Form Grup, yerlileşme için yeni ortaklıkların peşinde
İklimlendirme sektöründe yerli üretimi artırmak isteyen Form Grup, ithal ürünleri Türkiye’de üretmek için yeni yabancı ortaklarla görüşmelere başladı. Form Grup CEO’su Tunç Korun, “Kur dalgalanmaları kârlılığımız üzerinde doğrudan etki yaratıyor” derken, dövizin maliyet baskısına karşı 3 aşamalı strateji uyguladıklarını söyledi.
İklimlendirme sektörünün temel girdilerinin büyük oranda ithalata dayalı olması, sektör oyuncularını maliyet baskısıyla karşı karşıya bıraktı. Bu durum karşısında çözüm arayışlarını hızlandıran ve sektörde 60 yıldır faaliyet gösteren Form Şirketler Grubu, yerlileştirme odaklı üretim hamlelerini artırırken, bu kapsamda yeni yabancı ortaklık görüşmelerine başladı.
Form Şirketler Grup CEO’su Tunç Korun, “İklimlendirme sektöründe kullandığımız ana komponentlerin büyük bölümü; saç, bakır boru, kompresör ve otomasyon ekipmanları gibi kritik parçalar ithal girdilere dayalı. Doğal olarak maliyetlerimiz döviz bazında dalgalanmalardan etkileniyor. Kur dalgalanmaları kârlılığımız üzerinde doğrudan etki yaratıyor. İç piyasada fiyatlama yapmak giderek zorlaşırken, ihracat pazarlarında da rekabet koşullarını yönetmek için maliyet avantajı sağlamak gerekiyor” diye konuştu.
İklimlendirme ve soğutma alanında 1965 yılından beri faaliyet gösteren ve 6 ana şirketten oluşan yapısıyla üretim yapan Form Grup, Lennox ile paket klima üretimi, Freva markasıyla yerli soğutma kuleleri yapıyor. Grubun iki de yabancı ortağı bulunuyor: Japon Mitsubishi Heavy Industries ve İsveçli Munters firması. Şirket karlılık üzerindeki bu baskıları azaltmak için yeni dönemde yerlileştirme odaklı yabancı iş birlikleri için görüşmeler yapmaya başladı.
Döviz baskısına karşı 3 aşamalı strateji
Şirket, döviz kurlarındaki dalgalanmaların yarattığı maliyet baskısıyla başa çıkmak için üç aşamalı bir strateji uyguluyor: Üretim süreçlerini optimize ederek verimliliği artırmak, İzmir’deki Ar-Ge merkezinde yenilikçi ve enerji verimli ürünler geliştirerek daha yüksek katma değer yaratmak ve güneş panelleri gibi yenilenebilir enerji çözümleriyle işletme maliyetlerini düşürmek.
“Böylece hem iç piyasada sürdürülebilir fiyatlama yapabiliyor hem de ihracat tarafında kârlılığımızı koruyabiliyoruz” diyen Korun, konuya yönelik şunları söyledi: “İzmir’deki üretim tesisimizde geliştirdiğimiz klima santralleri, fancoil üniteleri, su kaynaklı ısı pompaları, ısı geri kazanım cihazları ve Freva markalı soğutma kuleleriyle yerli üretimin payını her geçen yıl artırıyoruz. Yerli üretim yelpazemizi genişleterek hem ithalat bağımlılığımızı azaltmayı hem de ihracat tarafında katma değerli ürünlerimizle daha avantajlı bir denge kurmayı hedefliyoruz.
Özellikle Lennox markalı rooftop klimaların Türkiye’deki lisanslı üretimi ve Eurovent sertifikalı klima santrallerimiz bu stratejinin önemli adımlarıdır. Önümüzdeki dönemde de yerlileştirme odaklı yatırımlarımızla ihracat tarafında güçlü büyüme sağlarken ithalat baskısını azaltmaya devam edeceğiz.”
Cirodaki ihracat payını yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyor
Form Grup’un ihracat hedefi: 2025 sonunda ihracatın toplam cirodaki payını %25’e çıkarmak. Şirket, hali hazırda Türki Cumhuriyetler, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Avrupa pazarlarında aktif.
Tunç Korun, bu pazarlarda büyümeye devam ederken, Avrupa’daki fuar katılımları ve sertifikasyon yatırımlarıyla yeni müşterilere ulaşmayı hedeflediklerini belirtiyor. Korun, “Avrupa pazarı sertifikasyon ve kalite beklentileri açısından zorlu olsa da ürünlerimizi Eurovent ve TÜV SÜD gibi sertifikalarla pazara sunuyoruz. Amerika pazarı ise voltaj farklılıkları ve eyalet bazlı düzenlemeler nedeniyle doğrudan giriş için zor bir alan. Bu nedenle bugün için Amerika’ya özel bir strateji uygulamıyoruz” dedi.
