Balıkçı köyünden otomotiv dönüşüm merkezine: ‘Made in China’ ve Shenzhen
1985’te nüfusu bir milyarı henüz aşmışken, sadece 5 binin biraz üzerinde binek araç üreten Çin’in otomotiv sektörü, küresel otomobil pazarının yarısından fazlasını karşılayabilecek olağanüstü bir kapasiteye ulaştı. Bugün dünyada üretilen her üç elektrikli araçtan ikisi Çin menşeli. Küçük bir balıkçı köyü iken 40 yılda küresel ekonomik güç merkezine dönüşen Shenzhen’i yakın plana aldık.
Çin, 2009 yılında en büyük otomotiv pazarı haline geldi ve 2024'te 31 milyon satış rakamına ulaşarak, ABD ve AB'nin toplamından önemli ölçüde daha fazla satış gerçekleştirdi. Bu sürecin öncesinde Çin endüstrisi, uzun bir süre boyunca Avrupa, Japon ve Amerikan markalarıyla kurduğu ortak girişimler aracılığıyla yalnızca kendi iç pazarı için üretim yapmıştı.
Çinli elektrikli otomobil üreticileri, Çin dışında da önemli başarılar elde etmeye başlarken, Çin 2024’te toplam 31 milyon araçlık üretimiyle yeni nesil elektrikli araçlarda küresel liderliği de kapsayan dünyanın en büyük otomotiv üretim sektörüne sahip konuma geldi. Bugün küresel ölçekte üretilen her üç elektrikli araçtan ikisi Çin menşeli. 1985’te Çin, nüfusu bir milyar sınırını henüz aşmışken, sadece 5 binin biraz üzerinde binek araç üretmişti. Kırk yıl sonra, ülke geriye dönüp baktığında, stratejik olarak önemli görülen ve ulusal ekonomiye önemli katkı sağlayan bir otomotiv üretim sektörünün ilerici gelişimini yarattıklarını görebiliyoruz.
Peki, Çin'in otomotiv sektörü bugünkü noktaya nasıl geldi? Bu yükselişi hangi dinamikler besliyor ve gelecekte ne hedefliyor?
Balıkçı köyü iken küresel ekonomik güç merkezi oldu
Shenzhen, 40 yıldan biraz fazla bir sürede küçük bir balıkçı köyünden küresel bir ekonomik güç merkezine dönüşürken, son dönemde özellikle yenilikçi, kapsayıcı, genç ve yüksek teknoloji odaklı ekosistemiyle bu dönüşümü şekillendiren ve sürdüren bir rol üstleniyor.
Çin’in Guangdong eyaletine bağlı, altı şehir ve özel ekonomik bölge statüsüne sahip olan Shenzhen, Ocak 1979’da eski Bao’an İlçesi’nin temelleri üzerinde, Çin’in borsa piyasası merkezi ve önemli bir uluslararası ticaret merkezi oluşturma hedefiyle kuruldu. 1980’de ise ülkenin ilk Özel Ekonomik Bölgesi olan ‘Shenzhen Özel Ekonomik Alanı’ yine bu şehirde hayata geçirildi. Dünyanın en hızlı büyüyen yerleşkelerinin başında gelen şehir, günümüzde dünyanın en kalabalık 15’inci şehri. Shenzhen, ‘dünyanın fabrikası’ olarak bilinirken, televizyonlar, klima üniteleri, cep telefonları ve dronlar dahil olmak üzere dünyadaki elektronik ürünlerin yüzde 90'ı Shenzhen'de üretiliyor. 2023’te Çin'in güneyindeki Guangdong eyaletindeki üreticiler yaklaşık 5,2 milyon otomobil üretti. Şanghay, Anhui ve Chongqing de önemli üretim rakamlarına katkıda bulunan bölgeler oldu.
Şehir, dünyanın elektronik alet talebine paralel olarak büyümeye devam etti. Şu anda ise Çin'in en büyük ve en zengin şehirlerinden biri konumda. Ülkenin en yüksek emlak fiyatlarına, Çin'deki en yüksek kişi başına düşen GSYİH'ye sahip ve en fazla milyarderin bulunduğu küresel şehirler listesinde 8’inci sırada yer alıyor. Birçoğu tamamlanmış, birçoğu ise hâlâ inşaat halinde olan parlak gökdelenler, Shenzhen’in 30 yıl önce Çin’in yurt dışı yatırımcılara açılma çabalarını desteklemek amacıyla tercihli politikalar sunan ilk özel ekonomik bölge olarak seçilmesiyle hızla artmaya başladı.
