“Batı Cephesi” bildiğimiz gibi

Fikret AYDEMİR
Fikret AYDEMİR fikret.aydemir@dunya.com

Oturdum hesapladım. Brüksel’de 100’ün üzerinde devlet ve hükümet başkanlarının katıldıkları Avrupa Birliği Zirvesi takip ettim şimdiye kadar.

Onlarca da NATO Zirvesi. 2 bin 500 liderler buluşmasında yaklaşık 500 farklı devlet ve hükümet başkanları katıldı bu zirvelere. 1997’den bu yana, Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Deniz Baykal, Necmettin Erbakan, Recai Kutan, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan bütün Türk politikacıları ile karşılaştım, haberlerini yaptım.

Geçen hafta, AB liderleri yine ve yeniden başkent Brüksel’de bir araya geldiler. AB Zirve sonuç bildirgesinin özellikle Türkiye ve Kıbrıs paragraflarına bakınca hamamın da tasın da aynı olduğunu görmek çoğu kez acı veriyor insana.

Aradan geçen onca yılda tek değişenin isimler olması insana “bu ne tuhaf çelişki anne” hissi yaşatıyor. AB Zirvesi’ne başta AB Konseyi Başkanı Charles Michel, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg olmak üzere bütün üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları katıldı. AB ülkelerinin liderleri Ukrayna ve göç ağırlıklı gündemle toplandı bir kez daha. Bir de dün başlayan ve bugün de devam edecek olan NATO’nun Vilnius Zirvesi konuşuldu.

2005’te de 2023’te de aynı cümle

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen göç konusunda, AB'nin dış sınırlarının güçlendirilmesi, kaçakçılarla mücadele ve menşe ülkelerin ekonomik istikrarına yatırım yaparak düzensiz göçü önleme alanlarında üç rapor sundu.

Yunanistan açıklarında iki hafta önce yaşanan göçmen teknesi faciasına işaret eden von der Leyen, “İşte asıl amacımız, bu organize suçu durdurmak” dedi. Oysa, 2005 Selanik Zirvesi’nde de aynı ifadeler kullanılmıştı. 2005’ten beri düzensiz göçle mücadelede bir arpa boyu gidil(e)medi.

Türkiye paragrafı

AB liderleri, ikinci gününde devam eden toplantılarında “dış ilişkiler” başlığı altında Kıbrıs sorunu ve Türkiye ile ilişkiler konusunu ele aldı. AB Zirvesi’nde AB liderleri, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması konusundaki istekliliklerini ifade etti.

Liderlerin kabul ettiği ortak bildirinin Türkiye paragrafında 2021 yılına atıfta bulunularak, “AB Konseyi, Türkiye’de yapılan son seçimlerin ışığında, AB Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonunu, AB Konseyi tarafından belirlenen araç ve seçeneklere dayanarak, stratejik ve ileriye dönük şekilde ilerlemek amacıyla AB-Türkiye ilişkilerinin gidişatına ilişkin bir rapor sunmaya davet ediyor” denildi.

AB liderleri, 2021 yılında düzenlenen zirvelerde, AB’nin, Türkiye ile kademeli, orantılı ve geri dönülebilir şekilde iş birliğini geliştirmeye, Türkiye ile göç, sağlık, iklim, terörle mücadele ve bölgesel meseleler gibi karşılıklı ilgi alanlarında yüksek düzeyli diyalog başlatmaya hazır olduklarını belirterek, göç yönetimi konusunda Türkiye ile ilişkilerin güçlendirilmesini, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik yetkilendirme için teknik çalışmaların başlamasını talep etmişti.

Kıbrıs da aynı…

Sonuç bildirisinin Kıbrıs cümlesi de “AB Konseyi, Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler (BM) çerçevesi içinde ilgili BMGK kararları uyarınca ve AB’nin dayandığı ilkeler ve müktesebat doğrultusunda kapsamlı şekilde çözülmesine olan bağlılığını sürdürüyor.

AB, müzakerelerin hızla yeniden başlatılması çağrısında bulunuyor ve elindeki tüm araçlarla BM öncülüğündeki sürecin her aşamasını desteklemede aktif rol oynamaya hazır” şeklinde.

Bu cümleyi okuyunca tam yirmi yıl önce 10 Mart 2003 tarihinde Lahey’deki 20 saatlik görüşme geldi aklıma… Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’nın adını aldığı “Annan Planı”nın ilk görüşmeleri Hollanda’nın Lahey kentinde yapıldı.

BM Genel Sekreteri Annan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen görüşmelere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Güney Kıbrıs Rum lideri Tassos Papadopulos’un katıldığı toplantı aralıksız 20 saat sürdü.

Pazartesi günü sabah 9’da başlayan görüşmeler, salı sabahı saat 5’te BM Kıbrıs Temsilcisi Alvaro De Soto’nun “Acıdır ki barış çabaları başarılı olamadı. Yolun sonuna geldik” açıklaması ile son buldu.

Annan New York’a, Denktaş ve Papadopulos, Kıbrıs’a ve biz de geri Brüksel’e döndük. Gerisini hepimiz biliyoruz. Annan Planı referanduma sunuldu, Türk kesimi “evet” derken Rum kesimi “hayır” dedi. Yine de Kıbrıs AB üyesi oldu. Ada’da sorunlar hala devam ediyor… Yani ezcümle, “Batı Cephesi” bildiğiniz gibi…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şükran duyuyoruz… 29 Mayıs 2024