IMF risklere karşı uyardı ve önerdi: İndirimleri ertele

IMF, Merkez Bankası politika faizinin 2025 ortası düzeyine döndürülmesini istedi. IMF’ye göre Türkiye ekonomisinin kırılganlık noktaları; döviz rezervleri, kısa vadeli borç, döviz açığı, yüksek enflasyon.

Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye ekono­misinde sıkı para ön­lemleri sayesinde kaydedilen başarılara da işaret ederken, birçok makro ekonomik göster­geye ilişkin ciddi risk uyarıla­rında ve faiz indirimlerinin “er­telenmesi” başta radikal politi­ka önerilerinde bulundu.

IMF, personelinin 4’üncü Madde Konsültasyonu kapsa­mındaki Türkiye ziyaretinde elde edilen ön bulgulara ilişkin sonuç bildirisini açıkladı. Haf­ta sonu yayımlanan açıklama­da, Türkiye ekonomisinin bü­yüme performansının ılımlı kaldığı, ancak yüksek enflasyon ve döviz kuru oynaklığı nede­niyle kırılganlıkların sürdüğü belirtilerek, döviz rezervleri, borç sürdürülebilirliği ve kur politikaları konusunda dikkatli adımlar atılması uyarısı yapıl­dı. Özellikle kamu ve özel sektör borçlarının yapısı ile kısa vadeli döviz yükümlülüklerinin eko­nomiyi dış şoklara karşı savun­masız hale getirdiği vurgulandı.

Sıkı paraya övgü

IMF açıklamasında, sıkı pa­ra politikasına atfen Türki­ye’nin ihtiyatlı ekonomik po­litikalar sayesinde önemli ba­şarılar elde ettiği ifade edildi. 2024’te yüzde 4,7 olan bütçe açığının GSYH’ye oranının bu yıl tahmini yüzde 3,6’ya düşü­rülmesi ve devam eden harca­ma kısıtlaması ve iyileştirilmiş vergi uyumluluğunun toplam talebin dizginlenmesine yar­dımcı olduğu anlatıldı.

Enflasyonun, kademeli se­yirle ekim sonu itibarıyla yıl­lık yüzde 33’e kadar inmesi, büyümenin, deprem yatırım­ları ve altın fiyatlarındaki artı­şın servet etkisiyle ilk çeyrekte yüzde 3,6’ya ulaşması, cari açı­ğın haziran sonu itibarıyla son dört çeyrekte GSYH’nin yüzde 1,7’si düzeyinde kalması, brüt rezervlerin ekim sonunda 184 milyar dolara ulaşması pozitif gelişmeler olarak sayıldı.

IMF risklere karşı uyardı ve önerdi: İndirimleri ertele - Resim : 1

“Enflasyon hala yüksek”

IMF açıklamasında, hâlâ yüksek seyreden enflasyonun, ekonomiyi savunmasız bıraktı­ğı ve maliyetler yüklediği belir­tilerek, şöyle denildi:

“Merkez Bankası’nın öngör­düğü gibi enflasyon beklentile­rini düşük bir seviyede yeniden sabitlemek ne kadar uzun sü­rerse, enflasyonu körükleyen ve büyümeyi ve finansal istik­rarı tehlikeye atan bir şokun or­taya çıkma olasılığı da o kadar yüksek olur. Dahası, uyum sü­reci uzadıkça reform yorgunlu­ğu artabilir ve enflasyon bek­lentileri tekrar dengelenebilir veya yükselebilir; bu da hedef­lere ulaşmak için daha yüksek kısa vadeli büyüme maliyetle­riyle birlikte daha büyük politi­ka ayarlamaları gerektirebilir. Aynı zamanda, yüksek enflas­yon, banka kredilerinin vade­lerinin düşmesi ve kurumsal ile KOBİ kârlılığı arasındaki bü­yüyen farkın da gösterdiği gi­bi, finans sektörünün derinleş­mesini ve genel piyasa verimli­liğini baltalamaktadır. Ayrıca, yüksek gelirli hanelere orantı­sız bir şekilde fayda sağlayan varlık fiyatlarındaki artış da dahil olmak üzere gelir ve servet eşitsizlik­lerine katkı­da bulun­makta­dır.”

Rezervler IMF yeterlilik sınırının altında

IMF Türkiye’nin brüt rezervlerinin kendi yeterlilik ölçütlerini karşılamadığını bildirdi. Açıklamada, yüksek dolarizasyon ve artan kurumsal döviz borçluluğu kaynaklı döviz likidite risklerinin izlenmesi gerektiği vurgulanarak, “Aynı zamanda, brüt rezerv seviyesi Fon’un rezerv yeterlilik ölçütünün altında kalmaktadır” denildi. Enflasyonu düşürecek kadar yüksek politika faiz oranlarının da döviz talebini sınırlamaya yardımcı olacağı vurgulanan açıklamada, Merkez Bankası’nın, döviz rezerv gereksinimlerini potansiyel risklerle orantılı olarak belirlemeye devam etmesi gerektiği belirtildi.