‘Made in China’dan “Çin’de tasarlandı”ya geçiş
Dünyanın üretim üssü olmaktan memnun olmayan Shenzhen, yüksek teknoloji inovasyonunda dünya lideri olmayı ve "Çin'de Üretildi"den "Çin'de Tasarlandı"ya geçişin yükselen yıldızı olmayı hedefliyor. Şehir hâlihazırda telekomünikasyon şirketi, akıllı telefon üreticisi ve internet devi Tencent gibi büyük yüksek teknoloji şirketlerine ev sahipliği yapıyor ve ayrıca dünyanın en büyük drone üreticisi ve robot kiti üreticisi de burada yer alıyor.
1970'ler ve 1980'lerdeki bir dizi gelişme, ortak girişim şirketlerinin kurulmasıyla sektörün genişlemesine ve başarısına katkıda bulundu. Bu başarıda elbette o dönemlerde Çinli otomobil üreticileri ile yurt dışındaki üreticiler arasında kurulan ortak girişimlerin rol oynadığını görmekteyiz. Üretimi kesinlikle artırsa da kritik içten yanmalı motor kapasitesini Çinli ortaklara aktarma niyeti büyük ölçüde başarısız oldu. Ülkede lider otomotiv şirketlerini geliştirmek amacıyla ortak girişimlerin yaygınlaşması, Çin otomobil üreticilerinin tarihine dayanan köklü bir gelenekten kaynaklanıyor.
Sanayi politikası, stratejik yönlendirme ve destek
Dinamik sanayi politikası, stratejik yönlendirme ve destekle birleşince, otomotiv sektörünün küresel büyümesine katkıda bulunuyor.
Çin, 1985’e gelindiğinde yalnızca yaklaşık 5 bin 200 binek otomobil üretiyordu. Otomotiv sektörünü canlandırmak amacıyla Temmuz 1979'da Çin ve Yabancı Yatırım Kullanarak Ortak Girişim Yasası yürürlüğe kondu. Bu yasa, daha gelişmiş ülkelerden yabancı teknoloji ve sermayenin çekilmesinde ve entegre edilmesinde etkili oldu.
1980'lerin ortalarında Çin, hem ABD'li hem de Avrupalı otomobil üreticilerini Çin'deki ortak girişimlere yatırım yapmaya hızla ikna etti. Çin hükümeti 1989’da, ülkenin otomotiv endüstrisini konsolide etti ve üç tam seri üretici ve üç orta ölçekli üretici altında birleştirdi. Günümüzde büyük Çin otomotiv üreticilerinin de geçmişi o tarihlere dayanır.
Çin, 1994’te yabancı otomobil üreticilerinin ülkede iş yapabilmeleri için Çinli ortaklarla ortak girişim anlaşmaları yapma zorunluluğunu resmileştiren Otomobil Endüstrisi Politikası'nı açıkladı. Yabancı şirketler, bu anlaşmalarda en fazla yüzde 50 hisseye sahip olabilecek ve ayrıca Çin'de üretilen herhangi bir araç türü için en fazla iki ortak girişim kurabilecekti. Bu politika, yerli otomotiv endüstrisini korumak ve geliştirmek, yerel firmaların teknoloji transferinden faydalanmasını ve önemli yönetimsel uzmanlık kazanmasını sağlamak amacıyla tasarlanmıştı.
Elektrikli araçlar özellikle Çin’de artık kitlesel olarak benimsenirken, Çin pazarındaki hızlı yükselişleri, ülkenin endüstriyel altyapısını genişletmeyi hedefleyen ve kilit sektörleri belirleyen ‘Made in China 2025’ stratejisiyle tetiklendi. Çin hükümeti, 2009’dan bu yana elektrikli araçlar ve otomotiv sektörüne büyük destek verdi.
Elektriklide 7 yılın birincisi japonya’yı geride bıraktı
Çin, 2023’te ilk kez dünyanın en büyük otomobil ihracatçısı oldu ve elektrikli araçların güçlü yurt dışı satışları sayesinde Japonya'yı yedi yıllık birinciliğinden sonra geçti. Japonya'nın otomotiv devleri ve Avrupa’nın büyük otomotiv üreticileri farklı stratejiler benimsese de Çin, elektrikli araçlar üzerindeki sıkı çalışma stratejisinden vazgeçmedi.
