Bütçede ilk dört ayda yüksek açık
Dünyada küresel ticaret savaşları ve içeride siyasi gerilime bağlı olarak ekonomide kırılganlık ve belirsizliklerin zirve yaptığı nisan ayında merkezi yönetim 174,7 milyar lira bütçe açığı verdi, yılın ilk dört ayındaki açık 885,5 milyar lira ile rekor bir düzeye ulaştı. Böylece yılın tümünde öngörülen 1,9 trilyon liralık bütçe açığının yarıya yakını ilk dört ayda verilmiş oldu.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, nisanda merkezi yönetim bütçe harcamaları geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 46,3 artışla 1 trilyon 132,1 milyar lira oldu, bütçe gelirleri ise yüzde 60,7 artışla 957,4 milyar lirada kaldı. Nisan ayında faiz dışı bütçe harcamaları yüzde 32,1 artışla 871,5 milyar lira olurken, faiz ödemeleri yüzde 128,6’lık bir artışla 260,7 milyar lirayı buldu. Aylık bazda 175 milyar dolayında bütçe açığına karşılık, faiz dışı bütçe dengesi ise 85,9 milyar lira fazla verdi. Geçen yıl aynı ayda bütçe açığı 177,8 milyar lira olurken, faiz dışı denge de 63,8 milyar lira açık vermişti.
Dört aylık açık yıllık hedefin yüzde 46’sı
Ocak-nisan dönemleri itibarıyla bütçe harcamaları yüzde 45,3 artışla 4 trilyon 249,7 milyar ve bütçe gelirleri ise yüzde 50,7 ile daha yüksek oranda artarak 3 trilyon 364,2 milyar lira oldu. Bütçe gelirlerinin bütçe giderlerini karşılama oranı yüzde 76,4’ten yüzde 77,2’ye yükseldi. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 28,1 büyüyerek 885,5 milyar lira olan bütçe açığı, yılın tümünde öngörülen tutarın yüzde 45,9’una ulaştı.
Ocak-nisan dönemindeki bütçe giderlerinin 3 trilyon 525,1 milyar lirasını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 37,7 artan faiz dışı harcamalar oluştururken, aynı dönemde faiz ödemeleri yüzde 98,8’lik artışla 724,6 milyar liraya ulaştı. Toplam bütçe giderleri içinde faizin geçen yıl ilk dört ayda yüzde 12,5 olan payı bu yıl yüzde 17,1’e yükseldi. Faiz giderinin vergi gelirine oranı da yüzde 19,9’dan yüzde 25,8’e çıktı.
Geçen yıl ocak-nisan döneminde 326,8 milyar TL olan faiz dışı açık bu yıl aynı dönemde 160,9 milyar liraya geriledi. Buna göre bütçe açığındaki büyümede esas olarak faiz giderlerindeki hızlı artış etkili oldu.
Sosyal güvenliğe dört ayda 538,5 milyar
Cari transferler, ocak-nisan döneminde yüzde 38,9 artışla 1 trilyon 593,5 milyar liraya ulaştı ve yüzde 37,5’le bütçe giderlerinin en büyük bölümünü oluşturmaya devam etti. Program sınıflaması bazında yapılan hesaplamaya göre bunun 538,5 milyar liralık bölümü sosyal güvenlik sistemine transfer edildi. Kamu teşebbüslerine aktarılan görevlendirme giderleri de dört ayda 508,3 milyar liraya ulaştı. Yerel yönetimler, fonlar ve ilgili diğer kurumlara gelirden ayrılan pay olarak toplam 404,7 milyar lira aktarıldı. Transferlerin kalan bölümünü hane halkına, kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ve yurt dışına yapılan aktarmalar ile tarımsal destekleme ödemeleri ve benzeri oluşturdu.
Dört aylık personel gideri 1,3 trilyon
Kamu çalışanlarının dört aylık personel gideri yüzde 36,8 artışla 1 trilyon 195,1 milyar lira, adına yapılan sosyal güvenlik kurumu devlet primi ödemeleri de yüzde 34,8 artışla 144,9 milyar lira oldu. Böylece dört aylık toplam personel gideri 1 trilyon 340 milyar lira olarak gerçekleşti. Ancak primler de dahil toplam personel giderinin bütçe harcamaları içinde geçen yıl ilk çeyrekte yüzde 33,6 olan payı bu yıl yüzde 31,3’e geriledi.
Ocak-nisan döneminde devletin mal ve hizmet alımları da yüzde 54’le genel bütçe büyümesinin üzerinde bir oranda artarak 252,9 milyar liraya ulaştı. Dört aylık bütçe gerçekleşmelerinde en hızlı artış ise sermaye transferlerinde yaşandı. Ocak-nisan döneminde söz konusu transferler 37,5 milyar lira ile toplam bütçe giderinde küçük paya sahip olmakla birlikte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 323,1 artış gösterdi. Geçen yılın aynı döneminde bu kalem sadece 8,9 milyar lira olmuştu. Bu yılki artış, sosyal konut finansmanı için Toplu Konut İdaresi’ne (TOKİ) şubat ayında yapılan 22,9 milyar liralık aktarmadan kaynaklandı. Devletin yatırım harcamaları kapsamında sermaye giderleri de dört ayda yüzde 62,9 artışla 93,5 milyar lira olurken, borç verme kalemi geçen yılın eş dönemine göre yüzde 51 azalışla 51,5 milyar liraya geriledi.
