gelen mallara yüzde 15’lik mevcut gümrük vergisine ek olarak yüzde 92 gümrük vergisi uygulamaya hazırlanıyor. Muhtemel Trump’ın daha önceki vergileri gibi bu da ticaret savaşının bir enstrümanı olarak kullanılıp aslında uygulanmayacak ancak caydırıcı olacak.
İsveç’teki Göteborg Üniversitesi ve Amsterdam Üniversitesi’nden araştırmacılar, iklim değişikliği inkârcılarının tezlerine meşruiyet kazanmak için çevrimiçi paylaşımlarında “bilimsel estetik” kullanarak güvenilirlik izlenimi yarattığını ortaya koydu. Mega analize göre, geçmişte içeriğe odaklanan inkârcılar son yıllarda görsel stratejiye odaklanıyor.
Araştırmayı yürüten sosyolog Anton Törnberg ve hesaplamalı sosyal bilimci Petter Törnberg, proje kapsamında 2010 ile 2023 yılları arasında iklim hareketinin İsveç’teki 8 aktörünün 17.848 metin, ve görsel gönderisini analiz etti. Sonuçlar çarpıcıydı, “bilgilerin çoğu yanlı, yalandı ancak görünümleriyle bilimselmiş algısı yaratılmıştı.
Görsellere bakanlar, metinleri okuyanlar sanki gerçekmiş duygusuna kapılıyordu. Nötr renkler, teknik grafikler yanlış bilgileri gerçek ve doğruymuş gibi yansıtılıyor. Uzmanlara göre bu tekniğin adı “bilimsel estetik.” Kullanılan bilgiler, grafikler ve görseller sanki gerçek bir makaleden alınmış gibi gösteriliyordu. Yerleşik bilime şüphe düşürmek için verilerin çarpıtılmasına “bilimsel taktik” deniyor. Belgeler TikTok, Youtube, Instagram gibi” sosyal mecralarda çoğaltılarak tüm dünyaya servis edilmişti.
Analize göre, ağlayan, bağıran, dünyaya seslenen aktvivistlerin görselleri ve videoları paylaşılarak iklim aktivistleri duygusal, taraflı, aşırı politik ve mantıksız olarak gösterilmeye çalışılıyor. İklim inkârcıları ise tarafsız, bilimsel, objektif, vatansever gösteriliyor. İklim inkârcıları, ellerindeki çakma belgeleri sallayarak İklim Kanunu gibi kanunları savunanları “vatan haini, dış mihraklar tarafından para yedirilen, çiftçi düşmanı” olarak göstermeye çalışıyor.
İklim inkârcılığının dayanılmaz çekiciliği
Uzmanlara göre, “yanlış bilginin etkili olmasının nedeni, çoğu zaman alternatif ‘gerçekler’ sunması değil. İklim inkârcılarının, “çekici, duygusal ve estetik olarak ikna edici bir hikâye anlatmalarında.”
İklim krizi ile ilgili bilimsel mutabakat
İklim inkârcıları yeni stratejilerle yola devam ederken Amerikan Bilim İlerlemesi Derneği, “iklim bilimcilerin yüzde 97'sinin, kanıtlara dayanarak, iklim felaketinin gerçek olduğu noktasında hemfikir olduğuna dair” bir makale yayınladı.
Dünyayı kahramanlar değil gerçeğe inananlar kurtaracak
Velhasıl, Fındıkta “dış mihrak” söylemiyle, iklimde “bilimsel estetik” hileleriyle gerçekleri eğip büküyor, kendi hikâyemizi kahramanlıkla süsleyip alkışlıyoruz. Oysa ne Ferrero ne de iklim savunucuları bu masallarda olduğu gibi mutlak iyi ya da kötü. Asıl mesele, gerçeğin cazibesini kaybettiği, algının yönetildiği bir dünyada, duygusal konfor alanımıza sığınarak sorumluluklarımızdan kaçmamız.
Bugün tarımda da iklimde de ve hatta hayatın tüm alanlarında benzer yanılsamaların içindeyiz. Gerçekle yüzleşmek yerine, “biz” duygusunu yaşatan komplo anlatılarını tercih ediyoruz. Hakikatin yerini alan kolektif illüzyon, sadece fındıkta değil, elimizden toprağı, suyu ve bilimi alıyor. Dünyayı kurtaracak olan yeni kahramanlar değil, gerçeği görmekten korkmayan, sahici sorumluluk alan insanlar olacak.