Riskler azaldı ama hâlâ güçlü

Risklerin geçen yıldan bu yana azalmakla birlikte hala güçlü olduğu belirtilen açıklamada, talep canlı ve enflasyon beklentileri henüz tam olarak sabitlenmemişken, enerji fiyatları, döviz kuru gibi alanlarda bir şokun, enflasyon beklentilerini artırabileceği ve daha yüksek enflasyona yol açabileceği uyarısı yer aldı. Yurt içi mevduat sahiplerinin davranışlarında, özellikle altına olmak üzere alternatif varlıklara yönelme ve artan döviz cinsi kurumsal borçları çevirmede yaşanan zorluklar, temel kırılganlıklar sayıldı. Tüketimin, altın fiyatlarında yaşanabilecek bir düzeltmeden etkileneceği belirtilen açıklamada, “Görünüm ayrıca jeopolitik şoklara, turist varışlarında yavaşlamaya veya zayıf Avrupa büyümesine karşı da hassas olmaya devam ediyor. Bununla birlikte, ABD’ye sınırlı doğrudan ihracat ve ticaretin saptırılmasından elde edilebilecek potansiyel kazançlarla ticaret riskleri dengeli görünüyor” denildi.

“Faizi 2025 ortası düzeye döndür”

Açıklamada, enflasyonu Merkez Bankası hedefleriyle uyumlu hale getirmek ve şoklara karşı dayanıklılığı artırmak için ek politika çalışmalarına ihtiyaç bulunduğu vurgulandı. Daha sıkı politikalara kararlı ve koordineli bir geçişin duyurulması ve uygulanmasının, güvenin yeniden tesis edilmesi ve enflasyon beklentilerinin belirgin bir düşüş eğilimine girmesine yardımcı olacağı ifade edildi. Ek politika çerçevesinin bu yılki mali konsolidasyonun üzerine inşa edilmesinin kilit önem taşıyacağı vurgulanan açıklamada “TCMB’nin enflasyon hedeflerine ulaşması için reel faiz oranlarının daha yüksek seviyelere çekilmesi ve buna paralel olarak politika faizine odaklı bir çerçevenin oluşturulması gerekiyor” ifadesi dikkati çekti. Açıklamada, Merkez Bankası hedefleriyle uyumlu seviyelerin üzerinde seyreden ardışık enflasyon, hâlâ güçlü olan kredi büyümesi ve dirençli toplam talebin, daha yüksek bir reel politika faizi yörüngesini gerektirdiği savunuldu. “Bu, politika faizinin 2025 ortası seviyelerine döndürülmesi ve ardışık enflasyon TCMB hedefleriyle uyumlu hale gelene kadar faiz indirimlerinin ertelenmesiyle sağlanabilir” denilen IMF açıklamasında bunun, daha güçlü bir sosyal güvenlik ağıyla birlikte, uzun süreli yüksek enflasyonun ekonomi üzerindeki maliyetlerini telafi edeceği ve Türkiye’yi daha dirençli ve sağlam bir yörüngeye oturtacağı görüşü yer aldı.

Ücretlerde “hedef enflasyon” esası

Moody’s’ten sonra IMF’den de ücretleri “hedef enflasyona göre belirle” önerisi geldi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, ağustos ayındaki değerlendirmesinde Türkiye’nin kredi notunu bir kademe yükseltirken, izleyen dönemde not artırımları için “ücret artışlarının gerçekleşen değil beklenen enflasyona göre yapılması şartını öne sürmüştü. IMF açıklamasında da ücret ve fiyat belirleme süreçlerinin enflasyonu düşürme stratejisiyle tam uyumlu hale getirilmesinin, enflasyon ataletini kıracağı savunularak, şöyle denildi: “Kamu sektörü ücretleri de dahil olmak üzere tüm seviyelerde ücret belirleme süreçlerinde geriye dönük endeksleme, atalete katkıda bulunmakta ve dolayısıyla enflasyonu düşürmenin önünde bir engel oluşturmaktadır. Bu durum, öngörülen enflasyonla uyumlu ayarlamalar lehine aşamalı olarak ortadan kaldırılmalıdır. Düzenlenen ve yönetilen fiyatlar (kamu hizmeti tarifeleri dahil), tek seferlik telafi ayarlamalarından kaçınılarak, temel maliyetlerle ileriye dönük bir şekilde uyumlu hale getirilmelidir.”

Yazara Ait Diğer Yazılar