Değişimin gölgesinde finans ve yatırımcı: Bağımsız danışmanlık neden şart?

Değişim, son yılla­rın belki de en kap­sayıcı kelimesi haline geldi. Teknolojinin baş döndürücü hızıyla sü­rekli bir evrim içinde­yiz. Yaşadıklarımız ar­tık bir bilim kurgu ro­manından fırlamış gibi. Çocukluk yazlarımda teknemle açıldığımda annemle haberleşme yöntemi­miz balkondaki panjurlara asılan kırmızı bir masa örtüsüydü. Ha­yalim, denizin ortasında annem­le uzaktan haberleşebileceğim bir telefondu. Bugün cep telefon­ları sayesinde bu hayal gerçek ol­du. Ama belki de daha önemlisi, 29 Haziran 2007’de iPhone’un piya­saya sürülmesiyle bu aracın yal­nızca bir iletişim aracı olmaktan çıkıp dünyaya açılan bir pencere­ye dönüşmesiydi.

Aynı dönüşümün benzeri fi­nansal dünyada da yaşandı. Tü­rev ürünlerin tarihi Antik Yu­nan’da Thales’e kadar uzansa da, modern anlamda organize piya­salarda işlemlere konu olmala­rı 1970’lerde başladı. 1980’lerde ABD ve Avrupa’da, bankalar ya­tırımcıların risk/getiri profille­rine uygun ürünler geliştirmeye başladı. 2000’li yıllarda ise Cre­dit Default Swap (CDS), Collate­ralized Debt Obligation (CDO) ve Mortgage-Backed Securities (MBS) gibi menkul kıymetleş­tirilmiş yapılar, yapılandırılmış olarak yatırımcılara daha risk­li ama daha fazla getiri sunan fi­nans dünyasının yeni gerçekliği haline geldi.

Wedding Cake (Düğün Pastası)

Ancak bu “yaratıcılık” kontrol­süz kaldığında, 2008 finansal kri­zinde gördüğümüz gibi, ciddi yı­kımlara yol açtı. Çıkar çatışması, kâr hırsı ve insanın doymak bil­mez açgözlülüğü, küresel finans sisteminde sarsıcı bir çöküşe ne­den oldu.

Benzer bir dönüşüm 2000’li yıl­larda Türkiye’de de yaşandı. Ser­best kur rejimine geçişle birlikte, bankalar türev ve yapılandırılmış ürünleri müşterilerinin hizme­tine sunmaya başladı. Yapılandı­rılmış ürünler başta “karmaşık” olarak algılansa da, temelinde ol­dukça basit bir mantık vardı: Çoğu zaman mevduat ve opsiyon gibi iki farklı finansal ürünü bir araya ge­tirerek, müşteriye özelleştirilmiş yüksek bir getiri imkanı sunmak. Karmaşıklığı, bir araya getirilen ürünlerden birinin dinamikleri­nin oldukça karmaşık matematik­sel modellere, farklı birçok para­metreye ve riske bağlı olmasıydı.

Bankalar bu ürünleri daha akıl­da kalıcı hale getirmek için yaratı­cı isimler kullandılar. Bunlardan biri olan “Wedding Cake (Düğün Pastası)”, döviz kurlarının belirli bir aralıkta kalması durumunda kupon kazandıran, bu aralık aşıl­dığında kazancın azaldığı ya da sıfıra düştüğü katmanlı bir yapı­ya sahipti. Düğün pastasının kat­larına benzeyen bu finansal tasa­rım, hem ismiyle hem de yapısıyla dikkat çekti. Ne var ki bu ürünleri satanlar ürünün kârlılığına, alan­lar da sadece getirinin cazibesine kapılıyor kimse risk gerçekleşene kadar ondan bahsetmiyordu.

Bu ürünlerin satışında önemli bir sorun vardı: Çıkar çatışması. Bankalar çoğu zaman müşterinin çıkarını gösetmesine rağmen, ku­rumun gelirini ve karlılığı önce­likli hale getirdi. Bu noktada ba­ğımsız yatırım danışmanlığının eksikliği, yatırımcıyı koruyacak tarafsız bir sesin olmadığı anla­mına geldi. Bağımsız yatırım da­nışmanı, ürün bilgisi, risk getiri profili ve daha da önemlisi tecrü­besi ile bu ve bunun gibi bir çok karmaşık ürünün danışmanlığını verdiği yatırımcıya uyup uymaya­cağını tespit edebilir, bu konuda yatırımcıyı önceden uyarabilir­di. Bu ürünlerden para kazanan­lar tabi ki oldu. Ama kaybetmenin acısını yaşayanların yükseltti­ği ses bu ürünlerin piyasada gelip geçici olmasının önüne geçemedi.

Kontrolsüz değişim felaket getirir

Türkiye’de yatırım danış­manlığı hizmeti, SPK tarafın­dan 6362 sayılı Sermaye Piyasa­sı Kanunu ve III-37.1 Tebliği ile düzenlenmiştir. Ancak pratik­te, hizmet banka ve portföy yö­netim şirketleri içinde verildi­ği için çıkar çatışmasının önüne geçilip geçilemediği riski sürek­li bir tartışma konusudur. Ba­ğımsız bir yatırım danışmanlığı modeli, çok ihtiyaç duyulması­na rağmen, henüz kurumsal ola­rak uygulanmamaktadır.

Finansal okuryazarlığın art­ması elbette önemlidir. Yatırı­mın doğasında bulunan risk-ge­tiri dengesine dair temel bilgiye sahip olmayan, ancak kısa vade­de yüksek kazanç beklentisiyle hareket eden geniş bir kitle sos­yal medya içeriklerini takip et­mektedir. Bu ortamda, bazı ki­şiler “yatırım tavsiyesi değildir” ifadesini kullanmalarına rağ­men, gerçekçilikten uzak ve eko­nomik temele dayanmayan se­naryolar üreterek kamuoyunda sağlıksız beklentiler yaratmak­tadır. Bu noktada oldukça önem­li olan yegane şey, tarafsızlığı teminat altına alınabilmiş pro­fesyonel danışmanlık hizmetle­rinin sunulmasıdır. Bu hem bi­reysel tasarruf sahiplerinin da­ha bilinçli karar almasını sağlar, hem de finansal sistemin da­ha sağlıklı yürümesini temin eder, hem de uzun vadeli finan­sal planlama ile birey ve kurum­ların, hatta aile ofislerinin uzun vadeli servet birikimleri için öenmli bir katkı sunar.

Bağımsız danışmanlık siste­minin kurulması, sadece bir fi­nansal hizmet değil; aynı zaman­da bir etik reformdur. Sermaye piyasalarının derinleşmesi ve sağlıklı bir şekilde büyümesi için bu adım kaçınılmazdır. Bu adı­mın atılmadığı durumlarda ne yazık ki bu boşluğu doldurmak adına sosyal medya gibi plat­formlardan, başka kanallara ka­dar uzanan geniş bir yelpazede bilgi, beceri, yetkinlik ve tecrü­besi olmayan birçok kişi çıkar ve yatırımcının büyük kayıplara uğramasına neden olur.

Değişim kaçınılmaz olabi­lir, ama bu değişimi kimin kont­rol ettiği, geleceğimizi belirler. Kontrolsüz değişim felaket ge­tirir; denetimli, ilkeli ve tarafsız bir danışmanlık yapısı ise finan­sal istikrarın teminatı olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar