Çözüm gelecek adına geçmişten daha uzak

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ ragipkutay.karaca@dunya.com

Filistin sorunu, istikrarsızlığın istikrarı… Hamas’ın 7 Ekim günü İsrail’e saldırısıyla başlayan son çatışmalar, insanlığı ayaklar altına alan bir duruma evrildi. İsrail’in bu tutumu üç nesil sonrasını dahi radikalleştirdi.

Yıllar önce doktora eğitimi alırken bir hocamız, “Filistin sorunu çözülmeden Ortadoğu’da barış ve istikrar gelmez ama bunu çözmek isterler mi, işte bu bilinmez” demişti. Sorunun başlangıcından bugüne kadar yaşadıklarımız bunu doğrular halde. Hamas’ın 7 Ekim günü İsrail’e saldırısıyla başlayan son çatışmalar insanlığı ayaklar altına alan bir duruma evrildi. Hatta hastane saldırısıyla hepimizi insan olmaktan utanır hale getirdi.

Hamas’ın saldırısı sorunun bundan sonraki gidişatında değişiklikler yapacaktır. Saldırı mağdur, mazlum Filistin kavramını sivilleri öldüren, esir alan bir anlamda İsrail ile aynı stratejiyi izleyen bir hale getirdi. İsrail’e haklı ya da haksız olduğuna bakmaksızın desteğini hiç çekmeyen Batı ülkeleri bu fırsatı kaçırmadı. İsrail de Batı kamuoylarında mağduru oynamaktan geri kalmadı ve saldırılarını bu mağduriyet üzerine kurdu.

İsrail istihbaratı, Hamas saldırılarını nasıl göremedi?

 Diğer yandan Hamas saldırısı kafamızdaki en güçlü istihbarat örgütü MOSSAD ve güvenliğinden taviz vermez İsrail algısını da kırdı. Bu algıyı kırmak istemeyenler olayı komplo teorilerine yönelerek telafi etmek istediler.

Hamas saldırısının İsrail ve ABD’nin ortak projesi olduğundan, Hamas’ın bu devletlerin desteğinde kurulduğundan tutun, bu projenin Ortadoğu’yu tekrar şekillendirmek için yaratıldığına ve hatta sıradaki ülkelerin İran ve Türkiye olduğuna kadar birçok yorum okuduk ve dinledik.

Bu yorumları yapanlar İsrail’in 4 yılda 6 seçim yaptığını, ülkenin siyasi istikrarsızlığının yarattığı bir siyasi bölünme yaşadığını, İsrail halkının iktidara yönelik tepkisini uzun zamandır sokaklara çıkarak gösterdiğini gözardı ediyorlar. İsrail son 5 yıldır siyasi anlamda en kırılgan ve zayıf dönemini yaşıyor. Siyasi istikrarsızlık ülke kurumlarında büyük yorgunlukların yanında görev aşınmalarına neden olur. Hamas’ın saldırısının kendileri adına başarısını bir de buradan değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.

ABD’nin bölgeye uçak gemisi göndermesi ne anlama geliyor?

“ABD niye uçak gemilerini gönderdi?” sorusu kamuoyumuzu en çok meşgul eden soruydu. Henry Kissinger “Kriz-İki Büyük Dış Politika Krizinin Anatomisi” kitabında 1973 savaşında ABD olmasa İsrail’in kaybettiğini yazar. Bugün ABD’nin desteği çok taraflı bir savaşta İsrail’in kaybedeceği korkusudur. Diğer bir ifadeyle ABD, İsrail’in iç istikrasızlığının getirebileceği kaybı görmektedir. Bunun yanında bölgede İsrail’in varlığı ABD’nin varlığının garantisidir.

ABD’nin seçim sürecine girmesi ve ABD iç siyasetinde güçlü konumdaki Yahudi lobisi de ABD’yi koşulsuz desteğe yönlendirmektedir. İstikrarın sürdürülebilirliğinin meşru olması için sistem içindeki tüm büyük güçlerin uluslararası hukuk tarafından kabul görmüş kurallara uyması gerekir. Ancak bu durumda diğer ülkeler o gücün düzeni sağlayacak bir adalet duygusuna sahip olduğuna inanırlar. İşte bu yüzden İsrail’in yaptığı tüm insanlık dışı operasyonunun gerçek sorumlularından biri ABD’dir.

İsrail’in Filistin halkına on yıllarca yaptığı insanlık dışı muamelelere, İsrail’in Batı Şeria’da genişlemesine ve Gazze’yi açık hava hapishanesi haline getirmesine ses çıkarmazken, sürekli iki devletli çözümü savunduğunu ifade etmek tam bir ikiyüzlülüktür. İşte bu politikalarından dolayı dünyada pek çok insan ABD'yi artık bir yol gösterici ve sorun çözücü olarak görmüyor.

İran, Filistin için bölgesel lider ülke midir?

Meselenin diğer sorumlularından biri de İran’dır. Filistin sorununun devamı Arap ülkelerinin İran’dan uzaklaşmasının önüne geçerken, İsrail’i de bölgede yalnızlaştırmaya hizmet etmektedir. Ayrıca tüm bölgeye yayılmış İran destekli örgütlerin varlığı yalnızca İsrail’i tehdit etmiyor.

İran bu örgütleri Filistinli nüfusun yoğun olduğu Arap ülkelerinde istikrarsızlık yaratmak için de kullanıyor. Bu durum Arap dünyasından yeterince destek alamayan Filistinliler için İran’ı lider ülke yapıyor. Filistin sorunu İran’ın bölgedeki varlığını sağlam hale getiriyor ve maalesef İsrail’in kendisine destek bulmasına yol açıyor.

İsrail, bir şehir savaşı başlatır mı?

Sonuç ne olur? Kamuoyunu meşgul eden diğer bir soru ise İsrail’in kara harekâtı yapıp, yapmayacağıydı. Meskûn mahal savaşı en zor harekâtların başında gelir. Hele hele ki istihbarat zaafınızın ortaya çıktığı bir dönemde kendinize olan güveniniz zedelenmişse.

İsrail ordusunun şehir savaşı yapacak bir yeteneğe sahip olduğu da şüpheli. Onları Gazze’de ne beklediğini bilmiyorlar. Bildiğimiz ise verecekleri kayıpların karşılığını sivillerden çıkaracaklarıdır. Bu da İsrail’i Batı halklarının gözünde zor duruma sokacaktır. Bundan sonra çözüm olur mu?

Çözüm gelecek adına geçmişten daha uzak. İsrail’in bu tutumu üç nesil sonrasını dahi radikalleştirdi. İsrail, Filistinlileri tamamen söküp atarak sorundan kurtulamaz. O zaman sorun terörize hale gelir ki, yalnızca İsrail’de yaşayan İsrail vatandaşları değil, diğer ülkelerdekiler de büyük tedirginlik içerisinde hayatlarına devam etmek zorunda kalabilir. Çocuklar için barışı umut etmekten başka sözümüz kalmadı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sevgiliye kavuşmak; Şuşa 04 Ağustos 2023
NATO, terör ve İsveç 10 Temmuz 2023