Doğadan antifragil portföy’e: Çeşitlilik yaşatır ve geliştirir, kırılganlık yıkar
David Attenborough’nun 2020 yılında yayınlanan “A Life on Our Planet-Dünya Üzerinde Bir Yaşam” belgeselini izleyenler, sadece doğanın güzelliğini değil, aynı zamanda bu güzelliğin nasıl hızla kaybolduğunu da derin bir üzüntüyle fark eder. Attenborough, belgesel boyunca şu temel mesajı verir: Doğanın dayanıklılığı, içindeki çeşitliliğe bağlıdır. İzlemeyeniniz varsa izlemenizi öneririm.
Bugün doğayı korumak için mücadele veren bilim insanları şu mesajı yineliyor: Biyolojik çeşitlilik sadece doğal yaşam için değil, insanlık için de bir sigortadır.
Peki bu tespit, bireysel finansal kararlarımızla, yatırım anlayışımızla ne kadar ilişkilidir?
Aslında çok daha fazla, özellikle Nassim Nicholas Taleb’in Antifragile (Kırılganlığın Ötesi) adlı kitabı ile birlikte düşündüğümüzde...
Biyolojik çeşitlilik = Antifragilite
Taleb’e göre dünya üç ana yapıda sistemden oluşur: Kırılgan, dayanıklı ve antifragil.
-Kırılgan sistemler, stres altında çöker.
-Dayanıklı sistemler, strese direnir ama gelişmez.
-Antifragil sistemler ise stresle beslenir, güçlenir.
Doğal ekosistemler işte bu üçüncü gruptandır: Antifragildir. Çeşitlilikleri sayesinde yangın, kuraklık, istilacı tür gibi şoklara rağmen yıkılmazlar; aksine bu şoklardan öğrenir, evrim geçirir, gelişirler.
İyi kurgulanmış bir yatırım portföyü de aynı şekilde antifragil olabilir. Farklı sektörler, varlık sınıfları, coğrafi bölgeler arasında kurulan çeşitlilik; yatırımcının sistemi stres altında çökmek yerine güçlenmeye hazır hale getirir. Örnek mi? Krizde düşen borsa hisselerine karşı değer kazanan altın ya da döviz. Gıda ve enerji gibi defansif sektörlerin, teknoloji gibi döngüsel alanlara karşı koruyucu etkisi.
Monokültür: Kırılganlığın tarifi
Doğada tek tip tarım – yani monokültür – büyük risk taşır. Toprak hastalığa açık hale gelir, iklim değişikliğine direnemez. Ekonomide de tek bir yatırım aracına bağlı portföyler benzer şekilde kırılgandır.
Taleb’in deyimiyle bu yapı “Black Swan” (Kara Kuğu) olaylarına, yani nadir ama yıkıcı etkilere açık hale gelir. Faiz şoku, savaş, regülasyon değişikliği ya da büyük çaplı şirket iflasları, bu tip kırılgan portföyleri silip süpürebilir.
Doğal rebalans ve opsiyonel dayanıklılık
Taleb’in antifragilite tanımı, yalnızca çeşitlilikle değil, sistemin kendi içinde “opsiyonlar” barındırmasıyla da ilgilidir. Doğada kuşların göç etmesi, bitkilerin mevsimlere göre uyum sağlaması, doğanın elindeki “seçenekler”dir.
-Finansal portföyde bu, şuna benzer:
-Nakit rezervi tutmak,
-Kısa vadeli ve uzun vadeli varlıkları harmanlamak,
-Riskli varlıkların yanında defansif pozisyonları bulundurmak.
-Coğrafi olarak farklı varlık gruplarını portföye dahil etmek
-Para birimleri olarak tek bir para birimine bağlı olmamak
Taleb bu tür davranışları “barbell strategy” olarak adlandırır: Bir ucunda güvenli, öngörülebilir enstrümanlar, diğer ucunda yüksek riskli ama sınırlı zarara açık yatırım seçenekleri yer alır. Orta riskten kaçınır, ya çok güvenli ya da kontrollü risk alınır.
Sürdürülebilirlik = Zamana karşı kazanmak
Attenborough’nun doğaya dair mesajı ile Taleb’in antifragil kavramı bir noktada daha birleşir: Sürdürülebilirlik.
Hem doğada hem ekonomide kalıcı olanlar, değişime direnenler değil, değişime uyum sağlayanlardır. Antifragil olan, zamanın testinden geçer. Doğada milyonlarca yıl varlığını sürdüren sistemler gibi, iyi kurgulanmış bir yatırım portföyü de uzun vadeli şoklara karşı dayanır ve gelişir.
ESG yatırımlarının yükselişi de bu anlamda rastlantı değil: Doğaya, sosyal yapıya ve yönetişime duyarlı sistemler; sadece etik değil, aynı zamanda antifragildir.
Kırılganlığı değil, antifragiliteyi seçin
Sir David Attenborough’nun şu sözüyle bitirelim:
“Doğa bize ait değil, biz doğaya aitiz.”
Ve Taleb’in sesiyle onu tamamlayalım:
“Antifragil sistemler, kırılgan olanların yok oluşuyla gelişir.”
Portföyünüz doğa gibi çeşitlilik barındırıyorsa, yalnızca ayakta kalmaz; sarsıntılardan güçlenerek çıkar. Sadece krizleri atlatmak değil, onlardan öğrenip yeniden yapılandırmak için... Çeşitlilik, zamanla müttefik olur.
Bugünün ekonomisinde yatırım yapmak, sadece rakamlara değil; doğaya, kırılganlığa, yapısal dengeye dair sezgilere dayanmalı.
Çünkü sermaye, eninde sonunda hayatın kendisi gibidir: Şoklara değil, uyuma göre kurgulanırsa yaşar.