Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Dağlıoğlu: Yatırımda dünyanın bağlantı noktasıyız

Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, Türkiye’nin 2025 yılının ilk beş ayında 4,7 milyar dolar civarında, son 12 ayda ise 12,3 milyar dolarlık UDY çektiğini belirtti. “Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye bakışı pozitif” diyen Dağlıoğlu, küresel yatırımlar, yabancı yatırımların bakışı, teknoloji yatırımları gibi birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, Türkiye'nin uluslararası doğrudan yatırımlarda küresel bir merkez olma iddiasını güçlü bir şekilde sürdürdüğünü belirtti. Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü olan 2023'te bu hedefe yönelik tanıtım faaliyetlerini yoğunlaştırdıklarını vurgulayan Dağlıoğlu, “13 ülkede bulunan yatırım danışmanlarımızın da katkısıyla yüz yüze iletişimden sektörel etkinliklere, yayınlardan özel projelere, çeşitli rapor ve bültenlere uzanan geniş bir yelpazede tanıtım çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.

Dünyanın en büyük teknoloji ve girişimcilik etkinliklerine girişimlerimizi götürüyoruz. Bu süreçlerde teknoloji ve yapay zekâ entegrasyonunu aktif kullanıyoruz. Dijital pazarlamanın tüm yeniliklerinden yararlanıyoruz” diye konuştu. Dağlıoğlu, "Nexus of the World" (Dünyanın Bağlantı Noktası) kampanyasının dünya genelinde hız kesmeden devam ettiğini belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonu doğrultusunda, uluslararası doğrudan yatırımlarda dünyanın bağlantı noktası olma iddiamız çok kuvvetli” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu ile gerçekleştirdiğimiz özel söyleşide, Türkiye'ye yönelik uluslararası doğrudan yatırımlardaki son durumu ve ülkenin teknoloji ekosistemindeki değişimi konuştuk.

UDY’ler uzun vadeli ortalamasına yeniden yükseliyor

Türkiye, küresel ekonomik dalgalanmalara ve jeopolitik gelişmelere rağmen uluslararası doğrudan yatırımları (UDY) artırmaya devam ediyor. 2025 yılının ilk beş ayında 4,7 milyar dolar civarında UDY çeken Türkiye, son 12 ayda ise 12,3 milyar dolarlık bir yatırım hacmine ulaştı. 2024 yılında dünya genelinde UDY'ler %11 düşerken, Türkiye %5,6’lık bir artış kaydetti. Küresel trendlerle kıyaslandığında Türkiye'nin pozitif ayrıştığını kaydeden Dağlıoğlu, “Türkiye, 2003 yılından itibaren 278 milyar dolarlık bir yatırım çekti.

Bu tutar 1973 ve 2002 yılları arasında toplam 15 milyar dolar seviyesindeydi. Bizim uzun vadeli yatırım ortalamamız 12,5 milyar dolar. Kasım ayından bu yana devam eden yükseliş trendi ve 2025 yılının ilk yarısında kaydettiğimiz güçlü yatırım performansı sayesinde, Türkiye uluslararası doğrudan yatırımlarda 2003 sonrası dönemdeki yıllık 12,5 milyar dolarlık ortalama seviyesine yeniden ulaştı” diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Dağlıoğlu: Yatırımda dünyanın bağlantı noktasıyız - Resim : 1

Burak Dağlıoğlu, yatırımların özellikle imalat sanayi ve teknoloji sektörlerinde yoğunlaştığını ifade ederek, “Yatırımcı profili zamanla evrilerek, daha uzun vadeli ve sürdürülebilir iş ortaklıklarını hedefleyen bir yapıya dönüştü. Artık sadece pazar büyüklüğüyle değil, yetenek havuzu ve inovasyon kapasitesiyle de öne çıkan bir ekosistemden söz ediyoruz” dedi.

Dağlıoğlu, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi olarak Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi verilerinin düzenli takibi ve analiziyle birlikte yatırım duyuruları yoluyla yeni bir veri tabanı geliştirdiklerini belirtti. “Kısa süre önce tanıttığımız bu veri tabanımızda yatırım tutarı 14,1 milyar dolar ve istihdam potansiyeli 51.402 olan 383 adet sıfırdan uluslararası doğrudan yatırım projesi bulunuyor. Bu projelerin 10 milyar dolar tutarındaki %71,5’i nitelikli proje kapsamında. Bu, stratejik önceliklerimizle uyum gösteren çok sevindirici bir gelişme. 2025 yılı için ilk yarı ekonomik verilerine ve duyurulara baktığımızda 13-14 milyar dolar bandında UDY beklentisini öngörebiliriz” şeklinde konuştu.

Enflasyonun düşmesi ve fiyat istikrarı yatırım iştahını artıracak

Para politikalarının doğrudan yatırımlar üzerindeki etkisinin sınırlı olduğunu belirten Dağlıoğlu, 2023 yılındaki para politikası değişiminin yatırım seyrinde ufak bir yavaşlamaya neden olduğunu ancak 2024 yılı verilerindeki artışın dünya ortalamasının üzerinde gerçekleştiğini ifade etti. Dağlıoğlu, enflasyonla mücadeledeki önceliğin, yeni yatırımlar için kısa vadede bir miktar ötelemeye yol açsa da fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte yatırım iştahının artacağını kaydetti.

2026 yılı ve sonrasına dair en büyük beklentinin jeopolitik risklerin azalması ve bölgedeki istikrarın artması olduğunu belirten Dağlıoğlu, "Çevre ülkelerdeki jeopolitik risklerin azalması ve yurt içinde fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte ortaya çıkan tablo, yatırımcılar açısından önemli bir fırsata dönüşecek. Çünkü Türkiye, 2003 yılından bu yana yıllık ortalama %5,4 büyüme performansına sahip bir ülke. Enflasyonun hedeflenen seviyelere gelmesiyle birlikte, yeniden kendi dinamikleriyle büyüyen bir yapıya kavuştuğunda yatırımcılara çok önemli fırsatlar sunmaya devam edecektir. Yatırımın ön plana çıktığı bir 2026 yılı bekliyoruz" diye konuştu.

Türkiye’nin pozitif ayrıştığını bizzat yatırımcılar söylüyor

Jeopolitik riskler konusunda ise Dağlıoğlu, yatırımcıların bakış açısının Türkiye için pozitif olduğunu aktardı. “Türkiye’nin aktif gerilimlerin dışında kalması önemli bir avantaj. Dahası, gerilimlerin çözümünde yapıcı ve arabulucu rol üstlenen kilit bir aktör konumundayız. Uluslararası ilişkilerde istikrar arayan, güven veren bir ülke olarak öne çıkıyoruz,” diyen Dağlıoğlu, ülkenin diplomasi ve ticaretin sürekliliğini sağlama becerisinin yatırımcılar nezdinde takdir edildiğini vurguladı. “Geçtiğimiz hafta Londra’da uluslararası yatırımcılarla görüştük. Bölgedeki gelişmeleri ve jeopolitik riskleri değerlendirdik.

Türkiye’ye karşı gayet pozitif bir yaklaşım mevcut. Dünyada muhafazakâr ticaret politikalarının konuşulduğu bir dönemde Türkiye, Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması gibi adımlar attı. Bu bağlamda, jeopolitik gelişmelerde ve dünyadaki ticaret politikaları arka planında Türkiye'nin olumlu bir performans sergileyerek dikkat çektiğini bizzat yatırımcılardan da dinliyoruz” diye konuştu.

Hedef: Küresel yatırımlardaki payı %1,5’a çıkarmak

Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi'nin stratejik öncelikleri, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasına hizmet etmek üzere belirlenmiş durumda. Ana hedef, Türkiye'nin küresel doğrudan yatırımlardan aldığı payı %1’den orta vadede %1,5’e çıkarmak. Dağlıoğlu, bu hedefe ulaşmak için Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Stratejisi’nde (2024-2028) belirlenen öncelikli alanları şöyle sıraladı: “Özellikle katma değerli yatırımlara odaklanıyoruz. Burada sadece ekonomik büyüklük değil, aynı zamanda ihracata katkı sağlayan, tedarik zinciri entegrasyonunu güçlendiren ve Ar-Ge’yi destekleyen yatırımları önemsiyoruz.

Türkiye’nin küresel tedarik zincirine entegrasyonunu artırmak da önceliklerimiz arasında. Bölgesel merkez rolümüzü pekiştirerek daha etkin bir ihracatçı ülke olmak istiyoruz. Dijitalleşme ve dijital ekonomi alanlarında bilgi yoğun yatırımları çekmek, ülkemizin gelişimi için kritik. Ayrıca yeşil dönüşüme büyük önem veriyoruz; yenilenebilir enerji, sıfır atık projeleri ve elektrikli araç ekosistemi gibi sürdürülebilir ekonomi alanlarında yatırımların artmasını hedefliyoruz. Özetle; küresel tedarik zincirine entegrasyon, dijitalleşme, yeşil dönüşüm, nitelikli istihdam ve bölgesel kalkınma yatırımlarımızın temel direkleri konumunda.”

