Seralarda verim sıcaklık nedeniyle düştü

Plant Biology dergisinde yayınlanan bir makaleye göre, “Türkiye’de yüksek teknoloji seralarda domates üretimi, ik­lim kaynaklı sıcaklık etkisiyle yüzde 12,5 verim kaybı yaşadı. Türkiye’nin iklim de­ğişikliği karşısında en dayanıklı alanı se­racılığın bile ne kadar kırılgan olduğu or­taya çıktı.

Türkiye’nin en güçlü kası sera baskı altında

Araştırmaya göre, “2023 yılında sera­larda, su tüketimi %30, gübre tüketimi %24, elektrik tüketimi %19 arttı. “Üretici­lerin %76’sı iklim kontrolünde zorluk ya­şarken, %62’si kalite kaybı nedeniyle satış fiyatlarının düştüğünü” ifade ediyor.

Dikey tarım efsane mi?

Türkiye’de sera domateslerinde verim kaybı tartışılırken dünyadan gelen yeni bir araştırma seracılığın iklim felaketiy­le mücadelede zorluklarını ortaya koyu­yor. Araştırmaya göre, çiftliklerde yetişen domateslerin karbon ayak izi geleneksel çiftliklere kıyasla iki kat fazla. Kentlerin gıda kırılganlığını ve ülkelerin gıda ba­ğımsızlığını desteklemek amacıyla öneri­len seracılık çevresel etkileri açısından ve kaynak kullanımı bakımından düşünüldü­ğü kadar masum olmayabilir. Yer tasarru­fu, zararsız, böceksiz, az pestisitli, düşük girdili gibi şatafatlı sıfatlarla pazarlanan dikey tarım efsanesi çökebilir mi? Dünya­yı kurtarması beklenen dikey tarımın kar­nesindeki zayıflar fırsat alanlarına dikkat çekiyor.

Dünyayı kurtaracak dikey tarımın karbon ayak izi yüksek

Food and Energy Security dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, “bir kate­gori hariç diğer tüm alanlarda dikey tarım ile üretilen marulun karbon ayak izi daha yüksek.” Araştırma, İngiltere, İspanya’da­ki mineral toprak ve turbalıklardaki üre­tilen marullar ve hidroponik tarımla üre­tilen marullar karşılaştırıldı. Her çiftlik için yaşam döngüsü analizi yapıldı, ara­zi, su, yakıt tüketimi, emisyonlar ve besin kirliliği gibi çeşitli kriterler incelendi.

Dikey tarım sadece su kullanımında avantajlı

Su kullanımı, İspanya’daki en yoğun su kullanan marul çiftliğinden sekiz kat da­ha düşüktü. Ancak dikey tarımın emisyon oranı normal tarlaya göre 8 kat fazla. Di­key tarımda emisyon kilogram başına 4,71 CO2 eşdeğer iken tarla çiftliklerinde 0,59 CO2 olarak tespit edildi.

Dikey tarım çok enerji harcıyor

Karbon ayak izinin yüksek olma nede­ni, yüksek enerji talebi ve kullanılan jüt lifinin ormansızlaştırmaya neden olma­sı.” Uzmanlara göre, jüt yerine ceviz lifi kullanmak dikey tarımın arazi ayak izini yüzde 95 azaltabilir. Dikey marul çiftlik­lerinin aydınlatılması, ısıtılması ve soğu­tulması için devasa enerji ayak izleri olu­şuyor.

Seracılık inovasyon yapmalı

Verim kaybı az gibi dursa da Tarım Or­man Bakanlığı verilerine göre 532 bin de­karlık bir üretim alanındaki toplam kayıp önemli. Enerji ve su kullanımındaki çift haneli yükselme, ciddi maliyet artışı an­lamına gelirken, seracılıkta inovasyon ge­rekliliğini ortaya koyuyor

Dikey tarımda marul verimi yüzlerce kat yüksek

Karbon ayak izi yüksek olmasına rağ­men, dikey marul çiftlikleri metrekare ba­şına 97,3 kilo marul üretirken, açık alan­da 3,3 kilo ürün alınıyor. Araştırmacı Zoe Harris’e göre, “dikey marul tarımının ara­zi kullanım etkileri ve enerji maliyeti dü­şürülürse, arta kalan arazilerde doğa ken­dini onarabilir, biyoçeşitlilik artar.”

Velhasıl, hiçbir şey göründüğü gibi de­ğil. Seralar ve dikey tarım gibi yeni tarım yaklaşımları umut verici yenilikler sunsa da sıcaklık kaynaklı verim düşüşleri, artan enerji-girdi maliyetleri ve göz ardı edilen karbon ayak izleri, örtü altı tarımın kırıl­ganlığını gözler önüne seriyor. Mühendis­liğin elinde sihirli değnek yok. Çözüm ho­mosapensin üretim ve beslenme kültürün­de yapacağı akıllı ve etik değişikliklerde.

Yazara Ait Diğer Yazılar