Vergide yıllık hedefin dörtte biri
Bütçe gelirlerinin en büyük bölümünü oluşturan vergide ocak-nisan dönemi tahakkuku geçen yılın eş dönemine göre yüzde 44,9 artışla 4 trilyon 245,7 milyar lira olurken, aynı dönemde tahsilat yüzde 53,4 artışla 2 trilyon 810,1 milyar liraya ulaştı. Buna göre geçen yıl ilk dört ayda yüzde 62,5 olan vergi tahsilatının tahakkuka oranı bu yıl yüzde 66,2’ye yükseldi. Ancak yılın geride kalan üçte birlik döneminde, tümünde öngörülen 11,1 trilyon liralık vergi gelirlerinin ancak dörtte biri toplanabildi.
Vergi dışında en büyük gelir kalemi olan ve yılbaşında yüzde 43,93’lük yeniden değerleme oranında artırılan faiz, pay ve cezalarda 258,6 milyar lira ile geçen yılın aynı dönemindekinden sadece yüzde 10,9 daha fazla tahsilat yapılabildi. Teşebbüs ve mülkiyet gelirleri, alınan bağış ve yardımlar ile özel gelirler, sermaye gelirleri ve alacaklardan tahsilatlarla birlikte toplam “genel bütçe” gelirleri dört ayda yüzde 50,2 artışla 3 trilyon 245,6 milyar liraya ulaştı. İlk dört aydaki özel bütçeli idarelerin öz gelirlerinden 67,2 milyar, düzenleyici ve denetleyici kurum gelirlerinden de 53,1 milyar lira merkezi yönetim bütçesine aktarıldı.
Yüksek açığın sonuçları
-Devletin gelirinden daha fazla para harcaması oluşan bütçe açığının ekonomik etkilerinin başında artan borç yükü geliyor.
-Açığı kapatmak için sürekli borçlanmaya ihtiyaç duyan devletin sırtına giderek daha yüksek faiz yükü biniyor.
-Oluşan mali istikrarsızlık sarmalı devletin asli hizmetleri için gerekli harcamaların önüne geçiyor; altyapı, eğitim sağlık gibi önemli alanlara yatırım olanaklarını sınırlıyor.
-Biriken borç yükü, ödemekten sorumlu olacakları için gelecek nesiller üzerinde de baskı yaratıyor.
-Bütçe açıkları enflasyonist sonuçlar doğuruyor, enflasyonla mücadeleyi güçleştiriyor.
-Açıkları borçla finanse etme yöntemi, ekonomideki para arzını artırıyor. Sonucunda para biriminin değeri düşüyor, fiyatlar yükseliyor, bireylerin satın alma gücü aşınıyor.
-Yüksek borç düzeyi yatırımcılar, işletmeler ve tüketicilerde belirsizlik ve güven kaybı yaratıyor. Güven eksikliği yatırımları caydırabiliyor, ekonomik büyümeyi baskılıyor.
Son bir yılda faize 1,6 trilyon TL
Nisan sonu itibarıyla son bir yılda ise bütçe harcamaları 12 trilyon 102,4 milyar, bütçe gelirleri 9 trilyon 802 milyar ve bütçe açığı 2 trilyon 300,4 milyar liraya ulaştı. Son bir yılda 1 trilyon 630,6 milyar liralık faiz ödendi, 10 trilyon 471,8 milyar lira tutarında faiz dışı harcama yapıldı; faiz dışı denge 669,8 milyar lira açık verdi. Son bir yıldaki faiz dışı harcamalar içinde en büyük bölümü 4 trilyon 309,8 milyar lira ile cari transferler oluştururken, sosyal güvenlik primleri ile birlikte personel giderleri 3 trilyon 356,9 milyar liraya, sermaye gideri ve transferleri toplamında yatırım gideri 1 trilyon 708,5 milyar liraya, mal ve hizmet alımları 833,6 milyara ulaştı, borç verme kalemi de 263 milyar lira oldu.
Nisan sonu itibarıyla son bir yılda vergi gelirleri 8 trilyon 283,2 milyar liraya ulaşırken, teşebbüs ve mülkiyet gelirleri, alınan bağış ve yardımlar, faiz, pay ve cezalar, sermaye gelirleri ve alacaklarda toplam tahsilat 1 trilyon 241 milyar lira, özel bütçeli idarelerden aktarma 223,7 milyar, düzenleyici ve denetleyici kurum gelirleri 54,2 milyar lira olarak gerçekleşti. 2025-2027 Orta Vadeli Program’da (OVP), bu yılın tümünde 1 trilyon 930,7 milyar lira düzeyinde bir merkezi yönetim bütçe açığı öngörülüyor. Bütçe gelir ve giderlerinde ilk dört aydaki artış ivmenin durumunda yılın tümünde bütçe açığı 2,7 trilyon liraya çıkabilecek.