Diğer tüm otomobil üreticileri geçmiş başarılarına bağlı kalmaya çalışırken, ekosistem hızlı dönüşümle öncü rolünü sürdürmeye devam ediyor. Bu değişim, yakın zamanda üç büyük Japon üreticinin birleşmesine kadar uzanırken, Avrupa’da ise büyük otomotiv devleri işçi çıkarmak ve fabrikalarını kapatmak zorunda kalıyor. Özellikle elektrikli araçların hızla yaygınlaşması ve otonom araçların kısa sürede yüksek teknolojiye ulaşması, şaşırtıcı bir gelişim olarak karşımıza çıkıyor. Çin'in bir raporuna göre, Shenzhen'deki elektrikli araçların genel penetrasyon oranı şimdiden yüzde 60'ı aştı ve bu da 17 milyondan fazla nüfusa sahip güney Çin şehrini, dünyada yeni enerji araçları için bir numaralı şehir haline getirdi. Shenzhen, aynı zamanda dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi olan Çinli pil ve otomotiv devinin merkezi konumunda.
Otomotivin amiral gemisi
Çin, yılda 40 milyondan fazla içten yanmalı motorlu otomobil üretme kapasitesine sahip. Raporlar, Çin'in 2024 rakamlarına göre yaklaşık 20 milyon elektrikli araç üretme kapasitesine sahip olduğunu gösteriyor. Üretim, şu anda yılda yaklaşık 4 milyon araç artarken ve Çinli firmalar yoğun yatırımlarını sürdürürken, Çin’in 2025 sonuna kadar yaklaşık 25 milyon elektrikli araç üretme kapasitesine ulaşması bekleniyor. Çin’in artık küresel otomobil pazarının yarısından fazlasını, yani yılda yaklaşık 90 milyon aracı karşılayabilecek benzersiz ve olağanüstü bir kapasiteye sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Çin'in iç pazarı yaklaşık 25 milyon araçtan oluşuyor ve aslında büyümüyor; bu nedenle artan iç elektrikli araç satışları, içten yanmalı motor kapasitesini ihracat için giderek daha fazla serbest bırakıyor. Çin'de elektrikli araçlara yönelik yoğun yönelim göz önüne alındığında, geleneksel otomobillere yönelik iç talebin önümüzdeki yıl 10 milyon aracın oldukça altında kalması muhtemel görünüyor.
Çin’in geleneksel otomotiv sektörü, büyük yabancı firmalar ile genellikle devlete ait Çinli ortakların kurduğu ortak girişimlerin (JV) hakimiyetinde bulunurken, artan otomobil talebi Çin’in üretim kapasitesini önemli ölçüde artırmasını sağladı ve bu da sektörün hızlı gelişimini destekledi.
Otomotivde geleceğin anahtarı
Otomotiv ekosistemindeki dönüşümün başarısı, dış ticaret, korumacılık, gümrük duvarları ve tartışmaları bir yana bırakıp, endüstrinin beklentilerini ve uluslararası iş birliği potansiyeli için ülkelerin otomotiv endüstrisinin geleceğinde ortak büyüme ve fayda üzerine kuracakları bir gelecek ile mümkün olacak.
Artık kesin olan bir diğer gerçek ise ülkelerin politikalarını otomobil ihracatının gelişiminden fırsat yaratacak şekilde yeniden tasarlayarak; üretim, nakliye ve ticareti birbirine bağlayan entegre bir endüstriyel küme oluşturmayı hedefleyecekleri. Bu yeni yaklaşım, dünya standartlarında mobilite çözümleri sunan, sürdürülebilir ve yaşanabilir şehirlerin inşasına da öncülük edecek. Otomotiv ekosistemini büyütmek; ihracat sigortasını iyileştirmek, vergi iadelerini hızlandırmak ve finans ekosistemini otomobil alıcılarına yönelik tüketici finansmanı sağlamaya teşvik etmek gibi destekleyici hizmetlerle mümkün olacak. Bu kapsamda otomobil ihracatçılarına sunulan bu hizmetler sektörün gelişimini hızlandırırken, lojistik de büyük filolarla daha fazla araç taşıma kapasitesi sunarak stratejik bir rol üstlenecek.