Teknoloji ve imalat sektörüne ilgi artıyor

2003-2024 döneminde Türkiye'ye gelen UDY’lerin sektörel dağılımında finans sektörü %43 ile ilk sırada yer alıyor. Bunu imalat sanayi, enerji, perakende ticaret ve bilgi iletişim sektörleri takip ediyor. Dağlıoğlu, 2025 yılının ilk beş ayında perakende ticaretin ilk sıraya yerleştiğini, ancak dönemsel analizlerin yanıltıcı olabileceğini vurguladı. Pandemi sonrası dönemde ise imalat sektörü, perakende ticaret (teknoloji şirketleriyle birlikte) ve finans sektörleri en çok yatırım alanları olarak öne çıkıyor.

Dağlıoğlu, “Önümüzdeki dönemde Türkiye’de imalat ve teknoloji yatırımlarının güçlü şekilde devam edeceğini düşünüyorum. Pandemi sonrası dönemde özellikle UDY’nin, ihracat ve küresel tedarik zinciri odaklı yapısı sürüyor. Lojistik sektörü de bunun içinde önemli bir paya sahip. Son dönemde gördüğümüz büyük satın alma ve birleşmeler, bu trendin devam ettiğini gösteriyor. Önümüzdeki aylarda benzer yatırımların artarak devam edeceği öngörülebilir. Aynı şekilde teknoloji ve dijital ekonomi alanındaki yatırımlar da sürecektir. Türk finans sektörüne de ilgi sürüyor. Son beş yıldaki bu ivmenin süreceğine inanıyorum” dedi.

Coğrafi ve ticari bağların güçlü olduğu ülkelerden yatırım sürecek

Dağlıoğlu, uluslararası yatırımların ülke dağılımıyla ilgili olarak şunları söyledi: “2003 yılından 2024 yılına kadar Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımların büyük çoğunluğun, yaklaşık %77’si Avrupa’dan geliyor. Asya’nın payı ise %14 civarında ve burada Japonya, Güney Kore, Çin, Singapur, Malezya, Azerbaycan gibi gelişmiş Asya ülkeleri yer alıyor. Rusya ve Azerbaycan’ın özel durumları var; örneğin Rusya’dan özellikle nükleer santral ve bazı projeler nedeniyle yatırımlar olmuştu. Kuzey Amerika’nın payı ise yaklaşık %8, Körfez ülkelerinin ise %7’nin biraz üzerinde seyrediyor.

Yatırım çeşitliliği açısından baktığımızda, 2003-2009 döneminde Avrupa’nın payı %75 civarındaydı. 2010 yılında Ofis’e katıldığımda, küresel ekonomik kriz sonrasında Asya’dan daha fazla yatırım çekmek için stratejik adımlar atıldı. Bu dönemde Japonya, Güney Kore ve Çin gibi ülkeler yatırımcı olarak dünyada daha aktif hale geldi. Böylece Asya’nın payı 2010-2019 arasında %6’dan %21’e yükseldi. Pandemi sonrası dönemde ise Asya’dan gelen yatırımlar bir miktar azaldı, Amerika’nın payı arttı, Körfez ülkelerinin ilgisi de yükseldi ve %9’a ulaştı. Avrupa’nın payı ise %60-65 bandında seyrediyor; bu da Türkiye’nin Avrupa ile olan güçlü ticari ve ekonomik entegrasyonunu gösteriyor.

Burada coğrafi yakınlık önemli bir faktör. Ülkeler, genellikle fiziksel olarak yakın olan ülkelerle daha fazla ticaret yapıyor ve yatırım gerçekleştiriyor. Mesela Japonya’nın yatırımlarının büyük çoğunluğu kendi bölgesinde, Amerika’nın yatırımları ise Kuzey Amerika çevresinde yoğunlaşıyor. Türkiye’nin de Avrupa ile olan Gümrük Birliği Anlaşması nedeniyle bu entegrasyon güçlü ve yatırımların büyük bölümü Avrupa’dan gelmeye devam ediyor. Bu durumun gelecekte nasıl değişeceğini kesin olarak söylemek zor, ancak coğrafi ve ticari bağların güçlü olduğu ülkelerden yatırımın sürmesi beklenebilir.”

Türk şirketler bölgesel aktörden küresel yatırımcıya dönüşüyor

Türk şirketlerin yurt dışı yatırımlarına da değinen Dağlıoğlu, “Türkiye’nin küresel ekonomik güç olma hedefi doğrultusunda, Türk şirketler artık sadece yurt içinde değil, yurt dışında da yatırımlar yapıyor. Bu yatırımlar; yeni pazarlara erişim sağlama, marka satın alma ve teknolojiye ulaşma amaçlı gerçekleşiyor. Türkiye, bölgesel aktörden küresel yatırımcı bir ülkeye dönüşüyor. Şirketler, Afrika’dan Avrupa’ya, Amerika’dan Asya’ya kadar çeşitli bölgelerde yatırım fırsatlarını değerlendiriyor ve önümüzdeki dönemde bu yatırımların daha da artması bekleniyor. Umarım, Türk şirketler bu ülkelerde önemli başarılara imza atarlar” diye konuştu.

Döngüsel ekonomi ve elektrikli araçlarla yeşil dönüşümü hızlandırıyoruz

Burak Dağlıoğlu, sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşümün Türkiye için geçici bir trend değil, uzun vadeli stratejik bir öncelik olduğunu vurguladı. Yenilenebilir enerji yatırımlarında önemli bir ilerleme kaydedildiğini, elektrik üretim kapasitesinin %60’a yakınının yenilenebilir kaynaklardan sağlandığını belirtti. Türkiye’nin rüzgâr ve güneş enerjisi ekipmanları üretiminde küresel rekabet gücüne sahip olduğunu söyledi.

Dağlıoğlu, “Sıfır Atık” projesi gibi döngüsel ekonomi uygulamalarının hem Türkiye’de hem de uluslararası yatırımcılar nezdinde büyük ilgi gördüğünü dile getirdi. Ayrıca, elektrikli araç ekosisteminin geliştirilmesi için teşvikler ve altyapı yatırımlarına önem verdiklerini, Togg gibi milli markaların bu dönüşümün merkezinde yer aldığını ifade etti.

Türkiye’nin iklim kanunu ve emisyon ticareti sistemine yönelik yeni düzenlemeleri de desteklediğini belirten Dağlıoğlu, bu reformların hem yerli hem de uluslararası yatırımcıların beklentilerine cevap verdiğini ve sürdürülebilir kalkınmanın önünü açtığını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Dağlıoğlu: Yatırımda dünyanın bağlantı noktasıyız - Resim : 2

Girişimler satış odaklı büyüme yerine küresel aktör olma yolunda

Türk teknoloji girişimlerinin global arenada daha iddialı hedefler koyduğunu ve “satış” (exit) odaklı büyüme yerine bölgesel ve küresel aktör olma yolunda ilerlediğini vurguladı. Son yıllarda teknoloji dünyasında sıkça konuşulan “unicorn” ve “decacorn” kavramlarının, girişimcilik ekosisteminin geldiği yer açısından çok kıymetli göstergeler olmakla birlikte, ekosistemin olgunluk seviyesini anlamak için farklı değişkenlerin de bulunduğunu belirten Dağlıoğlu, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi olarak yatırımların sadece mali büyüklüğüne değil, istihdam, Ar-Ge, teknoloji üretimi ve sürdürülebilirlik gibi etkilerine de önem verdiklerini dile getirdi. “Unicorn girişimlerimizle gurur duyuyoruz. Henüz milyar dolar değerlemeye ulaşmamış ancak önemli ekonomik ve sosyal etkiler yaratan girişimlerimizi de yakından takip ediyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin teknoloji ekosisteminde önemli bir dönüşüm yaşandığını anlatan Dağlıoğlu, “Olumlu yönde bir değişim süreci içerisindeyiz; bu dönüşüm, girişimcilik ortamı açısından önemli bir eşiği temsil ediyor. Geçmiş yıllarda teknoloji girişimleri belirli bir seviyeye, ölçeğe geldikten sonra satılmaya odaklanırdı. Artık bazı teknoloji girişimlerimiz bölgesel aktör hâline geliyor, ‘exit’ stratejileri yerine farklı ülkelerde satın almalar yapıyor, lisans alıyor, operasyonlarını genişleterek fintech, oyun, yapay zeka, e-ticaret alanında büyük birer ihracat oyuncusu oluyor. Örneğin, Sipay Güney Afrika’da lisans aldı. Yakında faaliyete başlayacak. Gelirlerini Türkiye’ye getirerek büyümeye devam edecek” dedi.

Pandemi sonrası erken aşama teknoloji yatırımlarının son 4 yılda 5 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Dağlıoğlu, Türkiye merkezli teknoloji markalarının aldıkları sermaye ile Orta Doğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Balkanlar gibi çevre pazarlarda hızla büyüdüğünü vurgulayarak bunun Türkiye’nin küresel teknoloji üssü olma hedefini pekiştirdiğini söyledi.

Katılım bankacılığına yeni oyuncular gelebilir

Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi'nin sorumluluk alanına giren önemli başlıklardan biri de katılım finansının güçlenmesi. Bu alanda yeni bir kanun çalışması yürütülüyor ve sektörün büyümesi için uluslararası iş birlikleri hedefleniyor. Dağlıoğlu, katılım finansı alanında yürütülen mevzuat çalışmasına değinerek, bu alanın sadece bankacılıkla sınırlı kalmadığını vurguladı. Katılım sigortacılığı, sermaye piyasalarında sukuk, girişim sermayesi fonları ve benzeri ürünlerde büyük büyüme potansiyeli gördüklerini, uluslararası yatırımcılardan bu alanlara ilgi olduğunu belirtti. Dağlıoğlu, “Katılım bankacılığının toplam bankacılıktan aldığı pay %8’i geçti. 9 aktif oyuncu var. Finans deyince sadece bankacılık ağırlıklı bir yapıdan bahsediyoruz. Ancak sigortacılık ve sermaye piyasalarında da yüksek hedeflerimiz var. 2026 yılında bu alanda bir sıçrama görebiliriz. Ayrıca bu sektöre yeni oyuncuların gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle Körfez bölgesinden ilgi yoğun. Mevcut oyuncularla iş birliği yaparak da yatırım yapmak isteyen yatırımcılar var,” diye konuştu.

İFM’de tek durak ofis sistemi devrede

Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi’nin diğer bir sorumluluk alanı İstanbul Finans Merkezi (İFM) katılımcı belgesi vermek ve “tek durak ofis” hizmetleri sunmak olarak öne çıkıyor. İFM'nin, başta Merkez Bankası ve BDDK olmak üzere birçok kurumun taşınmasıyla önemli bir finans merkezi olma yolunda ilerlediğini dile getiren Dağlıoğlu, özellikle enerji piyasalarına yön veren EPİAŞ gibi kurumların da İFM'de yer almasının stratejik önem taşıdığını vurguladı. İFM'de fiziki olarak tek durak ofis hizmetlerinin başladığı ve yatırımcıların tüm işlemlerini tek bir merkezden yürütebildiğini belirtti.

Burak Dağlıoğlu, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi olarak katılım finansı ve fintek ekosistemine odaklandıklarını belirtti. Türkiye’de fintek alanında başarılı girişimler ve düzenleyici kurumlar bulunduğunu, SPK, BDDK, Merkez Bankası ve Hazine Bakanlığı’nın koordineli çalıştığını ve Finans Ofisi’nin fintek stratejisi üzerinde çalıştığını vurguladı.

Yabancı fonların Türkiye’ye ilgileri yüksek

Burak Dağlıoğlu, ABD, İngiltere, Körfez ve Asya merkezli fonların Türkiye’ye yönelik yatırım iştahının yükseldiğine dikkat çekti. Dağlıoğlu, Türkiye Varlık Fonu ile global fonlara ortak yatırım çağrısı yaptıklarını belirterek, “Türkiye’de yatırım yapın, biz de fonunuza yatırımcı olalım; siz de Türkiye’ye yatırım taahhüdünde bulunun” dedi. Bu yaklaşımın sürdürülebilir ortaklıklar kurulmasına zemin hazırladığını vurgulayan Dağlıoğlu, Türkiye Varlık Fonu’nun desteklediği fonların uluslararası yatırımcı çekme kapasitesini artırmayı hedeflediğini ifade etti. Türkiye’nin giderek büyüyen girişim sermayesi ekosisteminde, uluslararası fonların desteğiyle yeni yatırım fonlarının kurulmasının önü açılıyor.

Vize sorunu girişimcilerin önünü kesmemeli

Son olarak vize konusuna değinen Dağlıoğlu, Türk iş dünyasının vize süreçlerinde yaşadığı sorunların kendilerine de iletildiğini belirtti. Teknoloji girişimcilerinin uluslararası etkinliklere katılımında dahi vize engeline takıldıklarını dile getirerek, “Bu kadar entegre olmuş ekonomilerin aktörleri daha rahat hareket edebilmeli. Uzun süredir çalışmalar yürütülüyordu. Dışişleri ve Ticaret Bakanlıklarımızın girişimleri söz konusuydu. AB Komisyonu’nun son kararı, Schengen vizesi alımında kolaylık sağlanmasının önünü açtı. Bunu, diğer ülkeler tarafından uygulanan vize başvuru süreçlerinin takip etmesini bekliyoruz” dedi.

Yazara Ait Diğer Yazılar