Büyümeyi özkaynaklarla gerçekleştiriyoruz
Şirket, 2025 itibarıyla 110 bayi ve 200’ün üzerinde servis noktasına ulaştı. “2027’ye kadar bu sayıyı 350’ye çıkarmayı hedefliyoruz” diyen Korun, “Bu genişleme, müşterilerimize daha yakın olmamızı, satış sonrası hizmetlerimizi daha yaygın hale getirmemizi ve müşteri deneyimini önemli ölçüde geliştirmemizi sağlayacak. Büyümemizi ağırlıklı olarak öz kaynaklarımızla sürdürmeyi tercih ediyoruz. Bu yaklaşım, yatırımlarımızı bağımsız biçimde gerçekleştirmemize, borçluluk oranımızı düşük tutmamıza ve krizlere karşı daha dayanıklı hale gelmemize imkân tanıyor” diye konuştu.
Korun, “2030 Karbon Sıfır hedefimiz için üç öncelikli aşama belirledik: İzmir fabrikamızda kurduğumuz güneş panelleriyle enerji ihtiyacımızı yenilenebilir kaynaklardan sağlamak, üretim süreçlerimizde enerji verimliliğini artıracak teknolojiler geliştirmek ve ürün portföyümüzde çevre dostu çözümleri yaygınlaştırmak.”
Nitelikli ara eleman sıkıntısı giderek derinleşiyor
İklimlendirme sektörünün en temel sorunlarından biri nitelikli teknik eleman eksikliği. Aynı zamanda ISKID Başkanı da olan Tunç Korun, “Sektörde kaynakçı, montajcı gibi mavi yaka eleman bulmakta zorluk yaşanıyor” dedi. Korun, bu sorunu çözmek için YÖK iş birliğiyle 5 üniversitede iklimlendirme bölümleri açılacağını, öğrencilere staj ve iş fırsatları sunulacağını belirtiyor. Korun, sadece lisans diploması yerine 2 yıllık teknik eğitimlerin teşvik edilmesinin sektörün insan kaynağı yapısını güçlendireceğini vurguluyor.
“Sektörün geleceği için stratejik adımlar atılmalı”
Türkiye iklimlendirme sektörü, Avrupa’nın en hızlı büyüyen pazarlarından biri. 2023’te 2 milyon adede ulaşan split klima satışları 2024’te 2,5 milyon seviyesini aştı. 2025’in ilk yarısında ise satışlar geçen yıla göre %20–25 büyüdü. Tunç Korun, “Ancak stok fazlalığı nedeniyle kampanyalar öne çekildi. Yıl sonunda yine 2,5 milyon seviyesinde satış bekliyoruz.
Türk tüketicisi son dakikaya bırakma eğiliminde olduğundan yaz başlamadan klima almak yerine sıcaklık artınca alıma yöneliyor” diye konuştu. Avrupa’da klima kullanım oranının Türkiye’den daha düşü olduğunu ifade eden Korun, “Örneğin Fransa % 25 ve İspanya’da evlerin % 40 klima bulunuyor. Türkiye’de Akdeniz ve Ege bölgelerinde hanelerin %70’inde klima bulunurken, Ankara ve doğuda bu oran %20–30’dur” dedi.
“Sektörümüzün geleceği yalnızca iç talebe bağlı değil; uluslararası pazarda da kalıcı bir güç olabilmemiz için bazı adımları atmamız gerekiyor” diyen Korun, bunları şöyle özetledi: “Öncelikle, ithal girdilere olan bağımlılığımızı azaltacak yerlileştirme yatırımlarına hız vermeliyiz. İkinci olarak, Eurovent ve TÜV SÜD gibi uluslararası sertifikasyonlara sahip ürünlerimizi artırarak global pazarlarda güvenilirlik ve kalite algımızı pekiştirmeliyiz. Üçüncü olarak ise ısı pompası ve manyetik yataklı chiller gibi yeni nesil çevreci teknolojilere yatırım yaparak Avrupa’daki enerji dönüşümü trendine uyum sağlamalıyız.”
Klimalarda ısı pompası bilinci artmalı
Türkiye’de satılan split klimaların büyük çoğunluğu ısı pompası özelliğine sahip olmasına rağmen, kullanıcılar bu fonksiyonu yeterince etkin biçimde kullanmıyor. Tunç Korun, özellikle kış aylarında kombi yerine ısı pompası kullanımının enerji verimliliği açısından büyük avantaj sunduğunu belirtiyor. Avrupa’da doğal gaz kısıtlamalarıyla birlikte hızla yaygınlaşan bu teknoloji, Türkiye’de henüz istenilen seviyeye ulaşmış değil. Korun, bu teknolojinin hem ticari hem bireysel kullanımda yaygınlaşması için ISKİD ve DOSİDER ile birlikte farkındalık artırıcı çalışmalar yürüttüklerini vurguluyor.