Altın fiyatları makro dengeleri zorluyor

Türkiye’de altının gelenek­sel olarak önemli bir yatırım aracı olması ve kayıt dışı stok tu­tarının büyüklüğü, son dönemde­ki fiyat artışının birçok kanaldan makro dengeleri etkilemesine yol açmıştır.

Bunun boyutuyla ilgili resmi bir veri yayımlanmamış olsa da, daha önceki yazılarımda da ay­rıntılı olarak anlattığım gibi, dış ticaret ve yurt içi üretim verileri kullanılarak tahmini bir rakama ulaşılabilmektedir.

Kasım verileri ile yaptığımız en son hesaplamalara göre, yurt içindeki toplam altın stoku 4,262 ton (570 milyar dolar) düzeyin­dedir. Ancak bu miktarın tama­mının yastık altı altın olmadığı görüşündeyiz. Bu stokun 588 to­nu mevduat, 592 tonu ise Hazine ve TCMB sahipliğindedir. Geriye kalan 3,082 tonun kayıt dışı fizi­ki altını yansıttığını tahmin edi­yoruz.

Cari açıkta baskı artabilir

2023 yılı başlarında 500 ton seviyelerine kadar çıkan altın stokundaki yıllık artış hızı, 2024 ortalarına kadar gerilemiş ve son dönemde yıllık 170 ton civarında istikrar kazan­mıştır.

Altın fiyatları mev­cut seviyelerini korur­sa, önümüzdeki sene mü­cevher ihracatı dahil net altın ithalatının faturası 23 milyar dolar seviyele­rine ulaşabilir. Kasım iti­barıyla, son 12 aylık dö­nemde mücevher ihracatı dahil net ithalat 14,5 milyar dolar düzeyindedir. Bu da önümüzde­ki sene, güçlü seyreden iç taleple birlikte, cari açık üzerinde önem­li baskı yaratabilir.

Kayıt dışına kayış azaldı

Son dönemde önemli bir deği­şiklik daha olmuştur. Altın sto­kundaki artış, daha önce ağırlıklı olarak yastık altına, yani kayıt dı­şına kayarken; son dönemde artı­şın kaydi kanallarda yoğunlaştığı izlenmektedir. Bu durum, finan­sal sisteme yönelik artan güve­nin bir göstergesi olarak değer­lendirilebilir.

Daha ayrıntılı olarak inceler­sek, son 1 yıldaki 165 tonluk al­tın stokundaki artışın 87 tonluk ağırlıklı kısmı altın mevduatında gerçekleşmiştir. Buna ek olarak, TCMB’nin altın stoku 36,7 ton ar­tarken, Hazine’nin stokunda 15,8 ton düşüş olmuştur. Bunların dı­şında kalan yastık altı altın sto­kunda ise tarihsel olarak oldukça düşük sayılabilecek 57 tonluk bir artış görülmüştür. (Grafik 1)

Gelir etkisi güçleniyor

Bir diğer önemli konu ise altın stokunun değer değişimi ve bu­nun yarattığı gelir etkisidir. Al­tın fiyatlarında devam eden yük­seliş, altın stokundan elde edilen kârın artmaya devam etmesine neden olmuştur.

Daha önceki yazılarımda yön­temsel ayrıntılarını verdiğim he­saplamalarımıza göre, son 1 yıllık dönemde altın stokundan elde edilen toplam kâr 202 milyar do­lara ulaşmıştır. Bunun 148 mil­yar dolarlık kısmı yastık altı al­tından, 26 milyar dolarlık kısmı da altın mevduatından kaynak­lanmıştır. TCMB ve Hazine’nin sahipliğindeki altından elde edi­len kâr ise 28 milyar dolar düze­yindedir ki bu da döviz rezervle­rine yansımıştır. (Grafik 2)

Altın kaynaklı toplam kârın GSYH’ye oranı %12,8 seviyesin­dedir. Sadece özel kesimin (yas­tık altı ve altın mevduatı) elde et­tiği 174 milyar dolarlık kâr bile GSYH’nin %11’i düzeyindedir. Bu kaynaktan elde edilen gelir, bu yı­lın genelindeki yüksek faiz oran­larına rağmen güçlü seyreden iç talebin nedenlerinden biri olarak düşünülebilir.

Son dönemde faizlerdeki dü­şüş ve özellikle tüketici kredile­rindeki artış ile birlikte değer­lendirildiğinde, önümüzdeki dö­nemde talep görünümü daha da güçlenecek gibi gözükmektedir. Bu durum, zaten düşme yönünde oldukça inatçı bir seyir izleyen enflasyonu olumsuz etkileyebi­lecektir.

 Altın fiyatları makro dengeleri zorluyor - Resim : 1Altın fiyatları makro dengeleri zorluyor - Resim : 2

Yazara Ait Diğer Yazılar